(© picture-alliance/dpa)

  Brexit

  143 yorum

Britanya hükümeti, İrlanda’da yaşamayan AB vatandaşlarının İrlanda ve Kuzey İrlanda arasında seyahat etmeden önce çevrimiçi izin (eTA) başvurusunda bulunmalarını gerektiren bir düzenlemeyi kabul etti. Dublin hükümeti, düzenlemenin uzun süredir yürürlükteki Ortak Seyahat Alanı Anlaşması’na aykırı bir şekilde İrlandalılara ve Kuzey İrlandalılara yönelik kontrolleri artıracağı gerekçesiyle kararı kınadı.

Büyük Britanya ile AB arasında Brexit sonrası çekişmeler sertleşiyor. Arabulucular cuma günü Londra'nın eleştirildiği Kuzey İrlanda Protokolü'ne ve Londra ile Paris arasındaki balıkçılık sorununa yeni çözümler arayacak. Köşe yazarlarına göre hem geri adım atmamak için hem de bu sert tutumdan vazgeçmek için nedenler mevcut.

Brüksel Londra'ya, İrlanda Denizi sınırında Brexit'ten bu yana uygulanan gümrük denetimlerini kolaylaştırmayı teklif etti. Teklifte Kuzey İrlanda'ya gideceği açıkça belirtilen malların gümrük kontrolünden muaf olması da yer alıyor. Daha önce Büyük Britanya Brexit Bakanı David Frost Kuzey İrlanda Protokolü'nün yeniden müzakere edilmesi çağrısında bulunmuş ve protokolü askıya almakla tehdit etmişti. Köşe yazarları Brüksel'e kararlı bir tutum tavsiye ediyor.

Brexit'in ardından İrlanda içindeki sınırla ilgili yeni müzakereler salı günü (bugün) başlıyor. Londra'nın Brexit Bakanı David Frost yeni bir teklif sunacak. Brüksel'den karşı tekliflerin çarşamba günü gelmesi bekleniyor. Büyük Britanya AB'yi tek taraflı olarak gerekli koruyucu önlemlerin alınmasına izin veren 16. maddeyi uygulamakla tehdit ediyor.

Brexit nedeniyle sayıları 20 bini bulan Doğu Avrupalı kamyon sürücülerinin ülkeyi terk etmesi, Büyük Britanya'da kamyon sürücüsü açığı yaşanmasına yol açan sebeplerden biri. Bunun sonucunda Britanya'daki süpermarketlerde raflar kısmen boş kalıyor. Yorumcular AB'den çıkışın bu açıdan hatalı mı yoksa daha ziyade olumlu mu olduğuna birbirinden farklı görüşlerle yaklaşıyor.

23 Haziran 2016 günü karar verilmişti: Brexit referandumu, seçmenin yüzde 51,9'nun Büyük Britanya'nın Avrupa Birliği'nden çıkmasına 'evet' demesiyle sonuçlanmıştı. Kararın resmen onaylanması, ancak geçtiğimiz aralık ayında, geçiş döneminin sona ermesiyle oldu. Buna rağmen yorumcular son beş yılın muhasebesini yapıyor.

Avrupa Parlamentosu, geçiş süreci bitmek üzereyken Aralık 2020'de hazırlanan Brexit ticaret anlaşmasını çarşamba günü onayladı. Londra ile Kuzey İrlanda'daki gümrük kontrolleri konusunda anlaşmazlık olduğu için Parlamento anlaşmanın imzalanmasını geciktirmişti. Köşe yazarları gerilimlerin devam etmesine rağmen zorlu sürecin bitmiş olmasından mutlu.

Kuzey İrlanda'da yaklaşık bir haftadır geceleri çatışmalar yaşanıyor. Perşembe gecesi Belfast'ın batısında yüzden fazla genç birbirlerine ve polise molotof kokteyli ve taş attı, polis tomalarla müdahale etti. Köşe yazarlarına göre, çatışmaların tek nedeni, Brexit'ten bu yana Britanya ve İrlanda yanlısı güçler arasındaki artan gerilim değil.

Avrupa Birliği Brexit anlaşmasını ihlal gerekçesiyle Britanya'ya karşı yasal süreç başlattı. Tartışmanın nedeni, Britanya ile Kuzey İrlanda arasındaki gümrük denetimi. Bu konudaki bir istisnayı tek taraflı olarak uzatan Londra, Brüksel'i, kendi toprakları üzerinde yeni bir sınır çizmekle suçluyor. Sorun nasıl çözülebilir?

Brexit'ten sadece bir ay sonra Kuzey İrlanda bir kez daha tartışmaların odağında. Bunun ilk sebebi AB'nin, Astrazeneca aşısının ihracatını önlemek için iki İrlanda arasındaki sınırda denetim yapılmasını düşünmesiydi. Diğer yandan Brüksel Kuzey İrlanda limanlarındaki denetim personelini geçici olarak geri çekti. Bunun nedeni Büyük Britanya'dan gelen malların kontrol edilmesine karşı çıkan Britanya yanlısı birlikçilerin tehditleriydi.

Geçiş döneminin ardından Büyük Britanya, yeni yıl ile beraber Avrupa Ortak Pazarı ve Gümrük Birliği'nden çıkmış oldu. Son dakikada imzalanan bir anlaşmayla Londra ve Brüksel, anlaşmasız bir Brexit'i önlemiş oldu. Avrupa medyası, Manş'ın iki yakasında yaşanacak uzun vadeli sonuçların ne olacağıyla ilgileniyor.

Anlaşılan o ki, Büyük Britanya ve AB son ana kadar bir ticaret anlaşması müzakere etmek istiyor. Müzakerelerin sonucunun herhangi bir fark yaratmayacağını düşünen Avrupa basını, çoktan Brexit sonrası dönemi tartışmaya başladı.

Britanya Başbakanı Johnson ile Avrupa Komisyonu Başkanı von der Leyen hala vazgeçmiyor: Taraflar telefonda görüşerek, ticaret anlaşmalı Brexit müzakerelerinin bir kez daha uzatılması konusunda anlaştı. Avrupalı köşe yazarları, son çekişmelerin ne getireceğini soruyor.

Büyük Britanya Başbakanı Boris Johnson, AB Komisyonu Başkanı von der Leyen'le Brexit'i şahsen müzakere etmek için çarşamba günü Brüksel'e gitti. Ancak deniz ürünleri sunulan ortak akşam yemeğinde bir uzlaşıya varılamadı. AB ile Britanya 31 Aralık'a kadar anlaşmaya varamazlarsa anlaşmasız ayrılık devreye girecek. Medya barışçıl bir çözüm umudunu kaybetmiyor.

Boris Johnson'ın iletişim dairesi başkanı Lee Cain'in istifasının ardından başdanışman Dominic Cummings'in de gideceği kesinleşti. Brexit geçiş evresinin sona ermesine sadece birkaç hafta kala, uzun yıllar Johnson'ın yanında yer almış iki siyasetçi ekibi terk etmiş oldu. AB ile anlaşma öncesi olumlu bir gelişme mi bu?

AB baş müzakerecisi Michel Barnier pazartesi günü attığı bir tweette, AB'nin Londra'yla serbest ticaret müzakerelerini 'her konuda ve antlaşma metinlerine dayanarak' daha yoğun olarak sürdürmeye hazır olduğunu açıkladı. Böylece arada durma noktasına gelen müzakereler devam edecek gibi görünüyor. Ancak yıl sonuna kadar kalan sürede imzalanmaya hazır bir uzlaşı sağlanabilir mi?

Brüksel'deki zirvenin ardından Britanya Başbakanı Boris Johnson cuma günü bir kez daha anlaşmasız Brexit tehdidini savurdu. Johnson, AB'nin müzakere tutumunu değiştirmediği takdirde görüşmelerin anlamsız olduğunu söyledi. AB başmüzakerecisi Barnier pazartesi günü (bugün) Britanyalı müzakereci Frost ile bir kez daha buluştu. Gazeteciler son dakikada bir uzlaşmaya varılacağı görüşünde.

Londra tartışmalı iç pazar yasasını geri çekmeyince AB Büyük Britanya'ya karşı yasal yollara başvuracağını açıkladı. AB'ye göre bu yasa mevcut ayrılık antlaşmasının önemli bir bölümünü tırpanlıyor. Bu gelişmenin tali bir mesele mi olduğu, yoksa asıl konuya daha da fazla zarar mı vereceği konusunda Avrupa basınında farklı sesler var.

ABD kongresinin önde gelen siyasetçileri Büyük Britanya Dışişleri Bakanı Dominic Raab'ın Washington ziyareti sırasında, AB'yle ayrılık anlaşmasının ihlal edilmemesi konusunda uyardılar. İrlanda ile Kuzey İrlanda arasında kesin bir sınır çizilmesi halinde ABD Kongresi'nin Büyük Britanya'yla yapılacak bir ticaret anlaşmasını kabul edemeyeceğini söylediler. Köşe yazarları bu net tutum karşısında pek de şaşırmamış gözüküyor.

Avam Kamarası pazartesi günü yapılan ilk oturumda, muhafazakar kanadın önde gelen üyelerinin de tüm endişelerine rağmen yeni bir İç Pazar Yasası yönünde oy kullandı. Hükümet bu yasayla özellikle AB ile 2019'da imzalanan Brexit anlaşması uyarınca Kuzey İrlanda ile Birleşik Krallık'ın geri kalanı arasında gerekli görülen malların denetlenmesi uygulamasını önlemek istiyor. Anlaşmasız ayrılık kapıda mı?

AB, Londra hükümetinin yeni bir yasayla mevcut Brexit anlaşmasının altını oyma planına bir ültimatomla tepki verdi. Britanya hükümeti planlanan yasayı eylül sonuna kadar geri çekmeyecek olursa AB, ticaret anlaşması müzakerelerinden çekilecek. Avrupa basını Johnson'ın hamlesi karşısında öfkeli olmasına rağmen bir fırsat da görüyor.

Boris Johnson, Theresa May'in istifasının ardından 24 Temmuz 2019'da başbakan oldu. O günden bu yana ülkesini AB'den ayırdı ve bir seçimi de başarıyla atlattı. Ama Brexit sonrası ticaret ilişkileriyle ilgili müzakereler ve İskoçya'nın bağımsızlık talepleriyle mücadele devam ediyor. Bunlara 2020'de pandemi ve son olarak Çin'le yaşanan can sıkıcı olaylar da eklendi. Johnson iyi mücadele etti mi?

Londra'da pazartesi günü yayımlanan Britanya İstihbarat Örgütü raporuna göre 2016 Brexit referandumuna Rusya'nın müdahale etmiş olması mümkün. Rusya'nın o dönemde gerçekten nasıl bir rol üstlendiği bilinmezliğini korumaya devam ediyor. Ancak sözü edilen kuşkulara hiç kulak asmayan Britanya hükümeti raporda eleştiri yağmuruna tutulmuş. Köşe yazarları öfkeli.

Britanya hükümeti, kamuoyunu AB'den kesin olarak ayrılığa hazırlamak için geçtiğimiz hafta bir kampanya başlattı. Böylece geçiş döneminin bitmesine altı ay kala şirketler ve özel şahıslar, Britanya'nın Ortak Pazar'dan çıkmasının ardından nasıl davranmaları gerektiği konusunda bilgilendirilecek. Yorumcular Londra yönetimini plansız davranmakla suçluyor.

Büyük Britanya ile AB, Brexit sonrası ticaret anlaşmaları hakkındaki aksayan müzakerelere 'yeni bir ivme' kazandırmak için Temmuz ayında görüşmeleri yoğunlaştırmak istiyor. Taraflar Pazartesi yapılan zirvede bu yönde anlaştı. Londra geçiş süresinin uzatılmasına hala karşı çıkıyor. Avrupa basını bunun bir şeyleri hareket ettirip ettirmeyeceği konusunda oldukça şüpheci.

Büyük Britanya ile AB arasında gelecekteki ilişkiler hakkında yürütülen müzakerelerin dördüncü turu Cuma günü büyük bir ilerleme kaydedilemeden sona erdi. Baş müzakereciler Barnier ve Frost'un açıklamaları bu yönde. Zaman daralıyor: Anlaşmayla ilgili müzakerelerin 31 Ekim'e kadar bitmesi şart ve köşe yazarları Londra hükümetinin bunu gerçekte ne kadar istediğini sorguluyor.

Koronavirüs krizi Brexit müzakerelerini de vurdu. Britanya Başbakanı Boris Johnson, AB kurallarının Büyük Britanya için geçerliliğini koruyacağı geçiş sürecinin, bu yıl sonunda bitmesinde ısrarcı olmayı sürdürüyor. Başka görüşler, müzakerelerin ertelenmesinden yana. Muhafazakar Parti'ye yakın The Daily Telegraph'ın köşe yazarları, lehte ve aleyhteki görüşleri değerlendiriyor.

AB ile Britanya arasında gelecekteki ilişkiler üzerine müzakereler henüz başlamadan Boris Johnson hükümeti, görüşmeleri düşünülenden erken bitirme tehdidini savurdu. Buna göre, haziran ayına kadar elle tutulur bir serbest ticaret anlaşması yapılmazsa, Londra gelecekte kesinlikle AB kurallarına uymak zorunda olmayacak ve görüşmelerden çekilme hakkını saklı tutacak. Avrupa basınındaki köşe yazılarına büyük bir öfke hakim.

Büyük Britanya'nın AB'den ayrılmasının ardından, iki taraf da ticaret anlaşması müzakereleri için kendilerine siper kazıyor. Boris Johnson, Londra'nın sözleşmeler yoluyla belli bazı standartları kabul etmek istemediğini söylüyor. Ursula von der Leyen, 'Ortak Pazar'a girişin bedava olamayacağını' belirtti. Yorumcular AB'nin şimdi nasıl bir duruş sergilemesi gerektiğini tartışıyor.

Büyük Britanya 1 Şubat itibariyle resmi olarak AB'nin bir parçası olmaktan çıktı ve artık Brüksel'de söz hakkı yok. Geçiş süreci 2020 yılını kapsadığı için sınır geçişleri ve mal dolaşımı büyük oranda eskisi gibi devam edecek. Avrupa medyası, AB'nin şimdi Britanyalılara karşı tutumunun ne olacağını ve Brexit'in sadece Londra yönetimi için değil, devasa Avrupa projesi için de ne anlama geldiğini inceliyor.

2019 yılıyla birlikte Avrupa'nın en önemli konularından birinde de belirsizlikler şimdilik geride kalıyor: Muhafazakar Parti'nin seçim zaferinin ardından Britanya Avam Kamarası cuma günü, 31 Ocak 2020'de AB'den ayrılmayı çoğunluk oylarıyla onayladı. Bu engel ortadan kalktığına göre artık her şeyin daha kolay olacağını söylemek mümkün mü?

Britanya'daki Avam Kamarası seçimlerinde Boris Johnson liderliğindeki Muhafazakar Parti mutlak çoğunluğu elde etti ve 600 koltuğun 365'ini aldı. İskoçya ve Kuzey İrlanda'da ise Birleşik Krallık'tan ayrılmak isteyenler oyların çoğunu aldı. Avrupalı yorumcular bu gelişmelerin sadece siyasi değil, diğer açılardan da Kara Avrupası'nı nasıl değiştireceğini tartışıyor.

Büyük Britanya perşembe günü (bugün) yeni Avam Kamarası'nı seçecek. Başbakan Boris Johnson ekim ayında, Parlamento'nun Brexit yol haritasını reddetmesinin ardından erken seçim ilan etmişti. Johnson, halkın önemli bir kesimi ona güvenmediğini ifade etse de, anketlerde İşçi Partisi lideri Corbyn'in az farkla önünde gözüküyor. Yorumcular seçmenin işinin kolay olmadığı görüşünde.

