(© picture-alliance/dpa)

  Avrupa Parlamentosu seçimleri

  35 yorum

Önce AB Komisyonu başkanlığı için sözde liste başı adaylar ve şaşırtıcı derecede yüksek bir seçim katılımı, ardındansa liste başı adayları kabul etmeyen devlet ve hükümet başkanlarının gövde gösterisi ve kavgası yaşandı. Son olaraksa von der Leyen'in seçimi kıl payı kazanması... Yorumcular, tüm bu gelişmeler ışığında bir şeylerin değişmesinin zamanının geldiğini düşünüyor.

Avrupa Parlamentosu, gerekenden dokuz oy fazlasıyla Ursula von der Leyen'i yeni AB Komisyonu başkanı seçti. Hükümet başkanları AB'nin en önemli koltuğu için gösterilen liste başı adayları görmezden geldiği için, birçok parlamenter son dakikada oyunu Alman adaydan yana kullandı. Youmcular von der Leyen'den net taleplerde bulunuyor.

Ursula von der Leyen'in AB Komisyonu başkanlığı için salı günü yapılacak ve büyük olasılıkla kıl payı sonuçlanacak oylama öncesi, Alman aday AP önünde bir konuşmayla oy istedi. Von der Leyen konuşmasında özellikle iklim koruma, asgari ücret ve göç konularına değindi. Parlamenterler nasıl karar vermeli?

AB'deki üst düzey pozisyonlara yapılan atamalarda Doğu Avrupa ülkelerinin eli boş kaldı. Dört Vişegrad ülkesi müzakereler sırasında Frans Timmermans'ın AB Komisyon başkanı olmasını engelledi. Timmermans Polonya ve Macaristan'a karşı 7. madde uyarınca bir süreç başlatılmasını destekliyordu. Köşeyazarlarının bir kısmı Batının hakimiyetini, diğerleri ise Doğunun yıkıcı tavrını eleştiriyor.

Devlet ve hükümet başkanları, AB'deki üst düzey pozisyonlara kimin geleceğinde uzlaştı. Komisyon başkanlığına Ursula von der Leyen, Konsey başkanlığına Belçika Başbakanı Charles Michel, Avrupa Merkez Bankası başkanlığına ise IMF Başkanı Christine Lagarde önerildi. Uzlaşmaya göre İspanyol üst düzey diplomat Josep Borell de, AB dış ilişkiler yüksek temsilcisi olacak. Avrupa basını sıkı geçen pazarlıkların sonucunu inceliyor.

Avrupa Parlamentosu'nda geçtiğimiz hafta sağcı popülist siyasi grup Kimlik ve Demokrasi (ID) kuruldu. İtalyan Lega Partisi siyasetçilerinden Marco Zanni'nin liderliğinde kurulan grup, AP'deki 751 koltuğun 73'ünü aldı. Yorumculara göre seçim sürecinde Lega lideri Salvini tarafından duyurulan, Avrupa karşıtı güçlerin büyük birleşmesinin, bu yeni ittifakla pek ilgisi yok.

Pazar gecesinden bu yana süren müzakere maratonunda, AB üst düzey pozisyonlarına yapılacak atamalar için çeşitli görüşmeler yürütülüyor. Sosyal demokrat Timmermanns'ın komisyon başkanlığına atanmasında neredeyse anlaşmaya varılırken, İtalya ve Vişegrad ülkelerinin karşı çıkması bu ismi engelledi. Salı günü (bugün) çözüm bulunacağı da şüpheli. Köşe yazarları bu çekişmenin AB'ye zarar vermesinden endişeli.

Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı'na dahil (S&D) partilerin çoğu birçok Avrupa ülkesinde ciddi biçimde oy kaybına uğradı. Parlamentodaki grup AP'de 34 koltuk kaybetti. Sadece Portekiz ve İspanya'da iyi seçim sonuçları alırlarken, İspanyol PSOE milletvekilleri bundan sonra siyasi grup içerisindeki en kalabalık alt grubu meydana getirecek. Yorumcular İspanyol partinin başarısını, Avrupa'daki kardeş partilerinse başarısızlığını inceliyor.

Polonya'da Avrupa seçimlerini kazanan, iktidardaki milliyetçi-muhafazakar Hukuk ve Adalet Partisi PiS oldu: PiS resmi olmayan sonuçlara göre oyların yüzde 42'sinden fazlasını alırken muhalefetteki 'Avrupa İttifakı' yüzde 39'da kaldı. Polonya basını sonuçları sonbahardaki parlamento seçimleriyle bağlantılı olarak tartışıyor.

Avrupa seçimlerinde Fransa'da Marine Le Pen çevresindeki aşırı sağcı liste, Cumhurbaşkanı Macron'un listesini burun farkıyla geride bıraktı. Macron seçimden önce Ulusal Birleşme Hareketi'nin kazanmaması için elinden geleni yapmaya söz vermişti. Gözlemciler Macron'un seçim sonuçlarından nasıl bir sonuç çıkarılması gerektiği konusunda hemfikir değil.

Üye ülkelerdeki farklı seçim sonuçları, toplamda açık bir tablo ortaya koyuyor: Muhafazakar ve sosyal demokrat siyasi gruplar belirgin bir şekilde kaybederken, liberaller ve yeşiller yükselişe geçti, Avrupa kuşkucularından aşırı sağcılara kadar uzanan yelpaze de belirgin bir şekilde büyüdü. Bazı yorumcular seçim sonuçlarını kaygıyla izliyor.

Yeşiller, AP içindeki altıncı büyük güçken şimdi dördüncü sıraya yükseldi. Yeşiller meclis grubunun, 2014 seçimlerinden 17 koltuk fazlayla 69 koltuğa ulaşacağı tahmin ediliyor. Otuz yaş altı seçmenin yaklaşık üçte biri onları seçti. Yorumcular çevreci partilerin gelecekte daha önemli olacağı görüşünde.

Avrupa seçimleri, bugün Çekya ve İrlanda'da yapılan oylamalarla devam ediyor. Medyanın haftalardır yoğun ilgi gösterdiği seçim, Avrupa için bir kader seçimi. Pazar günü sona erecek seçim maratonunun başlamasının ardından gazeteciler, toplam 418 milyon insan için önemli konuları ve oy kullanırken neleri düşünmeleri gerektiğini yazıyor.

Britanya ve Hollanda'da perşembe günü (bugün) başlayan seçimlerle, Avrupa seçimleri de başlamış oldu. Düşünce kuruluşu Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nin yaptığı güncel bir araştırmaya göre, seçmen daha çok ekonomiyi ve yükselen milliyetçiliği sorun ediyor. Ancak Avrupa medyası, gerçekten önemli konuların gündeme gelmediğini söylüyor.

Tüm Avrupa'dan neredeyse bir düzine sağcı popülist parti temsilcisi haftasonu Milano'da toplandı. Binlerce insan Lega genel başkanı Salvini'nin çağrısına kulak vermiş olsa da, çok sayıda karşıt protesto da yapıldı. Salvini, Avrupa Halklar ve Uluslar İttifakı adıyla AP içinde milliyetçi partiler için yeni bir siyasi grup kurma niyetinde. Böyle bir ittifak işe yarayabilir mi?

Yurttaşlar Avrupa seçimlerinde verecekleri oyla AB'nin geleceği için bir mesaj verebilir: İşbirliğinden yana olan Avrupa dostu güçleri mi seçecekler, yoksa AB'yi parçalamak isteyen güçleri mi? Avrupa medyası Avrupalıların büyüyen bu topluluktan nasıl faydalanabileceğini mercek altına alıyor.

23-26 Mayıs arasında seçilecek Avrupa parlamenterleri, Bakanlar Kuruluyla birlikte AB'nin yasama erkinden sorumlu olacak. Ancak yasa tasarısı hazırlama yetkisi sadece AB Komisyonu'nun. Eleştirmenler bu noktada bir demokrasi zaafiyeti görüyor ve AP'nin güçlendirilmesinden yana tavır koyuyor. Köşe yazarları da AB kurumlarında yapılan hatalara dikkat çekiyor.

