(© picture-alliance/dpa)

  AB'nin geleceği

  24 yorum

AB yurttaşları bir yıl boyunca, birliğin geleceğinin nasıl olmasını istediklerini tartışacak. Strazburg'da pazar günü başlayan "Gelecek Konferansı"nın açılışında AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron konferansta yurttaşları dinleyecekleri sözünü verdi. Yorumcular projenin zayıf yönlerini ele alıyor.

Makamların dağıtımıyla ilgili haftalarca süren tartışmalar, göç sorunu karşısında henüz olmayan bir ortak tavır ve yaklaşmakta olan Brexit... Bunlar şu anda AB'yi meşgul eden sorunlardan sadece birkaçı. Ancak Avrupa fikrinin bu çatışmalar neticesinde başarısız olduğu fikrini tüm yazarlar paylaşmıyor ve yeni yasama döneminin başında işbirliğinin nasıl geliştirilebileceği konusunda önerilerde bulunuyor.

Avrupa için birçok önemli olayın yaşanacağı bir yıl başladı: Büyük Britanya mart ayında AB'den çıkmayı planlıyor ve bu yıl yeni bir Avrupa Parlamentosu seçilecek. Köşe yazarları öngörüde bulunarak, 2019'un Avrupa Birliği'nin kaderini çizebilecek bir yıl olabileceğini belirtiyor.

Ekonomist Thomas Piketty Avrupa'nın nasıl kurtulabileceğine dair bir manifesto yayınladı. Siyaset, ekonomi ve bilim dünyasından düzinelerce kişilikle birlikte Piketty, bütün Avrupa'da şirket, servet, varlık ve CO2 vergilerinin arttırılmasını, bu kaynakların sosyal amaçlarla kullanılmasını öneriyor. Avrupa kıtasının sosyal tutkuları kalmadığını dile getiren Piketty, bunun da Avrupa karşıtı hareketlerin güçlenmesine yol açtığını ifade ediyor.

Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Angela Merkel Avrupa ordusu kurulması için çağrıda bulundu. Köşe yazarları, liderlerin bu konuya neden yakınlık duyduklarını tartışıyor ve yakında kararlılıkla planlarını hayata geçirmelerini umuyor.

Jean-Claude Juncker, son AB'ye sesleniş konuşmasında AB'nin özgüvenine vurgu yaptı. Juncker'e göre Avrupa "dünya politikasında söz sahibi" olmalı ve kaderini kendi ellerine almalı. Köşe yazarları Avrupa Birliği'nin kendi görüş açılarından en acil sorunlarıyla ilgileniyor.

Almanya Başbakanı Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron salı günü Meseberg'te AB için yapılacak, Avro Bölgesi bütçesi de dahil olmak üzere reform önerileri üzerinde anlaştı. Ancak yorumculara göre bu buluşma, Almanya'daki sığınmacı politikasıyla ilgili sıkıntıların gölgesinde kaldı. Yorumcular bunun Almanya-Fransa motoru üzerindeki etkileri konusunda görüş ayrılığına sahip.

Angela Merkel, bir gazete söyleşisinde ortak bir güvenlik ve göçmen politikasına ve Avro Bölgesi'nin istikrarına ilişkin planlarını tanıttı. Alman başbakan böylece Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un AB'nin geleceğiyle ilgili önerilerine de cevap vermiş oldu. Avrupa basını, iki lider birlikte AB'yi ileriye taşıyabilir mi, yoksa fikirleri çok mu farklı, diye tartışıyor.

154 ekonomist, Macron, Juncker ve Almanya'daki koalisyon tarafından getirilen Avro Bölgesi'nin genişletilmesi önerisine karşı uyarıyor. Ekonomistler, özellikle amaçlanan Avrupa Para ve Yatırım Fonu'nu eleştiriyor ve reform trenini kaçıran ülkelere para gideceğinden endişe ediyor. Reform önerilerine karşı çıkmalarında haklılık payı var mı?

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Berlin'de perşembe günü buluştuğu Almanya Başbakanı Merkel'i, AB reformları konusunda ikna etmeye çalıştı. Görüş farklılıklarına rağmen Merkel, yıl ortasına kadar bir uzlaşma üzerinde çalışılmasını kabul etti. Gazeteciler Almanya başbakanının tereddütünü sorguluyor.

Göç politikası konusunda bir kez daha alevlenen tartışma, Avrupa'nın gelecekle ilgili önemli konularda işbirliği yapabilecek durumda olup olmadığı sorusunu tekrar gündeme taşıdı. Medya organlarında konuyu işleyen Avrupa uzmanları da aynı soruyu soruyor.

AB'nin devlet ve hükümet başkanları, 2021-2027 birlik bütçesi müzakerelerine başladı. Federal Almanya Başbakanı Merkel, haftasonu yapılan zirvede, Avrupa Birliği paralarının dağıtılmasını, alınan sığınmacıların sayısına ve hukuk devleti ilkelerine bağlılığa bağlanmasını önerdi. Bazı yorumcular öneriyi saçma bulurken, diğerleri ciddi dağıtım kavgalarının yaşanmasından endişeli.

