Mülteciler üzerinden çirkin politika

05 Nisan 2016 Salı

Ortadoğu mültecileri sorunu insanlığın uygarlık maskesini düşürdü, çirkin yüzünü ortaya çıkardı:
Hem Avrupa Birliği, hem Türkiye, mültecilerin trajik yaşam sorunlarını, kendi küçük siyasal hesapları için istismar ediyor!

***

Önce, sözde “demokrasi” ve güya “insan hakları” gibi, yüce insanlık değerleri bahane edilerek, Ortadoğu halklarının yaşam alanları bombalandı!
Asıl amaç, petrol alanlarının, stratejik Ortadoğu- Akdeniz bölgesinin kontrolü ve İsrail’in güvenliğinin sağlanmasıydı.

Savaşın yol açtığı katliam, Atlantik ötesinden Amerika Birleşik Devletleri’nin öncülüğünde, İngiltere’nin desteğiyle, Ortadoğu’da, “Kitle imha silahları var” yalanıyla, Irak’ta başladı... Daha sonra NATO’nun katılımıyla Kuzey Afrika’ya, Libya’ya yayıldı...
Tunus, Mısır gibi ülkelerde, yabancı işgali olmadan iç karışıklıklarla sürdürüldü.
En sonunda Suriye’ye iç savaş olarak sıçratıldı.

***

Bu süreç sırasında, yüz binlerce insan “Demokrasi getiriyoruz” diye bombalarla katledildi.
Yetmedi, bölgedeki mezhep farklılıkları ve etnik farklılıklar tahrik edildi, komşular birbirine boğazlatıldı.
Yetmedi, Ortadoğu’nun kültürü, kimliği yok edilmek için, hukukçular, arkeologlar, doktorlar gibi bilim insanları yataklarında boğduruldu.
Sonunda milyonlarca insanın hayatı mahvoldu...
Radikal siyasal İslam adına terör yapanlar, bölgede devlet kurdu... Küresel terör Türkiye’yi ve Avrupa’yı yeniden vurdu.
İşte şimdi “mülteci krizi” denilen olayın perde arkasında böyle bir acımasız katliam ve bu katliamın yol açtığı böyle bir kargaşa yatıyor.

***

Ne yazık ki Türkiye, bu katliama ve kargaşaya, işin en başından beri daha 1990’ların sonundan itibaren, “Çekiç Güç” uygulamasına destek vererek katıldı.
AKP iktidarının tutarsız, öngörüsüz ve acemi dış politikası ile bu katılım bugünlerde tam bir felakete yol açtı.
Ve şimdi, Erdoğan iktidarı, kendi despotik beklentilerini gerçekleştirecek siyasal düzenlemeleri, Avrupa Birliği’nin ve ABD’nin itirazı olmaksızın gerçekleştirebilmek için, birkaç kuruş karşılığında, mülteci akınına karşı bir tampon bölge olmayı kabul ediyor.
Avrupa Birliği ise kendi ülkelerindeki istikrar bozulmasın diye, Türkiye’yi tampon ülke yapmak için, üç-beş milyar Avro veriyor ve Türkiye’deki antidemokratik oluşumları sudan tepkilerle geçiştirmeyi kabul ediyor.

***

Türkiye’de iktidar, mülteciler üzerinden, nüfus ve seçmen yapısını değiştirmek için başka bir oyun daha sahneye koyuyor:
AKP oylarının düşük olduğu, Ege’nin kıyı bölgelerine ve Alevi yurttaşlarımızın yoğun olduğu yaşam alanlarına, Çeşme’ye, Dikili’ye, Kahramanmaraş’a, sayıları 3 milyonu bulan mülteciler için kamplar yapmaya çalışıyor!
Böylece Yirmibirinci Yüzyıl’ın insanlık ayıbı olan bir katliam ve bu katliamın yol açtığı mülteci krizi, iktidarın antidemokratik emellerini gerçekleştirmek için planladığı seçmen düzenlemesine de alet ediliyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları