Portekiz: Genel seçimleri Muhafazakârlar kazandı
Portekiz’de erken genel seçimleri Başbakan Luís Montenegro’nun liderliğindeki muhafazakâr Aliança Democrática ittifakı birinci bitirdi. Bir yıldan uzun bir süre öncesine kadar ülkeyi mutlak çoğunlukla yöneten Sosyalist Parti ile ikinci sıra için başa baş yarışan aşırı sağcı Chega partisi ise önemli bir yükseliş gerçekleştirdi. Portekiz basını seçimin sonuçlarını tartışıyor.
Chega istikrarsızlıktan faydalanıyor
Público’ya göre sağ popülistlerin daha da güçlenmesinde tüm partilerin suçu var:
“Partiler, yurttaşlara asgari düzeyde siyasi istikrar ya da gelecek perspektifi sunmayı başaramadı. Cesaretsizliğin yayılmasına, kimi algıların yerleşmesine ve karamsarlığın hâkim olmasına göz yumdular. … Bütün partiler, çözüm aramak yerine tartışmalara saplanıp kaldılar ve Başbakan’ın itibarının leke gördüğü gerekçesiyle hükümetin düşmesine yol açtılar. Chega’nın yakın gelecekteki zafere uzanmasını önlemenin yegâne yolu, geçtiğimiz yıl başvurulmayan bir reçetede saklı: Açıkça müzakereler yürütmek ve mümkün olduğunca uzun bir süre ülkeyi yönetmek için asgari düzeyde istikrar sağlayacak bir hükümet kurmak.”
Sağ popülistler bir kasırga misali
Sol, seçimin iki bariz galibine işaret ediyor:
“Luís Montenegro ve André Ventura. Hükümeti aile şirketiyle ilgili bir skandal yüzünden düşen Başbakan, meşruiyetini yeniden kazanmış ve güçlenmiş oldu. … Kırılgan hükümeti tehdit edebilecek sarsıcılıktaki bir durum, kıl payı çoğunluğunun rahat çoğunluğa dönüşmesini sağladı. … Ancak bu seçimin asıl kazananı kuşkusuz André Ventura oldu. Chega bir kasırga misali Portekiz siyasetine girdi ve ülkeyi alt üst etti. Bu seçimlere kadar PS [Sosyalist Parti] ile başa baş yarışabileceğine ihtimal verilmiyordu.”
Yeni hükümet başarılı olmaya mahkûm
Correio da Manhã, yeni hükümetin derhal harekete geçmesi gerektiğinin altını çiziyor:
“Hayallere kapılma zamanı değil, zira karşı karşıya bulunduğumuz zorluklar her zamankinden daha büyük. Kaotik işleyen sağlık sistemi, konut yetersizliği, [düşük doğum oranlarının yol açtığı] demografik kriz ve ekonomik sıkıntılar gibi bilinen sorunların yanı sıra, 2025 yılı itibarıyla küresel ortam da değişmiş, yeni tehditler doğmuş durumda. Gümrük savaşları, dünya ekonomisini şimdiden yavaşlatmaya başladı. ... Böylesine derin toplumsal sorunların yaşandığı ve umutsuzluğun hissedildiği yoksul bir ülkede, yeni hükümet başarısız olursa halk popülist bir girdaba sürüklenme tehlikesiyle karşı karşıya kalır.”