Büyük Britanya Brexit süreci içerisinde soluklanma fırsatı buldu. Aralık ayında ülkede yeni bir parlamento seçilecek, AB'den çıkış ise, Brüksel'in de onayıyla 31 Ocak 2020'ye kaydırılacak, yani bir anlaşma şansı hala var. Avrupalı yorumcular başarılı bir ayrılığın ardından olası gelecek senaryolarını inceliyor.

Britanya'da Avam Kamarası, Başbakan Boris Johnson'ın talep ettiği erken seçimin önünü açtı. Seçim 12 Aralık günü yapılacak. Öncesinde AB, Büyük Britanya'ya tanınan süreyi ocak ayı sonuna kadar uzatmıştı. Böylece anlaşmasız Brexit ihtimali masadan kalktı, İşçi Partisi de direncinden vazgeçti. Yorumcular, seçimin getireceklerini tartışıyor.

Britanya'da Avam Kamarası, Başbakan Boris Johnson'ın Brexit konusundaki zaman çizelgesini reddetti. Öncesindeyse müzakere edilen AB ile anlaşmayı salı günü onaylamıştı. Johnson, AB'nin tepkisini görmek için çıkış sürecini askıya almıştı. Şimdi beklenen, AB'nin cumartesi günü talep edilen uzatmaya razı gelip gelmeyeceği.

Britanya ve AB, ayrılık tarihine iki hafta kala Brexit konusunda yeni bir anlaşmada uzlaştı. Anlaşma, Kuzey İrlanda'nın Britanya gümrük bölgesine dahil olmasını, ama AB Ortak Pazar kurallarının geçerliliğini korumasını da öngörüyor. Britanya Avam Kamarası, anlaşmayı cumartesi günü oylayacak. Avrupa medyası olayların nasıl gelişeceğini tartışıyor.

Britanya Başbakanı Johnson, perşembe günü (bugün) İrlandalı mevkidaşı Leo Varadkar'la buluşup anlaşmalı bir Brexit için olasılıkları ele alacak. Britanya Parlamentosu ve Johnson, 'Backstop'u reddettiği, buna karşın İrlanda ve AB ise adada katı bir sınırı engellemeye çalıştığı için anlaşma şansı çok düşük. Basın, kimin suçlu olduğunu tartışıyor.

Brexit için verilen mühletin dolmasına dört haftadan az kala Britanya Başbakanı Boris Johnson, anlaşmasız bir ayrılığı önleyecek öneriler yaptı. Buna göre tartışmalı 'Backstop' düzenlemesi ortadan kalkacak. İki İrlanda arasındaki sınırda yapılması kaçınılmaz sınır kontrollerine teknik bir çözüm bulmak gerekecek. Basın, böyle bir uzlaşmanın olası başarılarını tartışıyor.

İşçi Partisi, Büyük Britanya'nın AB'de kalmasını savunmama kararı alarak genel başkanları Jeremy Corbyn'in görüşünü desteklemiş oldu. Böylece Brexit konusunda yine net bir çizgi ortaya koyamayan İşçi Partisi, ancak yeni bir referandum durumunda bir taraftan yana tavır alacak. Bu doğru bir strateji mi?

Britanya Başbakanı Boris Johnson ile AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker'in pazartesi günü Lüksemburg'ta bir araya gelmeleri, Brexit konusunda yine bir çözüm üretmedi. Johnson, buluşma yerinin yanı başında yapılan Brexit karşıtı büyük bir gösteri yüzünden olsa gerek, planlanan basın toplantısını iptal etti.

Britanya Avam Kamarası, Başbakan Johnson'ın parlamentoyu zorunlu tatile çıkarmasından önce erken seçim önerisini reddetti. Böylece erken seçim konusu, ekim ayı sonuna kadar masadan kaldırılmış oldu. Johnson Brexit tarihi olarak 31 Ekim'de ısrar ederken, Avam Kamarası anlaşmasız bir Brexit'i engelleyen bir yasa çıkardı. Gözlemciler, Britanya'daki bu boy ölçüşmeyi farklı açılardan yorumluyor.

Britanya Parlamentosu'nda muhalefet, çarşamba günü (bugün) bir yasayla Başbakan Johnson'ı Brüksel'den üç ay erteleme talep etmekle görevlendirmek istiyor. Yasa çıkarsa Johnson erken seçime gitmeyi planlıyor. Johnson'ın üyesi olduğu Muhafazakar Parti, taraf değiştiren bir parlamenterin ardından artık parlamentoda çoğunluğa sahip değil. Johnson oyunu kaybetti denebilir mi?

Büyük Britanya Başbakanı Boris Johnson, Avam Kamarası'nı beş haftalık zorunlu tatile çıkardı. Kraliçe 3 Eylül-14 Ekim arası yapılacak 'parlamento tatilini' onayladı. Böylece milletvekillerinin, anlaşmasız Brexit'e karşı bir yasa çıkarmak için yeterli vakti pek olmayacak.

Almanya Başbakanı Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron anlaşmasız bir Brexit'i engelleyecek bir çözümün bulunacağını umuyor. Ancak Macron, 'backstop' konusunda uzlaşmacı görünmüyor. Brexit pokerinde kim neyi temsil ediyor?

Britanya Başbakanı Boris Johnson gönderdiği bir mektupla, AB'yi ayrılık sözleşmesinde 'backstop'tan vazgeçmeye ikna etmek üzere yeni bir adım atmış oldu ve İrlanda Adası'nda sınır kontrollerini önlemek için 'alternatif müzakereler' önerdi. AB Konseyi Başkanı Tusk ise Twitter'dan buna karşı olduğunu açıkladı. Medya, AB'nin tavizsiz tutumunu devam ettirip ettirmeyeceğini tartışıyor.

Yetersiz gıda, ilaç ve benzin, gümrük kontrolleri ve kuyruklar, protestolar ve olaylar. Sunday Times'a sızdırılan gizli bir hükümet belgesi anlaşmasız Brexit'in olası korkunç sonuçlarını sıralıyor. Britanya Parlamentosu milletvekilleri, yaz tatilinin erken bitirilmesini istedi. Avrupa basınındaki köşe yazılarına endişe damgasını vurmuş.

Boris Johnson'ı başbakanlık görevine gelmesinden bu yana, anlaşmasız bir Brexit konusundaki ısrarı, İskoçya ve Kuzey İrlanda'da tepkiyle karşılanıyor. Öyle ki Kuzey İrlandalı Katolik ulusalcı parti Sinn Féin, Kuzey İrlanda'nın AB'de kalabilmesi için İrlanda'yla yeniden birleşme fikrini bile gündeme getirdi. İrlandalı yorumcular yeni bir devletin kurulduğunu şimdiden görüyor.

Büyük Britanya'nın AB'den çıkış tarihine üç aydan kısa süre kaldı. Her geçen günle beraber gözlemcilerin, 31 ekimde anlaşmasız Brexit'in engellenebileceğine ilişkin umutları daha çok sönüyor. Başbakan Johnson, çıkış anlaşmasından Backstop'un çıkarılmasını istiyor, AB Komisyonu ise bunu reddediyor.

Britanyalı milletvekilleri, büyük olasılıkla yeni başbakanları olacak ve parlamentonun karşı çıktığı anlaşmasız Brexit'e göz kırpan Boris Johnson'ın planlarını suya düşürdü. Vekiller parlamentonun, 31 Ekimde planlanan Brexit'le ilgili zorunlu bir tatile girilmesini zorlaştırmak yönünde oy kullandı. Doğru bir hamle mi?

Britanya başbakanlığı için şansı en yüksek aday Boris Johnson, medyada yer alan haberlere göre sevgilisiyle büyük bir kavga yaşadı. Sesler karşısında endişelenen komşuların aradığı polis müdahale edilecek bir durum görmedi. Dışişleri eski bakanının özel hayatının kamuda tartışılıp tartışılmaması konusunda köşe yazarlarının fikirleri farklı.

