Ben-Gvir'den Tapınak Tepesi'ne provokatif ziyaret

İsrail’in yeni aşırı sağcı İçişleri Bakanı Itamar Ben-Gvir, Kudüs’teki Tapınak Tepesi’ni ziyaret ederek eleştirilere neden oldu. Yukarısında Mescid-i Aksa’nın, aşağısında ise Ağlama Duvarı’nın bulunduğu tepe, hem Yahudiler hem de Müslümanlarca kutsal görülüyor ve İsrail-Filistin çatışması açısından da büyük hassasiyet teşkil ediyor. Ziyaretlerin sıkı güvenlik tedbirleri altında gerçekleştiği bölgeye beş yıldır hiçbir İsrailli bakan gelmemişti.

Tüm alıntıları göster/kapat
Der Standard (AT) /

Ucuz ve tehlikeli bir siyasi şov

Der Standard, Ben-Gvir’in eylemlerinin şiddeti körüklediği eleştirisinde bulunuyor:

“Siyaset kimileri için şovdan ibarettir. Skandalları kışkırtırlar, öfke uyandırırlar ve kamuoyu ilgisinin odağında kalırlar. İsrail’in yeni İçişleri Bakanı sağcı Itamar Ben-Gvir işte böyle bir tip. ... Sanki milyonlarca insan onun ateşle oynamasının sonuçlarından etkilenmemiş gibi davranıyor. Ben-Gvir, kısa bir süreliğine Tapınak Tepesi’nde ortaya çıktığında, düzinelerce polis tarafından korunuyordu. Terör tehdidinin arttığı dönemlerde her gün kendilerini riske atan otobüs şoförleri, yerel ziyaretçiler ve diğer siviller ise böyle bir korumadan faydalanamıyor. ... Bu sağcı şovmen, kameralar önünde 15 dakikalığına kazanacağı şöhret uğruna buna memnuniyetle razı olabiliyor.”

Süddeutsche Zeitung (DE) /

Kendi gündeminin peşinde

Süddeutsche Zeitung İsrail muhabiri Peter Münch, İçişleri Bakanı Ben-Gvir’in aşırı sağcı bir provokatör olarak bıraktığı yerden işine devam ettiğini öne sürüyor:

“Aşırı sağcılar ve ırkçılarla yaptığı ittifak konusunda hep bunları kontrolü altında tutacağını iddia eden Başbakan Binyamin Netanyahu’yu yalancıya çıkarmakta hiç vakit kaybetmedi. Ben-Gvir, bunun tam aksini yapacağını kanıtlıyor. Kendi gündeminin peşinden gidiyor, Netanyahu’yu -ve en kötü ihtimalle bütün ülkeyi ve bölgeyi- uçuruma sürüklüyor.”

Politiken (DK) /

AB İsrail'e baskı yapmalı

Politken, hükümetteki aşırı sağcıların her şeyden önce de uluslararası anlaşmalara aykırı bir yerleşim politikasını dayatmak istediği konusunda uyarıyor ve AB'yi buna karşı harekete geçmeye çağırıyor:

“Avrupa, Ortadoğu'nun tek demokrasisi olmakla övünmeyi seven İsrail'in uluslararası hukuka uyması konusunda ısrar etmeli. Ve hükümet aşırıcı programını gerçekten uygularsa, AB olarak yalnızca işgal altındaki topraklara değil, aynı zamanda İsrail Devleti'nin kendisine de yaptırımlar uygulayacağımızı açıkça ifade etmeli. Bu da son uyarı olmalı.”