Ortadoğuda iki devletli çözümün sonu mu?

İsrail ve Filistin'in katılmadığı Paris'teki "Ortadoğu Barış Konferansı" sona erdi. Uluslararası toplumun şimdiye kadarki ortak paydası olan iki devletli çözüm sürüncemede kalmasına rağmen sonuç bildirgesine girdi. Filistin topraklarındaki yorumcular, Filistinlilerin kendilerine ait bir ülkeleri olmasını uluslararası toplum kabul etmeli, diyor.

Tüm alıntıları göster/kapat
Al-Quds (PS) /

Filistin devleti artık tanınmalı

Filistin'de yayınlanan günlük gazete Al-Quds'a göre, Filistin devleti düşüncesi Paris Konferansı'yla son bulmadı:

“Konferansa katılan bütün ülkelerin girişimiyle Filistin'in ayrı bir devlet olarak tanınması ve bu devletle çok yönlü diplomatik ilişkiler kurulması gerekiyor. Bunun ötesinde ticari ve ikili ekonomik ilişkiler de bir zorunluluk. Öte yandan yerleşim bölgelerinde üretilen malları boykot etmek için somut adımlar atılması lazım. Boykot edilmesi gereken bir başka konu da, sonuç birdirgesiyle çelişen İsrail politikaları.”

Der Standard (AT) /

İsrail ve Filistinlilere yeni fikirler lazım

Der Standard, Yeni ABD başkanı Trump'la Filistin için ikili devlet çözümünün bütünüyle devreden çıktığı yorumunu yapıyor:

“Paris'teki Ortadoğu konferansı Fransız dışişleri bakanı tarafından hayata geçirildiğinde ufukta henüz Trump'ın aday olması bile yoktu. Barış girişimi bugün sadece ikili bir çözümün yok olmasına değil, yeni ABD başkanının beklenen politikasına karşı da bir isyan niteliği taşıyor. Tabii bu durum İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun 'dünün dünyasının son çırpınışları' olarak nitelendirdiği girişim için iyi olmadı. İki devletli bir çözümden yana olan 'dünün dünyasının' ABD'li başkanları gerçekten de başarısızdı. Öte yandan ABD başkanı olmadan çözüm olmayacağı da bir gerçek. Belki de gerçeklerle karşılaşmak yeni fikirleri de beraberinde getirecektir.”

Süddeutsche Zeitung (DE) /

Çıkarlar sağduyunun önüne geçti

Şu anda barış ne İsraillilerin ne de Filistinlilerin umurunda olduğu için, Süddeutsche Zeitung bu zirvenin de katılımcıların cazip tekliflerine rağmen başarısızlığa mahkum olduğu öngörüsünde bulunuyor:

“Mesela AB İsraillilere ve Filistinlilere yeni pazarlar ve kârlar vaadeden 'ayrıcalıklı bir ortaklık' sunabilir. ABD İsrail'in yarattığı riskleri ve korkuları azaltacak bir güvenlik garantisi verebilir. Tabii en önemli koz Arap ülkelerinin elinde: ... Filistinlerle uzlaşmanın ödülü olarak bölgesel bir barış. Böylesi kârlı bir barışta sağduyunun ne diyeceği ortada. Ama İsrail de Filistin de bu perspektifle müzakere masasına oturmak yerine bambaşka hedeflere yöneliyor: Kudüs hükümetinin tek umudu toprak işgaline izin verecek yeni ABD başkanı Donald Trump. Filistinliler ise ... sorunun uluslararası platforma taşınmasından başka bir şey düşünmüyor. ”