Muhafazakar Parti'nin genel başkanlığı ve başbakanlık için yarışan Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt'ın iki turlu seçimdeki rakibi Boris Johnson. Son söz parti üyelerinin; temmuz ayı sonunda yapılacak referandumda sonuç belli olacak. On aday Theresa May'in ardılı olmak için yarışmıştı. İkinci turda Brexit şahini Boris Johnson favori; ancak kimi köşe yazarları Hunt'ın da şansı olduğuna inanıyor.

Büyük Britanya Başbakanı Theresa May parti başkanlığını 7 Haziranda bırakacağını açıkladı. Böylece başbakan olarak da sayılı günleri kaldığı söylenebilir. May bu kararından önce Brexit anlaşması için aradığı desteği yine bulamamıştı. Genel başkanlığını yaptığı Muhafazakar Parti, Avrupa seçimlerinde kötü sonuç aldı. Avrupa basını May'in sorumluluğunu tartışıyor.

Büyük Britanya'da yapılan yerel seçimlerde en büyük iki parti olan Muhafazakar Parti ve İşçi Partisi büyük kayıplar yaşadı. Brexit'i engellemek isteyen Liberal Demokratlar ise oylarını arttırdı. Başbakan May seçim sonucunu, büyük partilere verilen, Brexit konusunda artık ilerleme gerektiği mesajı olarak yorumladı. Bazı yorumcular bu görüşü paylaşmıyor.

Britanyalıların AB seçimlerine katılmaları ihtimali giderek güçleniyor. Zira ufukta, AB'den düzenli çıkış için herhangi bir mutabakat görülmüyor. Anketlere göre -en ateşli Brexit taraftarlarından olan- Nigel Farage'ın yeni kurulan Brexit Partisi epey oy alabilir. Brexit karşıtları buna rağmen başarılı olabilecek mi?

AB üye ülkeleri, Büyük Britanya'nın talebi üzerine Brexit'i ekim ayı sonuna ertelemeyi kabul etti. Üyelerin çoğu süreyi yıl sonuna kadar uzatmak isterken, Paris yönetimi AB'nin çalışmasının daha fazla engellenmemesi için mümkün olduğunca kısa bir mühlet istedi. Derin bir nefes alabilir miyiz, yoksa Brexit dramı sadece gereksizce uzatılmış mı oldu?

AB devlet ve hükümet başkanlarının çarşamba günü (bugün) Brexit'in ertelenmesini büyük bir olasılıkla kabul etmeleri bekleniyor. Bir karar taslağına göre, Britanya'nın bu durumda Avrupa seçimlerine katılması ve ayrılığa kadar 'yapıcı' ve 'sorumluluk bilinciyle' davranması öngörülüyor. Britanya'nın Avrupa seçimlerine katılmasının iyi bir fikir olduğu konusunda köşe yazarları hemfikir değil.

Theresa May AB'den Brexit'in 30 Hazirana kadar ertelenmesini istedi. Avam Kamarası bunun öncesinde, hükümeti yeni bir ertelemeye mecbur bırakan bir yasa geçirmişti. Başbakan May, İşçi Partisi lideri Corbyn'le birlikte Britanya'yı AB'ye, belki de şimdiye kadarki önerilerden çok daha yakınlaştıracak yeni bir Brexit versiyonu hazırlamak istiyor. Masada hangi seçenekler var?

Avam Kamarası'nın cuma günü May'in Brexit anlaşmasını üçüncü kez reddetmesinin ardından, 12 Nisanda Britanya'nın anlaşmasız olarak AB'den ayrılması tehlikesi kapıya dayanmış durumda. Bir başka seçenekse yeni bir referandum ya da May'in anlaşmasının kabul edilmesi. Köşe yazarları hangi senaryonun daha olası olduğunu tartışıyor.

Allah'ın hakkı üç mü? Avam Kamarası cuma günü öğleden sonra Başbakan May'in müzakere ettiği Brexit anlaşmasını bir kez daha oylayacak. AB'yle gelecekteki ilişkiler konusu anlaşma dışında bırakıldığı için, parlamento başkanı üçüncü bir oylamaya izin verdi. Bu oylamanın da başarısız olmaması için May yakın zamanda istifa etmeyi önerdi. Köşe yazarları, bu taktiğin işe yarayacağından emin değil.

Muhafazakar Britanya medyası Başbakan May'e karşı harekete geçti. The Sun, "Zaman doldu, Theresa," manşetiyle çıktı. Brexit şahini Johnson The Telegraph'ta, May'i Brexit konusunda korkak bir tavşana benzetti. Öte yandan May'in bakanlar kurulu tarafından istifaya zorlanabileceği söylentileri var. Kimi köşe yazarları gelişmelerle hemfikirken, diğerleri May'in bonservis bedeli karşısında uyarıyor.

AB'nin 27 üyesi, Brexit'in ertelenmesini onayladı. Ancak Theresa May'in istediği gibi üç aylığına değil, sadece 2 haftalığına. Britanya Parlamentosu önümüzdeki hafta ayrılık anlaşmasını üçüncü kez oylayacak. Anlaşma kabul edilirse AB ertelemeyi Avrupa seçimlerine kadar bir kez daha uzatacak. Bu durum basında, ya hep ya hiç, sözleriyle yorumlanıyor.

Britanya Başbakanı Theresa May, çarşamba günü (bugün) Brexit anlaşmasını bir kez daha oylamaya sunmak istese de Parlamento Başkanı John Bercow oylamayı engelledi. May'in şimdi yapması gereken, ya çıkış anlaşmasını değiştirmek, ya parlamentoyu feshetmek ya da milletvekillerinin çoğunluğunu üçüncü bir oylamaya ikna etmek. Bercow'un hamlesi akıllıca mıydı?

Avam Kamarası ikinci bir Brexit referandumu yapılmasını reddetti ve AB'den çıkışın ertelenmesini istedi. Anlaşmasız bir Brexit seçeneği, çarşamba günü reddedilmişti. Şimdiyse sürenin uzatılmasının önümüzdeki hafta yapılacak zirvede 27 AB üyesi tarafından onaylaması gerekecek. Üye ülkeler uzatmaya razı olmalı mı?

Britanya'da Avam Kamarası, Başbakan May'in AB'yle müzakere ettiği Brexit anlaşmasını, yapılan tüm değişikliklere rağmen yeniden reddetti. Parlamento, çarşamba akşamı (bugün) anlaşmasız Brexit'i oylayacak. Milletvekilleri bunu da reddederse, Perşembe günü Brexit'in ertelenmesi için Londra'nın başvuruda bulunup bulunmaması oylanacak. Avrupa basını, yola nasıl devam edilebileceğini açıklıyor.

Britanya milletvekilleri, Brüksel ile imzalanacak Brexit anlaşması için 12 Martta yeni bir oylama yapacak. Anlaşma bir kez daha reddedilecek olursa, bundan iki gün sonra anlaşmasız Brexit'i önlemek için AB'den çıkışın ertelenmesi oylanacak. Yorumcular ertelemenin avantaj ve dezavantajlarını irdeliyor.

Muhafazakar Parti'den ayrılan üç milletvekili, hafta başında İşçi Partisi'nden ayrılanların kurduğu Bağımsız Grup'a (Independent Group) katıldı. Üç milletvekili ayrılma nedenlerinin, partinin "korkunç Brexit çizgisi" olduğunu dile getirdiler. Gazeteciler on bir kişilik grubun Britanya siyasetinde nasıl bir etki yaratacağını heyecanla bekliyor.

Britanya'da Avam Kamarası perşembe günü (bugün), Theresa May'in AB ile Brexit görüşmelerini devam ettirmek için yaptığı başvuruyu oylayacak. AB Konseyi Başkanı Tusk, açmazı aşmak için Londra'dan somut öneriler istemişti. Köşe yazarları en kötü ihtimalin hala önlenebileceğine inanıyor.