Macron'un partisi Yürüyen Cumhuriyet'e ait liste, bugün (perşembe) AP seçimlerine ilişkin programını tanıtacak. Hükümet politikasının aksine, bu programda çevre koruma daha merkezi bir rol oynuyor. Partinin göç konusunda da görüşleri, Macron'un şimdiye dek izlediği çizgiden daha yumuşak. Yorumcular bu yön değişikliğinin samimiyetine kuşkuyla yaklaşıyor.

AP seçimlerinde, Avrupa'nın kendi içinde yakınlaşacağına mı, yoksa parçalanacağına mı karar verilmiş olacak. Anketlere göre sağcı popülistler ciddi anlamda güçlenebilir ve bir grup kurabildikleri takdirde parlamentodaki ikinci büyük güç olabilirler. Bazı gözlemciler popülistlerin gündemlerini dayatabileceğinden emin değil.

İtalya'daki Lega Partisi ve Beş Yıldız Hareketi koalisyonunda, ulaştırma bakanlığında çalışan ve yolsuzlukla suçlanan bir müsteşar yüzünden kavgalar başladı. Beş Yıldız Hareketi, Lega Partili müsteşarın istifasını istiyor. Bakanlar kurulu, çarşamba günü (bugün) bu konuda karar verecek. Ancak gözlemciler müsteşarın kavganın sadece bir bahanesi olduğu konusunda hemfikir.

Macaristan Başbakanı Orbán, Avrupa Halk Partisi EPP'nin Avrupa seçimlerindeki liste başı adayı Weber'den desteğini çekti. Gerekçe olarak Weber'in, AB Komisyonu başkanlığı için Fidesz'in oylarına muhtaç kalacaksa, aday olmak istemediğini söylemesi gösterildi. Bu durumu EPP'den kesin kopuş olarak yorumlayan köşe yazarları, Orbán'ın ve Weber'in geleceğini masaya yatırıyor.

İtalya İçişleri Bakanı Salvini, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardından Avrupa'nın sağını bir parlamento grubunda toplamak istiyor. Pazartesi günü Milano'da Avrupa Halklar ve Uluslar İttifakı'nı tanıtan Salvini'ye Alman AfD, Finler Partisi ve Danimarka Halk Partisi başkanları eşlik etti. Yorumcular bu hamlenin başarısından neden şüphe ettiklerini açıklıyor.

Avrupa seçimlerinde 400 milyon insan sandık başına gidecek. Ancak seçime katılımın çok yüksek olmayacağı tahmin ediliyor. Avrupalıların ilk kez parlamentolarını seçtikleri 1979 seçimlerindeki katılım oranına bir daha hiç ulaşılamadı; son seçimlerde de katılım yüzde 42,61'de kaldı. Köşe yazarları bunun sebeplerini sorguluyor ve mayıs sonundaki seçimde aday olacakları destekliyor.

Avrupa Halk Partisi EPP'de tüm gelişmeler, Orbán'ın Fidesz Partisi ile yolların ayrılacağına işaret ediyor. Orbán, EPP Grup Başkanı Weber'in talep ettiği, Avrupa karşıtı sözler ile Brüksel karşıtı afiş kampanyası için özür dilemeyi reddediyor. EPP, 20 Martta partinin gruptan ihraç edilip edilmemesini oylayacak. Macar yorumcular partinin EPP'den kendi isteğiyle ayrılma konusunu tartışıyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Avrupa'da yeni bir başlangıç yapmak için üye ülkelere güvenlik ve ticaret politikalarıyla sosyal politikalarda daha yakın işbirliği çağrısı yaptı. Macron'un konuk yazar olarak kaleme aldığı yazısı 28 üye ülkenin tamamında, belli başlı gazetelerde yayınlandı. Yorum köşelerinde de hem olumlu, hem de olumsuz büyük yankı buldu.

Avrupa'dan 30 aydın ve yazar, kamuoyunu AB'den kurtulmak isteyen popülistlere karşı çıkmaya davet etti. Yazıda, bunlara karşı çıkacak çoğunluk yakalanamadığı takdirde Avrupa seçimlerinin bir dehşet senaryosuna dönüşebileceği yer alıyor. Manifestonun bir kısmını yayınlayıp bunun tetiklediği tartışmayı aktarıyoruz.

