ABD: İsrail yerleşimleri devletler hukukuna aykırı değil

ABD, Batı Şeria'daki İsrail yerleşimlerinin, devletler hukukuna ihtilaf etmediğini açıkladı. Böylece Washington, Golan Tepeleri'nin ilhakının ve Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanımasının ardından, Netanyahu'nun duruşunu destekleyen bir açıklama daha yapmış oldu. Köşe yazarları bu hamlenin Ortadoğu barış sürecini engellemesinden korkuyor ve AB'nin ne yapması gerektiğini dile getiriyor.

Tüm alıntıları göster/kapat
Avvenire (IT) /

İki devletli çözüme darbe

ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, İsrail ile Filistinliler arasındaki sorunun çözümünü birkaç cümleyle yıktı, diyor Avvenire:

“Pompeo onlarca yıllık Amerikan dış politikasını tasfiye etti. Bu politika en azından 1978'de ABD'li hukukçu Herbert J. Hansell tarafından 1978'de kaleme alınan Hansel Memorandumu'ndan bu yana İsrail'in 'kolonilerini' bir hak olarak değil, çözülmesi gereken bir sorun olarak görüyordu. ... Ayrıca Pompeo, İsrail ile Filistin arasındaki sorunu bitirecek tek mantıklı yol olan iki devletli çözüme bir darbe daha vurdu ve Amerikan hükümetinin, Filistin konusuyla ancak isteksiz biçimde ilgilenen Arap ülkelerindeki siyasi güçleri kontrol edebileceğinden ne kadar emin olduğunu gösterdi.”

Upsala Nya Tidning (SE) /

AB baskı yapmalı

Upsala Nya Tidning, şu anda AB'ye çok önemli bir görev düştüğü görüşünde:

“Umutlar AB'de. Yüzünü Avrupa'ya dönmüş ortalama bir İsrailli için AB'nin ne dediği çok önemli. Amerikalı sağcı Hıristiyanların ne söylediğinden daha da önemli. Avrupa Adalet Divanı geçtiğimiz hafta, işgal altındaki bölgelerden gelen ürünlerin 'made in İsrail' olmadığının ve hakikaten işgal edilen topraklardan geldiğinin çok açık ve net belirtilmesi gerektiğini karara bağladı. İsrail'e yapılan baskı devam ettirilmeli. İsrail'de çok yakında bir erken seçim gündeme gelebilir. Dümenin başında radikal güçler olduğu sürece, İsrail ile Filistin arasında barışçıl bir çözüm umudu yakında yok olabilir”

.
Gazeta Wyborcza (PL) /

Netanyahu'nun Pirus zaferi

Bu kararın İsrail açısından kötü sonuçları olabilir, diyor Gazeta Wyborcza:

“Bu bir Pirus zaferi. Trump yeşil ışık yakmış olsa da, halihazırda Ortadoğu'dan çekilmekte olan ABD herhangi bir koruma gücü göndermeyecektir. Öte yandan Trump'ın gelecekteki bir demokrat halefinin İsrail'e karşı bambaşka bir siyaset izlemesi de mümkün. Netanyahu'nun desteklenmesi, İsrail'e pahalıya mal olabilir. Üstelik bu desteğin başbakana zafer getirip getirmeyeceği de kesin değil. Nitekim nisandaki seçimlerde de aynı şey olmuş, ABD'nin İsrail'in Golan Tepeleri'ndeki egemenliğini tanıması Netanyahu'ya, en azından yeterince oy olarak geri dönmemişti.”

Karar (TR) /

İç politikayı örtbas etme hamlesi

Karar gazetesi, ABD yönetiminin kararını eleştiriyor:

“ABD Dışişleri Bakanı kibarca 'biz artık evrensel hukuku değil güçlü olanın hukukunu kabul edeceğiz' diyor. Yakında [Trump'ın] damadı Kushner’in hazırladığı söylenen plan da açıklanırsa hiç şaşırtıcı olmaz. Ne de olsa konjonktür bu tür oldu-bittilerin yapılmasına son derece müsait. Bir yanda Trump, öbür yanda Netanyahu baskı altında. Amerika’da azil süreci işliyor. İsrail’de hükümet bir türlü kurulamıyor. Gündemin değişmesi için yeni ve yaratıcı çözümler üretilmesi, kamuoyu desteğinin arttırılması gerekiyor.”

Politiken (DK) /

Trump devletlerarası hukuku tehlikeye atıyor

Politiken'e göre ABD, İsrail'in yerleşim politikasını destekleyerek İsrail ile Filistinliler arasındaki çatışmanın da ötesinde kaygılandırıcı mesajlar veriyor:

“Trump, sorumsuz tutumuyla devletlerarası hukukun en önemli kurallarından birini, yani güç kullanarak toprak edinilemeyeceği kuralını yerle bir ediyor. Bu kural ihlal edildiğinde, vahşet ve istikrarsızlığın kapıları sonuna dek açılmış olur. Mesela Rusya'nın Kırım'ı ilhakını neden kabul etmeyelim ki, diye sorarız o zaman. İsrail yapınca sakıncalı olmayan şeyler, neden başkası yapınca kınanıyor?”

La Vanguardia (ES) /

Filistinliler hiç bu kadar yalnız bırakılmamıştı

La Vanguardia, bir Filistin devleti kurulması ihtimalinin iyice azalmasından şikayetçi:

“Filistinliler daha önce hiç bu kadar yalnız ve korumasız olmamıştı. Nihayetinde İsrail'e etki edebilecek, onu ikna edebilecek tek ülke ABD. Donald Trump, Netanyahu'nun en berbat dürtülerini engellemekten kaçınmakla kalmıyor, aksine farklı sebeplerle bunları daha da azdırıyor. ... Filistinlilerin yalnızlığı hiç bu kadar büyük olmamıştı. Filistin davası uluslararası gündemde giderek destek kaybediyor. Hatta Arap dünyası da desteğini çekiyor. Üstelik Filistin'in iç bölünmeleri ülkeyi daha da zayıflatıyor. Filistin devleti umudu, devlet kurmak için elde sadece sınırlı topraklar olması nedeniyle zaten kaybolmaya yüz tutmuştu. Toprak ise gün geçtikçe azalıyor.”

Kurier (AT) /

Lütfen timsah gözyaşları dökmeyelim

Kurier gazetesi, ABD'nin şimdiki Ortadoğu politikasında, eski hükümetlere oranla farklı bir tavır görmüyor:

“Şimdiye kadarki ABD hükümetleri, bölgede iki devletli çözüm için ne yaptı ki? (Birleşmiş Milletler'in konuyla ilgili son kararında ABD'nin çekimser oyu hariç) İşgal altındaki bölgelerde kontrolsüz yerleşimler karşısında atılacak adımlar nerede kaldı? Washington'da kim olan biteni seyretmek yerine İsrail'i frenlemeye çalıştı? Avrupa'ya gelince: Avrupa'nın Ortadoğu krizinin çözümüne ciddiye alınacak en ufak bir katkısı oldu mu? Donald Trump, dünya politikası için porselen dükkanına giren fille eşdeğerdir. Nitekim Ortadoğu'nun üzerinde de aynı şekilde tepiniyor. Başkalarının bu dükkanda güzel porselen ürettikleri ise büyük bir masal.”