İtalya'da tartışmalı güvenlik kararnamesi onaylandı

Roma hükümeti çarşamba günü bir güven oylaması yardımıyla güvenlik ve göç kararnamesini senatodan geçirdi. Yeni kararname, göçmenlerle ilgili kimi uygulamaları sertleştiriyor ve kentlerdeki güvenliğin artmasını sağlayacağı ileri sürülüyor. İtalyan gazeteciler bundan pek emin değil.

Tüm alıntıları göster/kapat
La Repubblica (IT) /

Yasanın güvenlikle pek ilgisi yok

La Repubblica'nın iç siyaset uzmanı Massimo Giannini, İtalya içişleri bakanının bir karartma stratejisi izlediğini düşünüyor:

“Korku bakanı bir kez daha yapacağını yaptı. Böylece ülkenin medeni ve ahlaki çöküşü yolunda bir adım daha atılmış oldu. ... Matteo Salvini nihayet 'hissettiği müthiş tatmini' dile getirebilir: Üzerinde kendi adı yazılı kararname artık geçirilmiş durumda ve bunu da aldığı güvenoyuna borçlu. Üstelik bu güvenoyu, bütçe manevrası nedeniyle hükümetin mecbur kaldığı utandırıcı 'stratejik geri çekilme' hamlesini de kamuoyunun gündeminden düşürmeye yaradı. İçişleri bakanı sözcüklerin anlamıyla oynayarak bu önlemi, aslında olmadığı bir şeye dönüştürmeyi de başardı. Görünüşte 'güvenlik' için alındığı ileri sürülen bu önlem, özünde 'göçmenlere karşı' kullanılacak bir araç sadece.”

Il Manifesto (IT) /

Son yılların en ırkçı yasası

'Güvensizlik Kararnamesi' daha uygun bir isim olurdu, diyor Il Manifesto:

“Anlaşılan o ki, 'göç eşittir kamusal güvenlik sorunu' denklemine nihayet alıştık. Salvini'nin hayalini kurduğu kararnameden çıkan ve bunu son on beş yılın en ırkçı yasasına dönüştüren bir yaklaşım bu. Oturma izni bulunmayan insanların otomatik olarak sınır dışı edilmesi, bir önceki düzenleme olan Bossi-Fini Yasası'nın zaten içinde yer alan bir ilkeydi. Adı geçen yasada kişinin, iş akdinin bitmesinin ardından sınır dışı edilmesi öngörülüyordu. Geçici toplama kamplarının ne olduğunu da biliyoruz zaten. ... Sözün özü, güvenlik kararnamesi, zaten mevcut ilkeleri muhafaza ederken bunları daha da kötüleştiriyor. Bu araçların göçmenler arasında huzursuzluğa ve korkuya neden olduğunu ve ülke nüfusunda giderek büyüyen bir güvensizlik hissine neden olduğunu daha önceki deneyimlerimizden biliyoruz.”