Pence'in NATO müttefiklerine dayanışma sözü
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, ilk Avrupa ziyaretinde Washington'un müttefiklerini sakinleştirmeye çalıştı. Pence cumartesi günü Münih'teki güvenlik konferansında, "Birleşik Devletler, kararlılıkla NATO'nun yanındadır," dedi. Bu taahhüdün geçerliliği ne kadar?
Pence'in Avrupalıları rahatlatan sözleri
Financial Times, Mike Pence'in Atlantik ötesi ortaklığı destekleyen sözlerinin, Donald Trump'ın NATO ve AB'yi eleştiren retoriğinden çok farklı olduğundan ve yüreklere su serpmesinden övgüyle söz ediyor:
“ABD başkan yardımcısı birkaç tatsız vurgunun dışında geçtiğimiz yıllardaki her başkan yardımcısının yapacağı türden bir konuşma yaptı. ... Savunma Bakanı James Mattis'in ardından şimdi Pence de daha alışılageldik bir tavır içinde. Avrupalılar şimdi yatıp kalkıp bu iki hükümet üyesinin ABD politikalarını kontrol etmesi için dua etmeli. ... Konferansın yapıldığı Bayerischer Hof Oteli'nin büyük salonunda kaybeden tek kişi uzatmalı Rusya dış işleri bakanı Sergej Lawrov'du. Lawrov NATO'nun parçalanmasından söz edebilmeyi hayal etmiş olabilir. Ama 'post-batı ülkeleri' üzerine yaptığı gerçek konuşması çok kısaydı ve sesindeki hayal kırıklığı dikkatlerden kaçmadı.”
NATO işbirliği taahhüdünü yeniliyor
Avrupalılar Münih'teki güvenlik konferansından rahatlamış halde evlerine döndü, gözleminde bulunuyor Hürriyet Daily News:
“ABD Başkanı Donald Trump'ın görev başına gelmesinden bu yana dünyanın kalan kısmı yeni ABD hükümetinin dış politikada izlediği yolu anlamaya çalışıyor. Trump'ın ABD'nin NATO ve AB'ye karşı sorumlulukları hakkında verdiği karışık sinyaller nedeniyle transatlantik ilişkiler kaygan bir zemin üzerinde ilerliyor. Öte yandan konferansa gelen ve Başkan Yardımcısı Mike Pence, Savunma Bakanı James Mattis ve diğer kıdemli memur ve diplomatların yer aldığı geniş ABD delegasyonu, Washington'ın transatlantik ittifakın sürdürülmesi yönünde bir irade sergilemesi itibariyle olumlu bir sinyal olarak değerlendirildi. Bu anlamda Münih'teki güvenlik konferansı, müttefiklere işbirliği taahhütlerini yenilenme imkanı tanımış oldu.”
Başkan yardımcısının söz hakkı ne kadar?
Başkan Yardımcısı Pence'in gerçekten de ABD yönetiminin çizgisini temsil edip etmediği şüpheli, diyor Ilta-Sanomat:
“Siyasette köklü bir deneyime sahip Pence, Münih'te geleneksel ABD diplomasisini hatırlattı. İyi eğitimli Pence, açıklamalarıyla daima hedef saptıran Trump'tan farklı olarak NATO üyesi ülkelerin bu askeri ittifakın artan giderlerine daha çok parasal katkı yapması durumunda ABD'nin gelecekte de üye ülkeleri destekleyeceği açıklamasını yaparken daha inandırıcı bir tablo çizdi. ... Pence'in Münih'te sergilediği tutum, ABD içinde siyasi bir mücadelenin olup olmadığı sorusunu ortaya attı. Yargı mekanizmasını ayaklar altına alan Trump, iktidarı kendisi ve yakın çevresi etrafında topluyor. ... Pence aklıselimi ve yapıcı bir diyalogu temsil etmekle beraber gerçekten de Trump'ın yakın çevresindekilerin sesini mi temsil ettiği henüz yanıt bulmamış bir soru.”
Her şey göstermelik
Buna karşın Delo gazetesi Münih'te esen barış rüzgarlarına fazla güvenmiyor:
“ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Münih'te Avrupa ve NATO'yu desteklediği konusunda teminat verdi. Ne var ki yeni başkan Trump, ABD'de küreselleşmenin kaybedenleri olarak adlandırılan kesimi temsil etmeyi sürdürecek ve küresel ticaretle oluşan refahı elinin tersiyle itecek. Post-gerçek döneminden söz eden Rusya dışişleri bakanını ciddiye almalıyız.”
Rusya ve ABD uzlaşıya varamıyor
ABD ile Rusya'nın çıkarlarının örtüşmediği anlaşılmış bulunuyor, diyor Dagens Nyheter Münih'teki güvenlik konferansının ardından. Gazeteye göre Avrupa buna rağmen kendi güvenliği için daha çok çalışmak zorunda:
“Avrupa işin ciddiyetini daha fazla göz ardı edemez. ... Söz konusu olan, ABD'nin tutumundan bağımsız olarak bizim kendi güvenliğimiz. AB içerisinde daha güçlü bir savunma işbirliği, gerçek paranın yerine geçmez. ... Rusya'nın stratejik çıkarlarının, ABD'nin ya da demokratik dünyanınkilerle örtüşmediği kesin. Bunun en açık şekilde görüldüğü örnek, Putin'in teröristleri avladığını ileri sürerken bir yandan da Esad diktasını desteklemeyi sürdürdüğü Suriye. Rusya Federasyonu başkanının Trump'a değer vermesinin nedeni, ABD'ye gülünç ve güvenilmez bir görüntü vermesi.”