Macron, Filistin'i devlet olarak tanıyacaklarını açıkladı
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, X platformu üzerinden yaptığı açıklamayla Fransa'nın Filistin'i devlet olarak tanıyacağını duyurdu. 147 Birleşmiş Milletler üyesi ülke Filistin Devleti'ni tanırken, ABD ve Büyük Britanya gibi Batılı ve etkili aktörler bu adımı atmaktan hâlâ kaçınıyor. Peki Macron bu kararıyla ne elde edebilir?
Yegâne çıkış yolu
Público’ya göre bu adımın atılması gerekiyordu:
“Uluslararası toplum olan biteni izliyor, kınıyor ama tereddüt de ediyor. Amerika Birleşik Devletleri, İsrail’i Birleşmiş Milletler’in yaptırımlarından koruyor. Avrupa ise tarihsel suçluluk duygusu ve jeopolitik hesaplar arasında gidip geliyor. Hal böyleyken, Emmanuel Macron’un eylül ayında Filistin Devleti’ni resmen tanıma kararı ayrı bir anlam kazanıyor. Fransa, bu yıkım döngüsünden çıkış için iki devletli çözümün yegâne yol olduğunu kabul eden ilk G7 ülkesi. Her şeyden önce uluslararası vicdana yapılmış bir çağrı bu. Çünkü başka bir halkın mutlak sefaleti üzerine inşa edilecek bir demokrasi olamaz.”
Etkisiz bir ilkesel tutum
Le Point, yalnızca sözlerin yetmeyeceği görüşünde:
“Filistin devletinin tanınmasının kalıcı bir çözüme katkı sunabilmesi için, Filistin yönetiminin hem hareket kabiliyetine sahip olması hem de seçimlerle meşruiyetini yeniden kazanması gerekiyor. Dahası, İsrail ile barış sürecinin devam etmesi ve barış içinde bir arada yaşama taahhüdünün açıkça ortaya konması da şart. Bu koşulların hiçbiri yerine getirilmiş değil. ... Avrupalıların baskıyı artırması işe yarayabilir; ancak bu hedef, sahada hiçbir etkisi olmayan ilkelere bağlı kalınarak gerçekleştirilemez. Bu yaklaşım, Batı içindeki bölünmeleri derinleştirir, Almanya ve Büyük Britanya ile ortak çizgiden sapılmasına yol açar, Hamas’ın radikal İslamcılarına sembolik bir zafer kazandırır ve İsrail-Filistin çatışmasının ülkemizdeki olumsuz yansımalarını daha da artırır.”
Paris'in bölgedeki çıkarları
Phileleftheros, kararın birdenbire alınmadığına dikkat çekiyor:
“Bu çıkışın zamanlaması da elbette tesadüf değil. Macron, İsrail’in uluslararası imajının hiç olmadığı kadar zarar gördüğünün farkına vardı. Fransız Yahudi toplumu -ki bu topluluk dünyadaki üçüncü büyük Yahudi cemaati sayılıyor- ile ilişkileri hiçbir zaman çok güçlü olmayan Macron, kendisini duyarlı ve kararlı bir lider şeklinde konumlandırmak için uygun bir an yakaladığını düşündü. Gerçek hayli açık: Fransa, Ortadoğu'da ortaya çıkan büyük ekonomik ve enerji politikası fırsatlarını görüyor ve hedefinde geçmişte bölgede belirleyici bir role sahipken zamanla yitirdiği etkisini yeniden kazanmak var.”
Fransa adeta bir amiral gemisi
Večernji list, Filistin'in tanınmasının Fransa ve Avrupa için de bağımsızlığın bir kanıtı olduğu kanaatinde:
“Fransa, Filistin’i tanıyarak AB üyelerine Filistin devleti konusunda net bir tutum takınmaları için baskı uygulama ve bu alanda liderlik rolü üstlenme kararlılığını bir kez daha ortaya koydu. ... Bu adım aynı zamanda Fransa’nın Washington’dan bağımsız hareket etmeye ve transatlantik çizginin dışına çıkmaya hazır bulunduğunu gösteriyor. Bu da Avrupa’nın daha özerk bir dış politika izleyebileceği ve uluslararası diplomasi sahnesindeki ağırlığını artırabileceği anlamına geliyor.”