(© picture-alliance/dpa)

  Ortadoğu’da çatışma

  25 yorum

İsrail’de planlama komitesi, Batı Şeria’da oldukça hassas bir bölgede Yahudi yerleşimlerinin genişletilmesi projesini onayladı. Bu gerçekleşirse, Batı Şeria ikiye bölünmüş olacak. İsrail ordusu Gazze şehrine doğru ilerleyişini de sürdürüyor. Burada konuşlu bir birliği ziyaret eden Başbakan Netanyahu, Hamas’la derhal müzakerelere başlanacağını duyurdu. Medya, İsrail’in her iki cephedeki tutumunu masaya yatırıyor.

Hafta sonu İsrail’de yüz binlerce kişi, rehinelerin serbest bırakılması için Hamas ile anlaşma yapılmasını talep ederek Gazze Şeridi’nde askeri operasyonların genişletilmesine karşı protestolar düzenledi. Protestocular ülkedeki önemli cadde ve kavşakları trafiğe kapatırken, ülke genelinde de pek çok kişi rehinelerin ailelerinin çağrısıyla yapılan greve katıldı. Avrupa basını da protestoları yakından takip ediyor.

İsrail Güvenlik Kabinesi, Gazze Şeridi'nin kontrolünü sağlamak amacıyla askeri operasyonun kapsamını genişletmeyi onaylarken, Başbakan Binyamin Netanyahu amacın Gazze’yi işgal etmek olmadığını belirtti. Plan, bölgenin silahsızlandırılmasını ve İsrail’e bağlı olmayan bir sivil yönetim altına alınmasını içeriyor. Avrupalı yorumcuların karara yönelik çeşitli açılardan eleştirileri mevcut.

İsrail medyasında çıkan haberlere göre, Başbakan Binyamin Netanyahu Gazze Şeridi’ne yönelik askeri operasyonu genişletmeyi ve bölgenin tamamını işgal etmeyi planlıyor. Avrupa basını, bu gelişmenin yanı sıra aralarında Katar, Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün gibi nüfuzlu Arap devletlerinin de bulunduğu bazı ülkelerin imzaladığı ve Hamas’ın silahsızlandırılarak iktidardan uzaklaştırılmasını talep eden bildiriyi tartışıyor.

Gazze’de yaşananlar karşısında giderek daha fazla ülke Filistin’in tanımaktan yana görüş bildiriyor. Fransa ve Büyük Britanya’nın ardından Kanada, G7 ülkeleri arasında bu adımı atabileceğini belirten üçüncü ülke oldu. Basın bu girişimlerin etkisini tartışırken, Filistin’in gerçek bir devlet kimliğine kavuşabilmesi için gereken koşulları da mercek altına alıyor.

Gazze Şeridi’ndeki insani durum felaket boyutlarına varınca, AB İsrail’e yaptırım uygulamayı gündemine aldı. Ancak gelen haberlere göre, en başta da Almanya ve İtalya buna engel çıkarıyor. ABD Başkanı Trump ise İsrail’den, abluka altındaki bölgeye daha fazla gıda yardımının girişine izin vermesini istedi. Medya, yaşanan açlık krizinde İsrail’in yanı sıra Batı’nın da sorumluluk payını tartışıyor.

Büyük Britanya, eylül ayı sonunda BM Genel Kurulu'nda Filistin'i devlet olarak tanıyacağını ilan etti. Birkaç gün önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da benzer bir açıklama yapmıştı. Ancak Başbakan Keir Starmer, bunun İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumu iyileştirmek için önemli adımlar atmaması halinde gerçekleşeceğini söyledi. Peki medya bu girişimi nasıl değerlendiriyor?

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Gazze Şeridi’nde açlık krizi uyarısında bulundu. Yardım sevkıyatlarının ulaşmaması bir yana, gıda dağıtımı esnasında yaşanan şiddet ve kaosun ölümleri giderek artırdığı belirtildi. Bu durum, pazartesi günü 30 ülkenin yayınladığı ve İsrail’den savaşı derhal sona erdirmesi istenen çağrıda da sert biçimde eleştirilmişti. Yorumcular, hal böyleyken İsrail’e çağrıda bulunmaktan fazlasına ihtiyaç olup olmadığını tartışıyor.

İsrail, Gazze Şeridi’nin en güneyinde bulunan Rafah yakınlarında 600 bin Filistinliyi barındıracak bir çadır kent kurmayı planlıyor. Savunma Bakanı Katz, gazetecilere yaptığı açıklamada bunu doğruladı. Amaç da Hamas militanlarını sivillerden ayırmak. Ancak Katz birkaç gün önce buraya yerleştirilen insanların daha sonra Gazze’nin kuzeyine dönmesinin imkânsız olacağını da söyledi. Yorumcular, bunun uluslararası hukuka aykırı bir sürgün anlamına gelmesinden endişe ediyor.