May perşembe günü (bugün) düzenli bir Brexit'in hala mümkün olup olmadığını tartışmak üzere yeniden Juncker ve Tusk ile buluşuyor. Birinci konu 'backstop', yani İrlanda Adası'nda sınırın açık olmasının garantisi. AB daha önce bundan vazgeçmenin imkansız olduğunu açıkça ortaya koymuştu. Pek çok köşe yazarı da sınır sorunu çözümünün Brüksel'de olamayacağını düşünüyor.

Avam Kamarası'nın hem anlaşmasız ayrılığı hem de İrlanda'da açık sınır garantisini reddetmesinin ardından Theresa May Brexit'le ilgili yeni müzakereler yapılmasını istedi. AB'nin önde gelen temsilcileriyse bu talebe hızla karşı çıktı. Ancak kulislerde yol haritasıyla ilgili seçenekler görüşülürken, Avrupa basını da Brexit dosyasının yeniden açılıp açılmamasını tartışıyor.

Britanya parlamentosu, Başbakan May ile AB arasında varılan anlaşmayı reddettikten sonra bu Salı akşamı diğer Brexit tekliflerini oylayacak. Tekliflerdeki başlıca konular 'Backstop'un, yani Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasında fiziki sınır olmamasının garanti altına alınması ile anlaşma olmadığı takdirde AB'den ayrılma tarihinin ertelenmesi. Gazeteciler çıkmaza girmiş duruma artık pek anlayış göstermiyor.

Cumartesi günü Kuzey İrlanda'daki Londonderry'de infilak eden araç, emniyetten alınan bilgilere göre New IRA adlı yeraltı örgütünün işi olabilir. Yorumcular Brexit müzakerelerinin İrlanda adasındaki barış üzerinde nasıl etkileri olabileceğini tartışıyor.

Brexit Anlaşması'nın Britanya Parlamentosu'ndan geçmemesinin ardından Theresa May pazartesi öğleden sonra, AB'den çıkış için kendi alternatif planını açıkladı. Burada İrlanda için ayrılık anlaşmasında yer alan 'backstop'un yeniden müzakere edilmesi yer alsa da AB bunu reddediyor. Köşe yazarları May'in inadına anlayışla yaklaşamıyor.

Theresa May güvensizlik oylamasını atlattıktan sonra Brexit anlaşması için bir B planı geliştirmek üzere muhalefet partileriyle buluştu. Londra'nın, başta işçi dolaşımı serbestisi olmak üzere 'kırmızı çizgilerini' gevşetmesi durumunda, AB müzakereye hazır olacağı sinyalini verdi. Ancak yorumcular çok fazla ödün verilmemesini öneriyor.

Avam Kamarası'nda hesaplaşma: Bu salı akşamı, milletvekilleri AB ile Britanya hükümeti arasındaki Brexit anlaşmasını oylayacak. Bir yenilginin eşiğinde bulunan Başbakan May, Brexit'in iptal edilmesinin ya da anlaşmasız bir ayrılığın yaratacağı kaos karşısında uyarıda bulundu. Yorumcular, İngiltere'deki kaosu dillendirmeye çalışıyor.

29 Mart 2019 Brexit'in yürürlüğe gireceği tarih. Ancak Britanya Parlamentosu'nda ne AB'den düzenli bir çıkış ne de yeni bir referandum konusunda daha hala çoğunluk sağlanabilmiş değil. Bu yüzden Brüksel de, Londra da bir "anlaşma yok" senaryosuna karşı acil eylem planı hazırlığı içinde. Köşe yazarları için Brexit müzakereleri ufukta sadece küçücük bir ışığın göründüğü bir trajediydi.

AB Komisyonu da, Britanya hükümeti de Britanya'nın anlaşmasız olarak AB'den ayrılması olasılığına hazırlanıyor. AB planlarında hava trafiğinin, mal ve insan dolaşımının nasıl düzenleneceği de yer alıyor. Londra ciddi durumlarda ülkeye giriş ve çıkışları kontrol edecek askeri birlikleri harekete geçirmeye başladı bile. Anlaşmasız bir Brexit'in getirebileceği tehlikeler neler?

Britanya hükümeti Brexit sonrası uygulamaya konacak göç yasasını kamuoyuna sundu. Yeni yasaya göre, Britanya'ya çalışmak için gelenlere bir yıllık vize verilecek. Ancak yılda yaklaşık 33 bin avro kazancı olanlar beş yıllık vize alabilecek. Kimi köşe yazarları işçilerin gelecekte daha da sömürüleceğini düşünürken, diğerleri bu planı adalete doğru atılan bir adım olarak yorumluyor.

Theresa May, parti grubu içindeki güvensizlik oylamasını 117'ye karşı 200 oyla kazandı. Ancak May'in AB'yle Brexit anlaşmasının akıbeti hala belli değil. Başbakanın buna rağmen duruşunu bozmaması bazı yorumcularca şaşkınlıkla, bazıları tarafındansa saygıyla karşılanıyor.

Büyük Britanya Başbakanı May, Brexit anlaşmasını 21 Ocak tarihine kadar Avam Kamarası'nda oylamaya sunmak istiyor. O zamana kadar da AB'den taviz koparmaya çalışacak. Ancak bu çabası Lahey, Berlin ve Brüksel'deki zirvelerde sonuçsuz kaldı. May tüm bunlara ilave olarak parlamentodaki güvensizlik oylamasına da maruz kalacak. Bir mutabakat mümkün mü?

Avam Kamarası AB'yle müzakere edilen Brexit Anlaşmasını salı akşamı oylayacak. Geçtiğimiz hafta parlamentonun hükümeti AB'yle yapılacak anlaşmayla ilgili yasal tavsiyeyi açıklamaya zorlamasına bakılırsa, anlaşmanın kabul edilmeyeceği neredeyse kesin. Ancak medyada Theresa May'ın oylamayı erteleme ihtimalinden de söz ediliyor. Köşe yazarları durumun ana hatlarını çizmeye çalışırken son derece tereddütlü.

AB'li devlet ve hükümet başkanları, Büyük Britanya ile müzakere edilen çıkış anlaşmasını onayladı. Artık tek eksik Britanya ve Avrupa parlamentolarının onayı. Brüksel'de toplanan siyasiler pazar günü üzgün görünüyordu, ama zorlu bir git-gelin ardından nihayet bir mutabakata varılmış olması karşısında da rahatlamış durumdaydılar. Haklılar mı?

İspanya Başbakanı Sánchez son dakikaya kadar Brexit müzakerelerini sabote etmekle tehdit etti ve AB sonunda İspanya'nın yanında yer aldı. Cebelitarık, Britanya ile AB arsında gelecekte yapılacak müzakerelerde ele alınmayacak ve bu konuda ancak Madrid'in onayı alındıktan sonra karar verilecek. Ancak İspanya medyası durumdan hoşnut değil.

Britanya Başbakanı Theresa May, Brexit planlarını kabineden geçirmeyi başarmış olsa da parlamentonun onay verip vermeyeceği hala kesin değil. Üstelik partisinden bir güvensizlik oylaması talebi de gelebilir. Gözlemciler ikinci bir Brexit referandumunun yapılmasını mümkün görüyor. Kimi yorumcular yeni bir halkoylaması yapılmasını umarken, diğerleri bu fikri saçma buluyor.

Theresa May, Brexit anlaşmasını kabineden geçirdi, ancak Avam Kamarası'nın anlaşmayı kabul edip etmeyeceği hala belirsizliğini koruyor. Brexit Bakanı Dominic Raab da dahil olmak üzere pek çok bakan ve müsteşar istifa etti. Brexit şahinleri, May'e karşı bir güvensizlik oylamasını hayata geçirmeye çalışıyor. Gazeteciler ülkenin ve başbakanın maruz kaldığı baskıyı inceliyor.

Brexit Bakanı Dominic Raab'a göre 21 Kasım'a kadar AB ile Britanya arasında bir AB'den çıkış anlaşması imzalanacak. Anlaşma yılbaşından önce parlamentoda oylanabilir. Ancak şu ana kadar getirilen önerilerden hiçbir çoğunluğu kazanabilmiş değil. Yorumcular bu nedenle Büyük Britanya'nın anlaşmasız ayrılıp ayrılamayacağını bir kez daha tartışmaya açtı.