Avrupa Parlamentosu seçimlerine yaklaşık beş ay kala gözlemciler köklü parti gruplarının kayıp yaşayacağını öngörüyor. Liberaller ve Yeşiller'in güç kazanacağı düşünülürken muhafazakarlar ve sosyal demokratlar, sağcı ve aşırı sağcı partiler nedeniyle zor durumda. Bu partilerin Avrupa politikasını ne kadar değiştirecekleri hakkında yorumcular arasında fikir ayrılığı var.

İtalya ve Fransa'nın aşırı sağ partileri, Avrupa seçimleri için ortak kampanyalarına start verdi: Salvini ve Le Pen, Roma'da yaptıkları basın toplantısında mayıstaki seçimden sonra 'Ulusların Avrupası'nı kuracaklarını söylediler. Kimi köşe yazarları AB'nin sonunu görürken, diğerleri sağcı popülistlerin başarısızlığa mahkum olduğunu düşünüyor.

Köşe yazarları uzun süredir mayıstaki AP seçimlerinin, sağ popülist ittifakların güçlerini pekiştirmesi ve radikal sağcı Steve Bannon'ın 'The Movement'inin seçimlere karışması nedeniyle de, Avrupa'nın kaderini belirleyeceğine inanıyor. Yorumcular bunun sebepleri ve popülistlerin başarı ihtimalini değerlendiriyor.

Trump'ın eski baş stratejisti Steve Bannon, önümüzdeki birkaç ay boyunca Avrupa'da kalıp sağ partilere AP seçimlerinde destek olmayı planlıyor. Bannon bu niyetini, milliyetçi İtalya Kardeşleri Partisi'nin Roma kurultayında açıkladı ve pazar günü Çekya Cumhurbaşkanı Zeman'la buluştu. Köşe yazarları bu girişiminin neden başarısız olacağını ve AB'nin kendini nasıl baştan yaratacağını açıklıyor.

Yaz tatilinin ardından AB'de siyaset, mayıs ayında yapılacak AP seçimleri için gaza bastı. AB'nin en önemli makamları için poker çoktan başladı. AB Komisyonu Başkanı Juncker, yaz-kış saati uygulamasının kaldırılmasını istiyor. Yorumcular iki cephenin kendilerini nasıl konumlandırdıklarını inceliyor.

Alman Hıristiyan Sosyal Birlik CSU'nun Avrupa siyasetçisi Manfred Weber 2019 Avrupa seçimlerinde Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker'in halefi olmak istediğini açıkladı. EPP (Avrupa Halk Partisi) grup başkanını liste başı adayı yapıp yapmayacağına 8 Kasımda karar verecek. Avrupa medyası Weber'in olası başkanlığının artılarını ve eksilerini tartışıyor.

Avrupa şu sıralar 2019'taki AP seçimlerine hazırlanıyor ve adayları belirliyor. ABD'li aşırı sağcı Steve Bannon'ın, Avrupalı sağcı popülistleri destekleyeceği açıklamasının ardından illiberal partilerin oy oranlarında ciddi bir artış olasılığı korkuları da arttırıyor. Gazeteciler buna karşı alınacak önlemleri tartışıyor.

Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, Romanya'daki Macar azınlığın yıllık Tusványos festivalinde, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin belirleyici konusunun göç olacağını ve "68'li seçkinler sınıfından" kurtulmanın vaktinin geldiğini dile getirdi. Yorumcular Orbán'ın sözlerini ciddiye almak konusunda farklı görüşler sergiliyor.

ABD Başkanı Trump'ın eski başdanışmanı Steve Bannon, kurduğu "The Movement" vakfı aracılığıyla Avrupa'daki popülist sağı desteklemeyi planlıyor. Medya Bannon'un bu vakıf aracılığıyla 2019'daki AP seçimleri öncesinde 'sağ popülist bir ayaklanmayı' kışkırtmak istediği görüşünde. Bu planlar Avrupa için ne kadar tehlikeli?