Doğan Satmış

HDP’lileri dövmek neyi çözebilir?

21 Mayıs 2016 Cumartesi

Dünyanın en eski demokrasisine sahip olan İngiltere’nin parlamento binasının iç mimarisi bir tuhaftır.
Daha doğrusu biz Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, ortada kürsü, karşısında tiyatro gibi milletvekillerinin dizilmesine alıştığımız için bize tuhaf gelir.
Çünkü orada, milletvekilleri karşılıklı iki tribünde otururlar. Bir tarafta iktidar, öteki tarafta muhalefet.
İkisinin kenarında da hakem gibi Meclis Başkanı yer alır.
Milletvekilleri yerlerinden konuşurken, iktidarsa muhalefete, muhalefetse iktidara dönüktür.
İki tribünün arasındaki boşlukta yeşil bir halı vardır. Halının üzerinde de, her iki tarafta boydan boya uzanan birer kırmızı çizgi.
Kırmızı çizgi, oturan milletvekillerinin ayak hizasındadır.
Bu iki kırmızı çizginin ve arasındaki mesafenin, yüzyıllara dayanan bir geçmişi ve önemi vardır.
Asırlar önce milletvekilleri kılıçlarıyla parlamentoyu doldururken, bu kırmızı çizgiyi geçmeleri yasaklanmıştır.
İki taraftaki kırmızı çizgilerin mesafesi ise kılıç boşluğu kadardır.
Yani, kırmızı çizgiyi aşmadığı sürece bir taraftaki milletvekili istediği kadar sallasın, kılıcını karşıya değdiremez.
Dokuz asırlık İngiliz demokrasi geleneğinde, milletvekilleri kılıçları ile birbirlerini öldürmesinler diye böyle bir mesafe bırakılmıştır.
Kimse de bu kırmızı çizgiyi aşmaz.
Şimdi bizim Meclis’teki dokunulmazlığın kaldırılması ve öncesinde yaşanan kavgalara bakınca, aklıma hep bu İngilizlerin “kılıç mesafesi” gelir nedense.
TBMM’deki AKP çoğunluğu, 300’ü aşkın sayısıyla 59 kişilik HDP grubunu evire çevire dövebilir.
Bırakın dövmeyi, 300 Spartalı’dan yola çıkarsak, 300’ü aşkın AKP’li, 59 kişilik HDP grubunu paramparça edip öldürebilir de...
Peki bu neyi çözer?
Çoğunun çevresi, ailesi, ortamı, en azından seçmeni içinde dağa çıkıp PKK adına savaşmayı kabul etmiş insanlar varken, kendileri barış yolunu seçmiş, yasal yoldan milletvekili seçilmiş, oyunu kuralına göre oynayarak sorunları aşmaya çalışan 59 milletvekilini linç ederek hangi sonucu alabilirsiniz?
HDP’lilerin aileleri, çevreleri, tanıdıkları değilse bile seçmenleri içinde PKK, yani silahlı mücadeleyi seçmiş insanlar çok.
Hem de öyle yüzlerce, binlerce değil, on binlerce var. Sadece ölenlerin sayısı bile on binlerle ifade ediliyor.
Bu on binlere bir de 59 HDP’liyi dahil etmeye çalışmak, onları da meşru yolların dışına çıkmaya zorlamak neye yarar?
Milliyetçi oyları almaya mı? MHP’den bile ümidini kesmiş MHP’li seçmene göz kırpmaya mı?
İngilizler, bizdeki gibi karşıdakine su şişesi atarak değil, kılıç çekerek sorunlarını çözemediler de ancak müzakere ile yol aldılar, IRA’yı ancak böyle yenebildiler.
Biz IRA’dan daha büyük bir sorunu HDP’lilere su atarak, döverek, linç ederek veya hapse atarak mı çözeceğiz?
Hendek-barikat politikasının örgüte pahalıya patladığını, bilinçsiz canlı bombalarla masum insanları öldürmelerinin kendilerini iyice kriminalleştirdiğini, 7 Haziran’da bir kereliğine HDP’ye oy atanların kırk kere pişman olduğunu, Diyarbakır’ın Sur’unda yaşayanların bile örgüt nefretiyle taştığını görüyorsunuz.
Bu ortamda yapılacak son şey, 59 HDP’liyi TBMM’den kovmak olmalıydı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Volkan nasıl patladı? 21 Haziran 2016

Günün Köşe Yazıları