Yüzbinlerce insan bu haftasonu Londra'da yapılan Halkın Oyu Yürüyüşü'nde [People's Vote March] yeni bir Brexit referandumu yapılmasını istedi. Organizatörler 600 bin kişi toplandığını ileri sürüyor. Ancak Başbakan May daha gösteri yürüyüşü başlamadan önce, halkoylamasının tekrarının olmayacağını açıklamıştı. Büyük Britanya rotayı hangi yöne kırıyor?

AB devlet ve hükümet başkanları, Britanya'yla yaşanan Brexit krizine Brüksel'deki zirvede de çözüm bulamadı. Bu nedenle Mart 2019'da gerçekleşecek ayrılık sonrası için daha uzun bir geçiş dönemi önerildi. Bunun faydasından emin olmayan gözlemciler de var.

Başbakan Theresa May Muhafazakarlar'ın parti kongresinde kendi Brexit planını savundu. May, partisi kendisini savunmazsa ya İşçi Partisi'nin güçleneceğini ya da AB'den ayrılamayacaklarını söyledi. Kimi köşe yazarları May'in dinamik performansına bakarak Brexit'i olumlu bir şekilde sonuna erdireceğine ikna olmuş görünürken diğerleri bunu başaramayacağını düşünüyor.

Britanya Muhafazakar Partisi kongresinde Başbakan May ile eski dışişleri bakanı Johnson arasına ciddi bir tartışma bekleniyor. May'in Brexit planlarını gülünç bulan Johnson, AB'den ayrılışı altı ay ertelemek istediğini dile getirdi. Muhafazakar Parti üyelerinin Brexit konusunda ortak noktaya gelmesi mümkün mü?

Liverpool'daki İşçi Partisi genel kurulunun başından beri göstericiler konferans salonu önünde AB bayrakları sallıyor. Partilerinin tutumunu değiştirip yeni bir Brexit referandumu talep etmesini umuyorlar. Anketlere göre parti üyelerinin yüzde 86'sı yeni bir referandum istiyor. Brexit konusunda açık konuşan Avrupalı yorumcular, Britanya'nın eski güçlü günlerinin yasını tutuyor.

Londra ile AB, Brexit müzakerelerinde yerlerinde sayıyor. Salzburg'ta düzenlenen zirvede devlet ve hükümet başkanları, Britanya Başbakanı May'in önerisini reddetti. AB'nin ödün vermeye yanaşmadığını gözlemleyen yorumcular, tarafların kendilerine çekidüzen vereceğini umuyor.

Londra Belediye Başkanı Sadık Han bir gazete için kaleme aldığı bir yazıda Brexit hakkında yeniden bir referandum yapılmasını talep etti. Brexit'in sonuçlarının ekonomik açıdan ve Britanyalıların hayat standartları açısından çok ciddi olduğunu vurgulayan Han, ülkesi insanlarının bir kez daha bu konuda söz sahibi olmalarının engellenmemesini istedi. Bazı köşe yazarları olası bir oylamaya umutla bakıyor, diğerleri ise bu işte bir bit yeniği olduğunu düşünüyor.

Britanya hükümeti gerek halkı gerekse Britanyalı şirketleri, AB'yle uzlaşmadan yapılacak sert bir Brexit'e hazırlamaya başladı. Londra hükümeti 25 farklı belgede Brexit'in gıda ve ilaç tedariki, nükleer güvenlik ve hava trafiği v.b. gibi konularda doğuracağı sonuçları ele aldı. Bütün bunlar AB'yi ödün vermeye zorlamak için düzenlemiş bir oyun olabilir mi?

Planlanan Brexit'e sekiz ay kala, AB ile anlaşmaya varmadan yapılacak sert bir Brexit'in etkileri karşısındaki korku büyüyor. Bazı yorumcular, medya organlarının dehşet senaryolarıyla yurttaşları korkutmasını eleştirirken diğerleri hem Britanya'yı hem de diğer ülkeleri Brexit'in sonuçlarını küçümsememeye çağırıyor.

Britanya hükümeti Brexit planını ilan etti. Planın merkezinde, mallar ve tarım ürünleri için AB ile serbest ticaret bölgesi yer alıyor. Hizmetler içinse özel düzenlemeler geçerli olacak. Londra AB'den gelen göçü sınırlamak istiyor. Yerinde bir ödün mü, yoksa Londra 'seçmece' mi yapıyor?

Britanya'nın AB'den ayrılması kavgasında Brexit Bakanı Davis'in ardından Dışişleri Bakanı Johnson da istifa etti. İki bakan, Başbakan May'in, fazla yumuşak buldukları Brexit yol haritasını eleştiriyor. Kimi köşe yazarları ülkenin bilerek isteyerek felakete sürüklenmesi karşısında şaşkına dönmüşken diğerleri AB'nin daha uzlaşmacı olmasını arzu ediyor.

Britanya kabinesinden Brexit müzakereleri konusunda uzlaşı çıktı. Başbakan May AB'yle serbest ticaret bölgesi hedefini kabul ettirdi. Bunun üzerine sert bir Brexit'ten yana olan Brexit Bakanı Davis istifasını verdi. Kimi gazeteciler hükümetin yumuşak Brexit çizgisine öfkelenirken, diğerleri son sözün henüz söylenmediğini düşünüyor.

Brexit taraftarları bordo yerine lacivert renkli yeni Britanya pasaportlarını alacaklarına ne kadar da sevinmişti. Şimdiyse pasaportların, eskiden adet olduğu üzere yerel bir şirket tarafından değil, bir Fransız-Hollanda şirketi olan Gemalto tarafından Fransa'da üretileceği ortaya çıktı. Basın için bulunmaz nimet.

AB ile Britanya, Mart 2019'daki Brexit'ten sonra yürürlüğe girecek geçiş döneminin koşulları konusunda uzlaştı. Britanya bu süre içinde AB kurallarına uyacak, ama karar mekanizmalarında yer alamayacak. Buna karşın Ortak Pazar, Gümrük Birliği'ne erişim ve yurttaş hakları geçerliliğini koruyacak. Müzakerelerde büyük bir aşama kaydedildiği söylenebilir mi?

Britanya'da Brexit taraftarları Kuzey İrlanda'yla imzalanan Hayırlı Cuma Anlaşması'nın yeniden masaya yatırılmasından yana. Aynı kişiler bu anlaşmanın sert bir Brexit'i engellediğini düşünüyor. 1998 tarihli anlaşma Kuzey İrlanda'da Katolikler ile Protestanlar arasında on yıllarca süren iç savaşı sona erdirmişti. Köşe yazarları öfkeli.

Macar asıllı ABD'li milyarder George Soros, Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılmasına karşı bir kampanyayı destekliyor. Vakıflarından yaklaşık yarım milyon Avro, Best for Britain [Britanya İçin En İyisi] örgütüne akıtıldı. Britanya medyası Soros'un hamlesini farklı şekillerde yorumluyor.

Theresa May yeni Brexit müzakere turu öncesinde Avrupa Birliği'yle herhangi bir gümrük birliği kurma olasılığına kapıları kapattı. Bu katı tutumun nedeninin iç siyasette May'e uygulanan baskılar olduğunu düşünen köşe yazarları, Britanya'nın AB'den ayrıldıktan sonra umduğu ekonomik canlanmanın hayalden ibaret olduğu görüşünde.

AB'den ayrılmak Büyük Britanya'nın neredeyse tüm sektör ve bölgeleri için olumsuzlukları beraberinde getirecek, ekonomik büyümeyi zayıflatacaktır. Britanya hükümetinin yaptırdığı gizli bir analiz tam da bu bulguları ortaya koydu. Avrupa'daki gazeteler Britanya yönetimini kıyasıya eleştiriyor.

