Savaşın sona erişinin 80. yıldönümü: Avrupa ne durumda?
Bundan 80 yıl önce, 8 Mayıs'ta Nasyonal Sosyalist Almanya'nın teslim olup Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesi vesilesiyle her yerde anma törenleri düzenleniyor. Rusya da “Büyük Vatanseverlik Savaşı” zaferini her 9 Mayıs'ta büyük bir askeri geçit töreniyle kutluyor. Avrupa’daki köşe yazılarında, güncel çatışmalar bağlamında son derece düşünceli ifadeler yer alıyor.
Bize daha iyi bir dünya sunan kahramanlar
The Times, cesaret verici sözler sarf ediyor:
“Büyük Britanya'daki karamsar hava ve yurtdışındaki şiddetli çatışmalara rağmen, o dönemde daha iyi bir dünya için beslenen umutların büyük ölçüde gerçekleşmiş olduğunu vurgulamak önem arz ediyor. Geçmiş zaman nostaljisi şu an popüler olsa da, 2025 yılında Büyük Britanya’daki yaşam -sağlık, refah, bilgi, hoşgörü ve kişisel özgürlük gibi ölçütlerden herhangi birine göre- bırakın 1940 ya da 1935’i, 1945’tekiyle karşılaştırılamayacak kadar iyi durumda. Askerler özgür dünyayı acımasız tiranlıktan kurtardılar. ... Ne ölenlerin fedakârlıkları ne de hayatta kalanların iyimserliği boşa gitti. Önlerinde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz, hepsi birer kahraman.”
Sahte saygıdan ziyade duygudaşlık
Berliner Zeitung, Şansölye Merz'in 9 Mayıs'ta Moskova'ya uçması gerektiği kanısında:
“Kızıl Meydan’daki görkemli askeri geçit törenine katılmanıza ya da Kremlin kürsüsünde Şi Cinping, Alexander Lukaşenka ya da Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un yanındaki o gözde koltuklardan birine oturmanıza gerek yok. Moskova’nın hemen dışındaki Himki’de yer alan Meçhul Asker ya da Yeshi anıtlarına yapılacak sessiz, beklenmedik bir ziyarete ne dersiniz? Savaşın yüceltilmediği, kurbanlarının anıldığı yerler buralar. Merz böylece, Putin’in propagandasını meşrulaştırmadan duygudaşlık sergilemiş olurdu.”
Fico Batı karşıtlığına oynuyor
Denník N., Slovakya Başbakanı'nın Moskova'daki askeri geçit törenine katılımını eleştiriyor:
“Fico kutlamalara katıldığında, şu anda Ukrayna'yı yerle bir eden ordunun geçit törenini seyredecek. Ukrayna'yı haritadan silmek isteyen bir diktatörün yanında duracak. ... Fico, [Moskova ziyaretine atıfla] başka hangi Slovak siyasetçinin yalnızca birkaç saat içinde Çin, Brezilya ve Rusya liderleriyle ikili görüşmeler gerçekleştirebileceğini sordu. Bu onun stratejisi. Ülkesinin sorunları birikiyor. O ise Slovak toplumundaki Batı karşıtı duygulara oynayarak ve kendisini itibarlı bir devlet adamı şeklinde sunarak dikkatleri başka yöne çekiyor.”
Geçmişteki hatalar tekrarlanmamalı
Köşe yazarı Edward Lucas, 15min'de şöyle yazıyor:
“Tüm o coşku dolu 'ebedi zafer' söylemlerine rağmen 'Büyük Vatanseverlik Savaşı' kültü zamana yenik düştü. Brejnev dönemi öncesine değin savaş, Sovyetler Birliği’nde travmatik bir tabu kabul ediliyordu. Gerçek anılar silinmeye başlayınca da yüceltilmiş kahramanlığa duyulan özlem yaygınlaştı - üstelik yalnızca Rusya'da da değil. Diğer ülkeler de tarihi benmerkezci bir şekilde ve işlerine geldiği gibi yorumluyorlar. Avrupa'da Zafer Günü’nü kutlamak tamamen yerinde - Batılı Müttefikler için 8 Mayıs’ta ya da 9 Mayıs'ta. ... Ancak ölenleri onurlandırmanın en iyi yolu, savaşa yol açan hataları derinlemesine irdelemekten geçiyor.”
Silahlanma ve savaş yıldönümünü gölgeliyor
The Irish Times, o dönem savunulanlar şimdi yeniden tehlikede, diyor:
“Bu özel yıldönümünde, İkinci Dünya Savaşı'nın canlı tanıklıklardan tarih kitaplarına geçtiği bir dönemde, savaşın öğretilerinin unutulmakta olduğuna dair endişeler taşıyoruz. Şu anda Avrupa'da 1945’ten bu yana yaşanan en büyük askeri çatışma, otoriter bir Rus lider tarafından demokratik Ukrayna’ya karşı yürütülüyor. Kıtanın pek çok yerinde silahlanma hız kazanıyor. Kan ve toprak temelli milliyetçiliği savunan demagoglar tekrar sahnedeler. Almanya’da Nazi sembolleriyle açıkça flört eden bir parti kimi anketlerde önde görünüyor. Savaş sonrası Avrupa’nın yeniden inşasını mümkün kılan transatlantik ittifakı ise çatırdıyor.”
Geçmişten dersler çıkarmalıyız
Tarihçi Xosé Manuel Núñez Xeixas, El País’te Avrupa genelinde müşterek bir anma düzenlenmesi çağrısında bulunuyor:
“Batı’da 8 Mayıs, faşizm karşıtı yeni bir savaş sonrası uzlaşıyı simgeliyor ve bir şeylerin unutulmasını da temel alıyordu: Fransa, Hollanda ya da Norveç’te Nazi işgalcilerle işbirliği, Yahudileri sürme meselesine dahil olma ya da Nazi Almanyası’ndaki gönüllü birliklere katılım. Almanya için [uzun süreler] kederli bir tarihti bu. … Almanya’nın 8 Mayıs’ta faşizmden kurtulduğunu ilk kez 1985 yılında Richard von Weizsäcker hatırlatmıştı: geçmişten dersler çıkarmayı gerektiren bir gün. … İtalya’da ise antifaşist söylemle bütünleşmiş bir şekilde, direniş miti her tür müşterek sorumluluğun üzerini örtüyordu. ... Şimdi ise aşırı sağın yeniden güç kazandığı bir dönemde, 8 Mayıs’a ulusal anmaların ötesinde Avrupalı bir boyut kazandırmalıyız.”