Lagarde'a daha ağır bir ceza mı verilmeli?

IMF Başkanı Christine Lagarde, Fransa eski maliye bakanı olarak taksirli davranmaktan suçlu bulundu. Mahkemeye göre Lagarde, dönemin cumhurbaşkanı Sarkozy'nin seçim kampanyasını destekleyen bir şirketin, devletten bir milyonluk bir ödeme almasına göz yumdu. Ancak Paris mahkemesi hakimleri kendisine ceza vermekten kaçındı. Basın, mahkeme kararına ateş püskürüyor.

Tüm alıntıları göster/kapat
Blog Pitsirikos (GR) /

Herkes bu kadar ucuz kurtulmuyor

Blog'cu Pitsirikos'a göre, IMF Başkanı Lagarde hakkında verilen hüküm son derece adaletsiz:

“Lagarde mahkeme tarafından, Fransız devletine 400 milyon Avroya patlayan bir taksirden suçlu bulundu ama kendisine ceza verilmedi. Cezasız yargılanma ne de güzel! Taksir ise harikulade bir sözcük! Taksir dikkatsizlik, özensizlik anlamına geliyor. ... Taksir elbette herkes için geçerli değil; sadece küçük bir seçkin kesimin ayrıcalığı. Yargı mekanizması seçici davrandığı sürece adaletten söz edemeyiz. Lagarde, IMF başkanlığı mevkiinde ülkelere ve halklara eziyet etmeye devam ederken elbette kimseye 'taksir' hakkı tanımayacak.”

La Tribune de Genève (CH) /

Popülistlerin ekmeğine yağ sürüldü

La Tribune de Genève, Paris'teki mahkemenin nasıl olup da böyle bir hüküm verdiğine öfkeli:

“Buna kaza değil, olsa olsa felaket denir. ... Popülizmin soğuk rüzgarları nedeniyle sonucu hiç olmadığı kadar belirsiz başkanlık seçimlerinden altı ay önce, mahkemenin bu kararı tüm aşırı gruplar için nimet niteliğinde. ... Cumhuriyet mahkemesi, meşrulaştırılmaması gereken bir şeyi meşrulaştırdı. Siyaset ile yargının tam ortasında yer alan ve görev başındayken suç fiili işleyen bakanları yargılama amacıyla kurulan bu mercii, mevcut IMF başkanının uluslararası saygınlığının ve bakanlık yaptığı dönemdeki koşulların -yani finans krizinin- kendisini cezadan koruduğu hükmüne vardı. Hukuksal açıdan bunun anlaşılır bir tarafı yok. Üstelik sanığın mevkii ne kadar yüksekse, suçunun da aynı oranda cezasız kalacağı anlamına geliyor. Siyasi açıdan felakete eşdeğer kabul edilebilecek bir hüküm bu.”

Tages-Anzeiger (CH) /

IMF'ye güvensizlik artıyor

Tages-Anzeiger, IMF başkanının görevini bırakması gerektiğini söylüyor:

“Paris sürecinin IMF başkanının bu makamında yaptıklarıyla ilgisi olmadığı bir gerçek. Ama zaten buna gerek de yok. Fransız politikacı, IMF'de son yıllarda Avrupa'da ve Avrupalıların yönetiminde kötü giden pek çok şeyin sorumlusu. Bunun getirisi Avrupa dışı ülkelerde IMF'ye karşı büyük bir güvensizlik oldu. Lagarde yargılanmasına karşın koltuğunu bırakmamakta direnirse bu güvensizlik daha da artacak. IMF son yıllarda maddi kaynaklarının büyük bölümünü, görece zengin Avrupa ülkelerinde kullandı. Geçtiğimiz yaz bağımsız bir denetleme kurumu IMF'de maddi kaynakların çok kötü yönetildiğini, kuruluşun Yunanistan'ın kurtarılmasında olduğu gibi Avrupalı siyasetçilerin elinde oyuncak olduğunu ve borç para verirken dünyada geçerli olan risk standartlarını dikkate almadığını tespit etmişti.”

Financial Times (GB) /

IMF bir yönetim tartışması kaldıramaz

Financial Times'a göre, IMF'nin karşı karşıya olduğu zorluklar düşünüldüğünde Christine Lagarde makamında kalmalı:

“IMF'nin şu anda ihtiyacı olan son şey, yönetim kademesinde bir güç boşluğunun oluşması. Halihazırda IMF patronunun nasıl seçileceğine ilişkin bir tartışma yürütülüyor. Bu makamın bir Avrupalıya verilmesi alışkanlığı nedeniyle, gelişmekte olan ülkeler haklı bir memnuniyetsizlik halinde. Ne var ki şimdi bu sorunları çözme vakti değil. Yunanistan'ı kurtarma programı, hassas bir evrede bulunuyor. Üstüne üstlük Donald Trump'ın seçilmesi, uluslararası mali kurumların geleceğini daha da muğlak hale getiriyor. Lagarde küçük düşürülmüş olsa da, makamında kalmayı hak ediyor.”

L'Obs (FR) /

Adalet mahkemesi açık hükme varmalıydı

Hakim ve milletvekillerinden meydana gelen Fransa'daki cumhuriyet adalet mahkemesinin vardığı hükmün faydadan çok zararı oldu, eleştirisinde bulunuyor L'Obs:

“Güçlenen popülizm düşünüldüğünde kararsız, dolayısıyla yurttaşlar için sarih olmayan bu hüküm, olabilecek en kötü sonuçtu. Mahkeme bu kararla, seçkinler sınıfının kendini koruma ve dokunulmazlıklarını muhafaza etme tavrına gösterilen tepkiye bir kez daha ivme kattı. Mahkeme daha iyi bir hüküm verebilmeliydi. Bunun için ya Christine Lagarde'ı cezaya çarptırmalı (söz konusu tutar, sağlık sistemindeki açığa tekabül eden 400 milyon Avro seviyesinde) ya da siyasi umursamazlığının zaten cezai bir fiil oluşturmadığına hükmetmeliydi. ... Yani bu milletvekili-hakimler ne IMF başkanı koltuğunu kaybetme ihtimali olan Christine Lagarde'a, ne adaletin şeffaflığına ne de mahkemenin halihazırda darbe almış inandırıcılığına hizmet etmiş oldu.”