Fransız seçimlerinde Whirlpool fırtınası
Fransız cumhurbaşkanlığı seçimlerinin son etabına Amiens'deki Whirlpool fabrikasının geleceği tartışmaları da eklendi. Amerikan holdingi üretimini buradan Polonya'nın Lodz kentine taşımak istiyor. Macron ve Le Pen bu yüzden Amiens'ne gittiler. Macron seçim kampanyası kapsamında yaptığı konuşmada, seçilmesi halinde Polonya'ya yaptırım uygulama sözü verdi. Bu sözler Doğu Avrupalı köşe yazarlarının hiç hoşuna gitmemiş görünüyor.
Macron demagoji yapmaya devam ediyor
Macron'un vaatleri, insanları Doğu Avrupa'ya karşı kışkırtmaya dayanıyor, diyor Deutsche Welle:
“Avrupa liberalizminin adayı olan ve tüm Avrupa dostu kanallarda övgü yağmuruna tutulan bir siyasetçi, Doğu Avrupa'daki bir ülkeyi, daha düşük vergileri nedeniyle Batı'nın sanayiini çalmakla itham ediyor. Ne Polonya ne de başka bir ülkeyle ilgili kararlar tek taraflı alınabilir. Avrupa temel sözleşmesinin [üye ülkelere uygulanacak yaptırımları düzenleyen] 7. maddesine baktığımızda, bu sürecin son derece karmaşık olduğunu görürürüz. ... Macron, AB ülkeleri arasındaki vergi farkları konusunda tam bir demagoji yapıyor. Polonya, Avro bölgesinde bile değil ve bunun getirdiği avantajlardan faydalanması son derece anlaşılır, aksi halde Batı Avrupa'ya yetişme hedefi bir hayal olarak kalacaktır. Avrupa çapında Macron'a düzülen orantısız övgüler bu gelişmeler ışığında aslında kaygı verici gelişmeler olmalıdır.”
Fransa Polonya'ya düşman mı kesilecek?
Polonya ile Fransa arasındaki ilişkiler Macron yönetimi altında daha da kötüleşecektir, diyor Rzeczpospolita:
“Macron'a kalsa ucuz Polonyalı işçilerden kurtulmak ve Fransız fabrikalarının Polonya'ya taşınmasına karşı harekete geçmek gerekir. Ancak yüksek sesle Avrupa Birliği Ortak Pazarı'nın kaldırılması çağrısını dile getirmekten de kaçınıyor. Bu nedenle anayasa mahkemesine karşı yürüttüğü mücadele nedeniyle Polonya'dan hesap vermesini isteyenlerin en ön safhında yer alıyor. Macron iki konuyu beceriyle birleştirmeyi başardı: Uzun iş gücü ve hukuk devleti ilkeleri. Bu fikirleriyle ülkemizdeki PiS karşıtlarının desteğini almış olması da tuhaf. Ne de olsa PiS sonsuza dek iktidarda kalmayacak ancak kişi ve hizmetlerin serebst dolaşımına getirilecek kısıtlamalar kalıcı olacaktır. Bu fikirler seçim kampanyasıyla beraber gündemden kalkmayacak ve Macron cumhurbaşkanı olacak olursa, başta güvenlik alanı olmak üzere Polonya ile Fransa arasında daha sıkı işbirliği hayalleri de yok olacak.”