Avrupa Parlamentosu da Martin Selmayr'ın tartışmalı AB Komisyonu Genel Sekreterliği atamasıyla ilgileniyor. Alman kökenli AB diplomatı ve Juncker'in şimdiye kadarki kabine şefi 1 Mart itibariyle AB Komisyonu'nun genel sekreterliğine getirilmişti. Yorumculara göre mevkinin verilmesi, AB'nin imajına zarar vermeye devam ediyor.

AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, AB'yi yurttaşlara daha yakın hale getirmeye çalışıyor. Çarşamba günü bu amaçla Avrupa Parlamentosu ile üye ülkelerden oluşan Avrupa Konseyi'nden oluşacak iki meclisli bir sistem önerdi. Bu durumda Komisyon ve belki de Konsey başkanları doğrudan seçilecek ve uzun vadede rolleri tek bir makamda birleşecek. Gazeteciler bu gidişatın doğru olup olmadığını tartışıyor.

Ülkesinden kaçan yüz binlerce insan nedeniyle kendi içine kapanmak, yüksek işsizlik ve borçlar, aşırı sağ parti ve hareketlerin yükselişi. ... Avrupa entegrasyonu teklemeye başladı. Pek çok üye ülkedeki zorlu seçimler de ek bir yük oluşturuyor. Büyük barış projesi başarısız mı oluyor?

Başka hiçbir Avrupalı devlet başkanı, Avrupa Birliği'nin reformunu Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron kadar istemiyor. Bu reform içerisinde Avro ülkeleri için ortak bir bütçenin yanı sıra standart bir vergi politikası ve ortak bir AB mülteci dairesi yer alıyor. Birilerinin cesur, hatta cüretkar buldukları bu tavır başkalarına göre yeterince iddialı değil.

AB zirvesinde Fransa Cumhurbaşkanı Macron Avrupa'nın bir süpermarket olmadığı, bir kader birliği olduğu yönündeki ifadesiyle bazı katılımcıları kızdırdı. Macron bu cümlesiyle Avrupa'da göçmenlerin dağıtımına katılmayan ülkeleri eleştirmişti. Macron'un Vişegrad Grubu temsilcileriyle buluşması da sonuçsuz kaldı. Bu yeni bölünmelere mi işaret ediyor yoksa iyileştirici bir çatışmaya mı?

"Sorunun değil, çözümün parçası." Konsey Başkanı Donald Tusk'a göre AB yeniden böyle algılanıyor. Üye ülkeler Brüksel'deki AB yaz zirvesinde birliğin mesajı olarak terörle mücadelede ve savunmada daha yakın bir işbirliği kararlaştırdılar. Köşe yazarları, bu kararın elle tutulur bir yanı olup olmadığı konusunda kuşkulu.

Fransa'nın yeni başkanı Emmanuel Macron AB'nin yenilenmesinden, yurttaşa yakın bir Avrupa'dan ve Eurobond uygulamalarıyla avro bölgesinin güçlendirilmesinden yana. Kimi köşe yazarları Macron'un birlik için temel bir reformu başlatabileceğine inanırken, diğerleri bu fikre kuşkuyla yaklaşıyor ve Almanya'dan ilk tepkilerin geldiğini düşünüyor.

Emmanuel Macron ve Angela Merkel AB için reform ve Avro bölgesinde derinlemesine entegrasyon planlıyorlar. Orta Avrupa ise bu planları kuşkuyla takip ediyor, zira çekirdek Avrupa'dan dışlanma kaygısı var. Avrupa'nın bu bölgesinin nasıl konumlanması gerekiyor? Avrupa Birliği'nin periferisine itilmemek için bu ülkelerin tek şansı Avronun dolaşıma sokulması mı?

AB Komisyonu, Avro Bölgesi'nin yeniden düzenlenmesine ilişkin planları sundu. Bunlarla mali kriz döneminde kurulan acil durum mekanizmaları, reformlarla ikame edilecek. Brüksel, çatışmaları önlemek için kendi bütçesine sahip bir Avro Bölgesi maliye bakanı tartışmasını şimdilik rafa kaldırdı. Ancak henüz işlevi belli olmayan Avrupa bonoları önerdi. Komisyon doğru öncelikleri mi seçiyor?

Avrupa Birliği nereye gidiyor? Kendini yenilemeli mi birlik, yoksa zaten miadı doldu mu? Köşe yazarları 9 Mayıs Avrupa Günü nedeniyle gözlerini birliğin tarihine çeviriyor ve ülkelerinin AB olmasaydı bugün nerede olacağını ve bu günü kutlamanın gerekçelerini sorguluyor.

Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker, AB'nin geleceğine dair beş olası senaryoyla, topluluğun krizi nasıl atlatabileceğine dair bir tartışma başlatmak niyetinde. Avrupalı köşe yazarları Juncker'in 'Beyaz Kitap'ını tartışırken çoğu kuşkucu ve bu atılımın geri tepmesinden korkuyor.

AB Komisyonu Başkanı Juncker, mart sonunda yapılacak AB zirvesine hazırlık olacak, Avrupa'nın geleceğine dair görüşlerini bugün açıklayacak. Geçtiğimiz hafta Federal Almanya Başbakanı Merkel'in farklı hızlara sahip AB önerisini desteklemişti. Yorumcular bu hamleye eleştirel yaklaşıyor.