Venezuela'da halk anayasa değişikliğine direniyor

Venezuela'da yedi milyon insan, Cumhurbaşkanı Maduro tarafından planlanan bir anayasa değişikliğine karşı sembolik bir oylama yaptı. Maduro, yeni anayasayı geçirecek bir parlamentonun seçilmesi için 30 Temmuzda seçim yapmak istiyor. Kararı eleştirenler, Maduro'nun bir diktatörlük kurmasından endişeli. Avrupa medyası da ülkede demokrasinin sona ereceği karşısında uyarıyor.

Tüm alıntıları göster/kapat
El País (ES) /

İspanya devreye girmeli

El País'e göre referandum, sadece sembolik değeri olmasına karşın meşru bir oylamaydı:

“ABD, Kanada ve Meksika gibi önemli devletler oylama sonuçlarını tanıdıklarını açıkladıklar bile. ... Muhalefet lideri Leopoldo López'in serbest bırakılmasında önemli bir rol oynadığı için İspanya da aynı tutumu sergilemeli. İspanya hükümeti de tutarlılık adına, Venezuela'daki halkla dayanışma adına ve demokratik değerlere karşı yükümlülüğü nedeniyle Maduro'yu, 30 Temmuzdaki seçimleri iptal etmeye çağırmalı. ... Maduro durmayacak olursa, uluslararası yaptırımlara maruz kalacak. Bunu anlamalı artık.”

El Mundo (ES) /

İçeride protesto, dışarıdan baskı

El Mundo gazetesi de İspanya'nın Venezuela'da demokrasi için harekete geçmesi gerektiği görüşünde:

“Venezuela'da olup bitenler gerçekten çok ağır. Rejim tarafından uygulanan korkunç baskılara ilave olarak referanduma katılan bir kadının öldürülmesi gibi paramiliter eylemler yaşanıyor ülkede. İspanya demokrasi için liderlik rolüne soyunmalı. İspanya dışişleri bakanı dün Avrupalı mevkidaşlarından, Maduro'nun meclisi toplaması durumunda yaptırımları düşünmelerini rica etti. Bu takdire şayan bir tutum. ... Belki de Kolombiya Cumhurbaşkan Santos'un dünkü Küba ziyareti, Havana'nın nihayet Maduro'yu gözden çıkarmasına yol açacaktır. ... Caracas yönetimi artık dışarıdan baskıyla ve Venezuelalıların protestosuyla frenlenmelidir.”

Dagens Nyheter (SE) /

Venezuela'da demokrasinin son günleri mi?

Dagens Nyheter ise referandum sonrasında ülkedeki şiddetin daha da alevlenmesinden endişeli:

“Eskiden demokrasiler hızlı şekilde can verirdi; 90'lı yıllara kadar ise genellikle darbeler sonucu. Ordu televizyonları basar, seçilmiş hükümet liderleri sürgüne kaçar ve her şey birkaç saat, en fazla birkaç günde sonuçlanırdı. Günümüzde hala askeri darbeler olsa da, demokrasi artık genellikle can çekişerek ölüyor ve cinayet silahı da artık generallerin değil, sıklıkla cumhurbaşkanının elinde oluyor. ... Venezuela'nın içinde bulunduğu şiddet sarmalının giderek daha hızla yayılması riski var. Üç aydır süregelen protestolar her geçen gün şiddetleniyor ve rejim artan bir şiddetle karşılık veriyor. Referandum bir dönüm noktası olmaktan çok demokrasiye indirilen son darbe olabilir. Maduro etrafındakileri toplamayı başaracak olursa Venezuela'da demokrasinin ruhuna fatiha okunabilir.”