Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SANDIK SONRASI TÜRBÜLANS

        Normalde geçen haftanın çok kritik ama bir o kadar da başarıyla geçebileceği beklenmiyordu. Başta ABD ekonomisi, küresel ekonomi ve Türkiye ekonomisi için pozitif ve ileriye yönelik umutların doğmasına yol açacak gelişmeler olarak nitelendirilebilir.

        - Trump’ın Suriye’ye füze saldırısı ciddi siyasi gelişmelere ve gerilimlere yol açabilirdi. Hem dünyada kimyasal silah kullanımı cezasız kalmadı hem de Trump gerektiğinde düğmeye basabileceğini gösterdi. Uluslararası güçler de ABD’nin yanında yer aldı, olayı ve piyasaları sakinleştirdiler.

        - İkinci önemli olay füze saldırısı gerçekleşirken ABD’de olan Çin Devlet Başkanı Şi ile ABD Başkanı’nın ilk kez karşı karşıya gelerek görüşmeleriydi. 350 milyar dolarlık ticaret açığına karşılık yüzde 35’lik vergi koyacağını açıklayan Trump tarafından bu ilk görüşmede herhangi bir ses çıkmadı. Trump’ın Çin’e gezi davetini kabul etmesini, ticari savaşa yol açacak eylem ve söylemlerden kaçınmasını medya iki liderin iyi bir dialog kurulmasına ve kimyalarının tutmasına yorumladı. Dünya ekonomisi ile küresel piyasaları derinden etkileyebilecek ABD-Çin ticari savaşı ve gerginliği konusunda akılcı yol bulunuyor gibi.

        - ABD’nin mart ayı tarımdışı istihdamı beklentinin yarısı düzeyinde 98 bin kişi olarak açıklandı. Buna karşılık işsizlik oranı yüzde 4.5’e geriledi ve küresel kriz sonrasının en düşüğüne indi. Haftalık kazançlarda ise değişme yok. Verilerin beklentileri karşılayamaması üzerine haziranda FED’in faizi mi artırır yoksa pas mı geçer tartışması yeniden başladı. Haziran pas geçilirse bu yılki artırımlar üçte kalacak. Son çıkan istihdam verilerine rağmen haziranda artırım yapılırsa faiz artırımları dörtleyecek.

        - Piyasalar dörde doğru evrilmişken yeniden üç olur mu diye tartışmaya başladı. Bu gelişmeler de doları zayıflatıcı, altını parlatıcı, faizleri gevşetici etki yaptı. Gelişmekte olan ülke paraları değer kaybetti.

        - Bu etki Türkiye’ye biraz daha güçlü yansıdı. Ama bir haftanın kaldığı referandumda sistem değişikliğinin oylanacak olmasına karşılık piyasalar oldukça sakin. Bunda referandum sonuçlarının önceden fiyatlanmasının zorluğu yanında geleceğe yönelik beklentiler de önemli.

        - Küresel ekonomik büyüme artıyor, risk iştahı pozitif seyrediyor ve Türkiye ekonomisi de alınan teşviklerin ve önlemlerin de sonucunda canlanıyor. Bu durumda sandıktan evet çıkması kısa süreli bir dopinge, hayır çıkması da bir şoka yol açabilir. Ancak bunlar bir günle sınırlı. Devamı ise 16 Nisan sonrası gelişmelere bağlı olacak.

        - Evet’in devamında Sayın Erdoğan’ın izleyeceği politika çok baskın çıkacak ve piyasalarda güçlü türbülanslara yol açabilecek. Hayır’da ise siyasetin nereye doğru evrileceği ve yeni bir erken seçime yol açıp açmayacağı sorgulanacak. Her iki durumda da sandık öncesi görmediğimiz yüksek oynaklığı yaşayabiliriz.

        Diğer Yazılar