Biden'ın dış politikası çok mu heyecansız?

ABD Başkanı Joe Biden, dışişleri bakanlığında yaptığı konuşmada dışişlerinde ağırlık vereceği konuları dile getirdi. Öncülünden farklı olarak ABD'nin müttefikleriyle daha güçlü bir işbirliğini arzuladığını ifade eden Biden, başta Moskova'ya olmak üzere uyarı mahiyetinde sözler de sarf etti. Yorumcular Biden'ın açıklamalarını memnuniyetle karşılarken, somut planların eksikliğine dikkat çekiyor.

Tüm alıntıları göster/kapat
Lidové noviny (CZ) /

Kissinger bile bundan iyi söyleyemezdi

Lidové noviny, Joe Biden'ın, dış politika ilkelerini açıkladığı konuşmasının ardından rahatlamış:

“Reel politika dendiğinde akla, Henry Kissinger tarzı siyasi dinozorlar geliyor. Joe Biden'ın dış politika vizyonu da mutlak bir reel politika aslında. Duygusal ve içgüdüleriyle hareket eden, Donald Trump dönemi siyaseti, bir yandan müttefikleri huzursuz ederken Ortadoğu'da ilginç sonuçlara yol açmış olsa da, bu yeni dönem, ABD'nin partnerlerinin yanı sıra Amerika'da bir kültür devrimi yaşanacağından endişe edenleri de rahatlattı. Biden'ın örneğin, ABD'nin en güçlü rakibi Çin karşısındaki tutumu reel politika için örnek gösterilebilir. Çin'in Uygurlar ya da Hong Kong konusundaki tüm vahşi tutumuna karşı Biden'ın açıklaması, 'Pekin ile işbirliğine, ABD'nin çıkarlarına olduğu sürece hazırız,' oldu. Kissinger bile bundan daha iyi ifade edemezdi.”

The Observer (GB) /

Geç kalmış rota değişiklikleri

ABD'nin çiçeği burnunda başkanı, özellikle iki önemli konuda doğru tavrı sergiliyor, diyor The Observer övgüyle:

“Joe Biden ve Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ortadan kaldırmakta ısrarcı olduğu iki devletli çözümü bir kez daha canlandırmak istiyor. Dolayısıyla [İsrail ile] ilişkilerin bir dönem daha gergin olmasını bekleyebiliriz. Ancak Ortadoğu politikasına yeniden denge getirecek ve bir çözüm yolu açacaksa bu gelişme o kadar da kötü olmayabilir. Bunun ötesinde Biden'ın, Vladimir Putin'e yönelik 'ABD, Rusya'nın saldırgan faaliyetlerine bundan sonra seyirci kalmayacaktır' minvalindeki sert çıkışı, geç kalmış bir rota değişikliğinin nihayet yapılacağı anlamına geliyor.”

Radio Kommersant FM (RU) /

Sonuçları olmayacak sert sözler

Radio Kommersant FM, ABD'nin Rusya'ya karşı daha katı bir tutum takındığını düşünmüyor:

“Nasıl ki Trump, Obama'yı Kırım ve Donbass'a göz yummakla itham etti, şimdi de Biden, kendinden önceki başkana kıyasla daha kararlı bir hava yaratıyor. Ancak sözlerinin bunun ötesinde somut bir anlamı olduğu söylenemez. Trump, ABD'nin çıkarları için Putin'le masaya oturmaya hazırdı ama bunu beceremedi. Biden, katı bir lider havası yaratmakla beraber fiili olarak bunun tam tersi yaşanıyor: ABD'nin 46. başkanı göreve başlar başlamaz, ezeli rakibiyle silahlanma denetim anlaşması New Start'ın süresini uzattı. Yani kimin kiminle daha iyi anlaştığı konusu henüz aydınlığa kavuşmuş değil. ... Biden'ın Trump'la ilkesel düzeyde mutabık olduğu tek konu, esas tehdidin Çin olduğu.”

wPolityce.pl (PL) /

ABD'nin derdi kendine yetiyor

Avrupa Birliği, Biden yönetimindeki ABD'nin bir kez daha güçlü bir stratejik partner haline geleceğini umduysa hayal kırıklığına uğradı, diyor wPolityce.pl:

“Biden, bilhassa ABD'nin sorunlarıyla ilgilenmek istiyor. Önceliği, ülkenin potansiyelinin, rekabet edebilirliğinin ve gücünün yeniden inşa edilmesi. ... Müttefiklerin yeni görevi, daha fazla sorumluluk almak olacak. Bunun sebebi ittifakların türünün değişmesi değil, Amerika Birleşik Devletleri'nin dünyanın dört bir yanındaki meselelerin sorumluluğunu üstlenecek durumda olmaması. ... Rusya'yla ilişkiler ya da Myanmar'daki darbe gibi konular başta olmak üzere ABD yönetiminin söylemi, daha şimdiden somut önlemlerin eksikliğine işaret ediyor.”