AB Konseyi Başkanı Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Juncker, Londra'ya AB içinde kalma fırsatı sundu ve böylelikle ikinci bir referandum olasılığını bir kez daha gündeme taşımış oldu. Tusk Strazburg'taki Avrupa Parlamentosu'nda, Britanyalılar görüşlerini değiştirirse, "kalplerimiz onlara açık" dedi . Bu sözlere Juncker de katıldı. Londra ise konuya ilgisiz.

Büyük Britanya eski başbakanlarından Tony Blair, görüşlerini kaleme aldığı bir yazısında AB'den yeni ayrılmalara karşı uyardı ve Büyük Britanya'nın AB'de kalıp kalmaması için yeni bir referandum yapılmasını önerdi. Eski hükümet başkanının Brexit'i kabullenmemesine öfkeli yorumcular olduğu gibi, İşçi Partisi'ne Blair'in sözlerini dikkatle okumasını salık verenler de var.

Britanya Parlamentosu, Brexit müzakerelerinin sonucunu oylama hakkını aldı. Parlamenterlerin çoğunluğu çarşamba günü yapılan oylamada hükümetin iradesinin aksine, AB'den çıkış yasasının değiştirilmesini istedi. Bu gelişme, May için acı bir yenilgi mi? Yoksa Britanya başbakanı bu durum karşısında rahatladı mı?

Brexit kapsamında Britanya'nın AB'ye yapacağı ödemeler yüzünden aylardır süren kavgada uzlaşma sinyalleri. Medya Londra'nın 45-55 milyar avro ödemeye hazır olduğunu bildiriyor. Köşe yazarları Britanya halkının Brexit'in maliyeti hakkında kandırıldığını ve Başbakan May'in kan kaybetmeye devam ettiğini düşünüyor.

AB Başmüzakerecisi Barnier, son Brexit müzakere turunda da herhangi bir ilerleme kaydedilemeyince Britanya hükümetine ödünler için iki haftalık bir süre tanıdı. Bazı yorumcular, Başbakan May'in boynundaki ilmikten ancak kabinede değişiklik yaparak kurtulabileceğini düşünürken, diğerleri Muhafazakar Parti'nin yaşadığı kargaşayı, başka ülke hükümetlerinin de yaşadığı çalkantılı bir dönem olarak görüyor.

Büyük Britanya Başbakanı Theresa May, Brexit müzakerelerinin durması nedeniyle Avam Kamarasını, gerektiğinde ülkeyi bir anlaşma olmaksızın AB'den çıkarmak üzere 250 milyon Sterlin ayırdığı konusunda bilgilendirdi. Yorumcular böyle bir senaryonun hangi tehlikeleri barındırdığını ele alıyor.

19 ve 20 Ekimdeki AB zirvesinden hemen önce Büyük Britanya ve AB alt müzakerecileri, Brexit ile ilgili beşinci müzakere turuna başlayacak. Yorumcular Brüksel'i, inatçı bir tutum sergileyerek müzakerenin ilerleyişini tıkamamaya çağırıyor. Diğerleri ise yeni bir referandum çağrısında bulunuyor.

Britanya Başbakanı Theresa May Floransa'da yaptığı ilkelere ilişkin konuşmasında Brexit'in ardından iki yıllık bir geçiş dönemi önerdi. Öneriye göre Büyük Britanya geçiş döneminde AB bütçesine katkı yapmayı sürdürebilecek. Kimi yorumculara göre May nihayet ödün vermeye hazır. Diğerleri ise temel sorulara hala yanıt bulunmadığı görüşünde.

Britanya'da yeni bir göç yasa taslağı planları heyecana neden oluyor. The Guardian gazetesine sızdırılan belgede, Brexit sonrası çok daha katı kuralların uygulanması yer alıyor. Buna göre düşük nitelikli işgücü en fazla iki yıllık oturma izni alabilecek ve Britanyalı şirketler yerel nüfusu tercih etmek konusunda teşvik edilecek. Söz konusu plan hem hükümette hem de medyada hararetli bir biçimde tartışılıyor.

Brexit müzakerelerinin üçüncü turu da somut bir ilerleme sağlanamadan sonuçlandı. AB yurttaşlarının haklarına ve İrlanda ile Kuzey İrlanda arasındaki sınırın gelecekte nasıl olacağına ilişkin temel meseleler aydınlatılmış değil. Britanyalıların AB'ye karşı mali yükümlülükleri konusundaysa yeni anlaşmazlıklar doğdu. Yorumcular bu inadın hangi tarafa daha büyük zarar vereceğini tartışıyor.

Londra ve AB arasındaki yeni müzakerelerin eşiğinde Brexit'ten yana olduğunu açıklayan İşçi Partisi, Britanya'nın AB'den ayrıldıktan sonra dört yıllık bir geçiş süreci boyunca Ortak Pazar ve Gümrük Birliği'nde kalması gerektiğini dile getirdi. İşçi Partisi bu tutumuyla Theresa May'in muhafazakar rotasına karşı bir tutum almış oldu. Brexit'te kartlar yeniden mi karılıyor?

Britanya Başbakanı Theresa May, Brexitçi şahinlere, AB'den ayrılmanın ardından Londra'nın kendi içtihadı üzerinde tam egemenlik kazanacağı sözünü verdi. Hükümetin hazırladığı bir raporda "Divan'ın doğrudan yargılaması" döneminin sona erdiği, kararların bundan sonra referans olacağı yazıyor. Yorumcular bunun iyi bir hamle olup olmadığı konusunu ele alıyor.

Brexit, AB üyesi İrlanda ile Britanya toprağı Kuzey İrlanda arasındaki açık sınırı tehlikeye atıyor. Londra sorunu, gümrük birliği müzakerelerine bağlamak, böylece Britanya AB'den ayrıldıktan sonra, İrlanda Adası'nda sıkı pasaport ve mal kontrolü uygulamaları getirmek istiyor. Ancak köşe yazarlarına göre bu plan hiç gerçekçi değil.

Büyük Britanya Avrupa Birliği'ne Brexit sonrası için geçici bir gümrük birliği önerisinde bulundu. Öneriye göre üç yıla kadar sürecek bir geçiş dönemi boyunca Avrupalı komşularla yapılacak ticarette değişiklik yapılmayacak. Bazı köşe yazarları bunu akılcılığın bir zaferi olarak değerlendirirken, diğerleri Britanyalılar'a fazla ödün verme konusunda uyarıda bulunuyor.

Londra, Brexit görüşmelerinde AB'den ayrıldıktan sonra da birliğin bütçesine para ödeme yönündeki taahütlerinden vazgeçmişe benziyor. AB, Brexit'in 2020 yılına kadar bütçede 60 ila 100 milyar Avroluk bir açık oluşturacağını hesapladı. Bu kavga nasıl giderilebilir?

Brexit kararını değiştirmek mümkün mü? Yeni seçimlerin ardından May hükümetinin gücünü yitirmesi ve AB'yle müzakerelerin zorluklarının ortaya çıkması, yeni bir referandumu zorunlu kılmıyor mu? Britanya'da bu türden tartışmalar hızla yayılıyor.

Büyük Britanya Başbakanı Theresa May parlamentodaki bir konuşmada, muhalefetteki İşçi Partisi'ni ülkenin AB'den çıkışı konusunda destek vermeye çağırdı. Yorumcular May'in bu hamlesini eleştiriyor ve işbirliği önerisinin ciddiyetini tartışıyor.

Britanya hükümeti pazartesi günü Brexit'ten sonra ülkede yaşayan 3,2 milyon AB yurttaşının geleceğine ilişkin planlarını açıkladı. Buna göre beş yıldan uzun bir süre Büyük Britanya'da yaşayanlar süresiz oturum izni ile eğitim, emeklilik ve sağlık sisteminden sınırsız yararlanabilecek. Daha kısa süre ülkede yaşayanlar ise süreli bir oturum izni alabilecek. Medyada yer alan köşe yazılarının bir kısmı, bu planların henüz olgunlaşmadığını düşünüyor.

