Lukaşenko Viyana'da: Bu saygı fazla mı?

Beyaz Rusya Devlet Başkanı Aleksander Lukaşenko salı günü Avusturya'yı ziyaret etti. Başkanlık kaleminden verilen bilgilere göre, ziyaret sırasında 'insan hakları konusundaki sorunlar' da konuşuldu. Köşe yazarları Avrupa devletlerinin diktatörler ile ilişkilerindeki çaresizliğini vurgularken, olumlu gelişmeler için de bir fırsat görüyor.

Tüm alıntıları göster/kapat
Neue Zürcher Zeitung (CH) /

Avrupa'nın stratejisizliği sorun yaratabilir

Beyaz Rusya'yı diktatörlükle yöneten Devlet Başkanı Aleksander Lukaşenko'nun Avusturya'ya yaptığı resmi ziyaret, Avrupa'nın Doğu'daki komşularıyla ilişkilerinde hiçbir planı olmadığını gösterdi, diyor Neue Zürcher Zeitung:

“Avusturya AB'nin en önemli üye devletlerinin bu girişimle hemfikir olduğunu söylüyor gerçi; onlar da haberdar olduklarını doğruluyor. Ama Putin'in lütfu olan bu küçük devletle ilişkilerde ortak bir strateji, hatta örgütlü bir girişim dahi yok görünürde. ... Jeopolitik açıdan böylesine belirsiz bir alanda iktidar ve para savaşı verilmesinin tırmanma potansiyeli barındırdığını 2014'te Ukrayna'da gördük. Bu yüzden Avrupa'nın net bir tutum takınması ve ekonomik yakınlaşmanın gelişmesi için gerekli koşulları oluşturması daha da önem kazanıyor.”

Der Standard (AT) /

Diyalog olmadan düzelme olmaz

Der Standard, değişim sağlamak için Aleksander Lukaşenko'nun ziyaretinin gerekli olduğunu düşünüyor:

“İnsan haklarını ... evrensel değerler olarak gündeme taşıma fırsatına sahip olmak isteyenler ve bunu yaparken 'dışardan içişlerine müdahale' suçlamalarına neden olmaktan kaçınanlar, bazı görüşmelerin gerekli olduğunu da unutmamalı. Bunun alternatifi susmak ya da yarım ağız söylenen az sayıda anlamlı sözle yetinmek olacaktır. Ama asıl önemlisi, jeopolitik konuları salim kafayla takip etmek. Lukaşenko, AB'yle iyi ilişkiler kurmak istiyor; bunun nedenlerinden biri de Rusya'nın sımsıkı saran kullarından kurtulmak. Lukaşenko'yu hem geri çevirmemek hem de onun Moskova yönetimiyle çatışmamasını sağlamak hassas bir diplomatik ip cambazlığı gerektiriyor. Doğrudan diyalog olmadan böyle bir şey mümkün değil.”