Büyük Britanya ile AB bu pazartesi Brexit müzakerelerinin ikinci turuna başlıyor. Konu ilk kez mali talepler ve Britanya'daki AB yurttaşları ve AB'deki Britanyalılar gibi somut meselelere geldi. Avrupalı köşe yazarlarına bakıldığında, referandumdan bir yıl sonra daha aydınlatılmamış çok şey olduğu görülüyor.

Britanya Kraliçesi II. Elizabeth, parlamentoda yaptığı konuşmada, Başbakan May'in muhafazakar hükümetinin programını tanıttı. 27 farklı yasa girişiminin neredeyse üçte biri, Büyük Britanya'nın AB'den çıkışıyla ilgiliydi. Yorumcular kraliçenin konuşmasını Avam Kamarası seçimleri ve yakında yürütülecek Brexit müzakereleri ışığında yorumluyor.

Britanyalıların AB'den çıkmayı seçmesinin üzerinden neredeyse bir yıl geçtikten sonra, Brexit müzakereleri Brüksel'de başladı. Köşe yazarları, Avam Kamarası seçimlerinde gücünü yitiren Britanya hükümetinin daha açık ve daha insani bir Brexit'e razı olduklarını söylüyor ve müzakerecilerin yeteneklerine güveniyorlar.

Büyük Britanya'da Başbakanı Theresa May sürpriz bir şekilde 8 Haziran'da erken seçim yapılacağını açıkladı. May, böylece Brexit pazarlıklarında sağlam bir çoğunluğa sahip olmak istediğini vurguladı. Anketlere göre muhafazakarlar açık ara önde. May'in stratejisi tuttu denebilir mi?

Brexit sürecinin başlaması, AB'nin gelecek bütçesi etrafındaki kavganın başlama vuruşu olacak. Aralarında Avusturya ve Vişegrad Grubu olmak üzere birçok ülke, Britanya'nın katkısının kalkmasının AB bütçesinde yaratacağı açığın kendilerinin değil, bütçeden aldığından fazlasını yatıran üyelerce kapatılmasını savunuyor. Gözlemciler bütçe kavgasının AB'ye yeni bir yük getirieceği görüşünde.

Edinburgh parlamentosu başbakan Nicola Sturgeon'un yeni bir bağımsızlık referandumu planını destekliyor. Bu plana göre, Britanya İskoçya halkına yeni bir referandum yapma imkanı vermeli; hem de Brexit'ten önce, yani en geç Mart 2019'a kadar. Basın, İskoçya'nın yeniden alevlenen bağımsızlık çabalarını anlayışla karşılıyor.

Brexit sürecinin resmi olarak başlamasının ardından AB ve Britanya başlayacak müzakerelerdeki saflarını belirledi. Son olarak Londra'dan uzlaşmaya açık sesler duyuldu. Maliye Bakanı Hemmon gelecekteki ödeme yükümlülüklerine ve bir serbest ticaret anlaşmasına açık oldukları sinyalini verdi. Taraflar müzakerelerde ne kadar kan kaybedecek?

Britanya parlamentosunun, hükümetin AB'den çıkış yasasını onaylamasının ardından Brexit, tüm sonuçlarıyla adım adım yaklaşıyor. İskoçya Hükümet Başkanı Sturgeon'ın, yeni bir bağımsızlık referandumunun yapılması ve İrlanda ile Kuzey İrlanda'nın yeniden birleşmesi ihtimaline yönelik açıklamaları ışığında yorumcular, Birleşik Krallığın dağılmanın eşiğinde olup olmadığını sorguluyor.

İskoçya Hükümet Başkanı Nicola Sturgeon yurttaşlarını, beklenen katı Brexit öncesinde bir kez daha Britanya'dan ayrılma referandumuna çağrı yapıyor. Britanya Başbakanı Theresa May, AB'de kalmak isteyen İskoçların çıkarlarına saygı gösterme sözü vermişti. Ancak Sturgeon'a göre May bu sözünü yerine getirmedi. Basına göre bu kavgada iki taraf da fazla el yükseltiyor.

Britanya Avam Kamarası hükümetin hazırladığı Brexit yasa taslağını çarşamba günkü oylamada son şekliyle kabul etti. Çoğu parlamenter Brexit'e karşı olmasına rağmen, 122 red oyuna karşı 494 kabul oyu çıktı. Bu karar kimileri için büyük bir hata, diğerleri içinse, referandumun doğal sonucu.

İşçi Partisi Genel Başkanı Jeremy Corbyn, partisinin parlamento grubundan May-Hükümetinin Brexit kararına parlamentoda onay vermesini talep etti. Birçok milletvekili ise grup disiplinine aykırı davranıp Brexit'e karşı oy kullanacağını açıkladı. Corbyn'ın gölge kabinesinden istifalar oldu. Basın da İşçi Partisi'nin sol bir parti olarak Brexit'e onay verip veremeyeceğini tartışıyor.

Britanya Yüksek Mahkemesi, hükümetin parlamento onayı olmadan Brexit'i hayata geçiremeyeceğine hükmetti. Böylece Londra Yüksek Mahkemesi'nin Kasım ayında verdiği hükmü onaylamış oldu. Basın mahkeme kararının ışığında Brexit'in May'in düşündüğünden daha az katı uygulanması, hatta parlamenterlerin Brexit'i tamamen kaldırma olasılıklarını tartışıyor.

Theresa May, Britanya'nın Brexit'in ardından Ortak Pazardan da çıkacağını söyledi. Konuşmasında AB'den ülkesine gerçekleşen göçü denetleme sözü veren May, Avrupa Adalet Divanı içtihadının Britanya için bağlayıcı olmadığını sözlerine ekledi. Yorumcular diğer AB üyelerinin Brexit'ten çıkar sağlayacaklarına yönelik coşkunun yersiz olduğu görüşünde.

Britanya'nın AB daimi temsilcisi Sör Ivan Rogers, hükümetini keskin bir dile eleştirerek istifa etti. Çalışanlarına attığı bir e-postada, Londra'yı müzakere deneyimi konusunda yetersizlikle itham etti. İstifasının resmi gerekçesi, AB'den çıkış müzakereleri başlamadan önce halefinin mevkine geçmesini sağlamaktı. Gözlemcilere göre diplomatın istifası, Brexit kampının birçok zayıf halkasından biri.

AB alt müzakerecisi Michel Barnier'e göre, Ekim 2018'e kadar Brexit tamamlanmış olacak. Barnier, salı günü Brüksel'de yaptığı açıklamada, Büyük Britanya'nın çıkış talebini önümüzdeki mart ayında vermesi durumunda AB'nin müzakareler için sadece 18 ayı olduğunu belirtti. Yorumcular kozların Brüksel'in elinde olduğunu, Londra'nın koşulları dayatamayacağı görüşünde.

Britanya'da Yüce Divan geçtiğimiz pazartesiden beri AB'den ayrılma planı için parlamentonun söz hakkını tartışıyor. İfadelerin dinlendiği dört günün ardından divan başkanı, meselenin siyaset değil, hukuk olduğunu söyledi. Kimi yorumcular bunun doğru olmadığını ifade ederken, diğerleri parlamentonun Brexit'i engellemeyeceğinden emin görünüyor.

Britanya Maliye Bakanı Philip Hammond çarşamba günkü ilk bütçe tasarısı konuşmasında vergi kolaylıkları ve daha çok kamu yatırımı vaadederken, Brexit sonrası daha düşük bir büyüme ve daha yüksek bir enflasyon beklendiğini söyledi. Yorumculara göre Hammond'un ölçülü tavrı, Başbakan May'ın Brexit politikasıyla örtüşmüyor.

Başbakan May, parlamenterleri halkın Brexit oylaması hakkındaki görüşlerine karşı çıkmamaları konusunda ikaz etti. Geçtiğimiz hafta Londra'da bir mahkeme, Büyük Britanya'nın AB'den ayrılmasının parlamentonun onayı olmadan başlatılamayacağı yönünde karar vermişti. Kimi yorumcular parlamentonun Brexit konusunda söz hakkı olmadığını savunurken, kimileri de milletvekillerinin görüş belirtmek zorunda olmalarından memnun.