24 Haziran’dan bu yana İsrail ile İran arasında kırılgan bir ateşkes yürürlükte. İran’ın nükleer tesislerine verilen hasar ve şimdiye kadar zenginleştirilen uranyumun akıbeti konusunda çelişkili açıklamalar var. Tahran, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) ile işbirliğini geçici olarak durdurdu. Avrupa basını mevcut durumu irdeliyor.

İsrail ve İran, salı gününden beri Donald Trump’ın duyurduğu ateşkese riayet ediyor. Gelişme öncesinde günler süren yoğun füze saldırıları yaşanmış ve ABD Başkanı her iki ülkenin liderliğine pek görülmemiş sertlikte eleştiriler yöneltmişti. Avrupa basını, Washington’ın güç gösterisini ve bundan sonra atılması gereken adımları yorumluyor.

ABD Hava Kuvvetleri, İran’daki nükleer tesisleri sığınak delici bombalarla vurdu. Özellikle de dağlık bölgeye inşa edilmiş olan Fordo tesisindeki tahribatın boyutu şimdilik netlik kazanmış değil. Başkan Donald Trump’ın emriyle gerçekleştirilen operasyonun amacının, İran tarafından reddedilen nükleer silah üretiminin önlenmesi olduğu bildirildi. Avrupa basını gelişmeyi değerlendiriyor.

Gazze’ye doğru yola çıkan Madleen adlı dayanışma teknesi, pazartesi sabahı İsrail ordusu tarafından durduruldu. İsrail Dışişleri Bakanlığı, tekneyi küçümseyici bir ifadeyle "selfie yatı" olarak tanımlarken, aralarında Greta Thunberg’in de bulunduğu bazı aktivistler polis gözetimine alındıktan sonra salı günü sınır dışı edildi. Avrupa basınında hem eyleme hem de İsrail’in tepkisine yönelik eleştiriler var.

Gazze Şeridi’ndeki kara harekâtının genişletilmesi sonrasında İsrail ordusunun yaptıklarına yönelik eleştiriler artıyor. Öte yandan, İsrail ve ABD’nin desteğiyle kurulan Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) tarafından yardım dağıtımları yapıldığı esnada defalarca silah sesleri duyuldu, ölenler ve yaralananlar oldu.

Gelen haberlere göre, cuma günü Gazze Şeridi’nde bir eve düzenlenen hava saldırısında kadın bir doktorun on çocuğundan dokuzu hayatını kaybetti. Olayın öncesinde de İsrail’in sert askeri müdahaleleri ve bölgede yaşanan büyük insani kriz, uluslararası kamuoyunda giderek daha fazla eleştiri alıyordu. Almanya Şansölyesi Friedrich Merz yaptığı açıklamada, sivil halka verilen bu büyük zararın artık terörle mücadele ile gerekçelendirilemeyeceğini söyledi. Eleştiriler Avrupa basınına da yansımış gözüküyor.

İsrail ordusu, geçtiğimiz hafta düzenlenen hava saldırılarının ardından cumartesi günü de Gazze Şeridi'nde yeni bir kara harekâtı başlattığını duyurdu. Başbakan Binyamin Netanyahu, bölgenin ele geçirilmesi ve kalıcı olarak işgal edilmesi yönünde bir askeri hedef belirlemişti. Filistinli kaynaklar, saldırılar sonucu her gün onlarca insanın yaşamını yitirdiğini bildiriyor.

İsrail'in Gazze Şeridi'ni ele geçirme ve kalıcı olarak işgal etme planının öğrenilmesinin ardından, terörist milis Hamas'ın sözcüleri artık ateşkes görüşmeleri yapmayacaklarını açıkladılar. İsrail Savunma Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, yaklaşan operasyon için on binlerce yedek askerin göreve çağrılacağını duyurdu.

İsrail, askeri saldırısını genişleterek Gazze'nin neredeyse tamamını “savaş bölgesi” ilan etti. İsrail ordusu ayrıca bir kez daha hava saldırıları esnasında Gazze’deki bir hastaneyi hedef aldı. Birleşmiş Milletler’e göre yüz binlerce Filistinli, İsrail’in "güvenli bölgeler" oluşturma girişimi nedeniyle giderek daha dar bir alana sıkıştırılıyor. Avrupa basınında, İsrail’in Hamas’ın terör saldırısının ardından başlattığı saldırılara yönelik eleştirel sesler artıyor.

İsrail askerlerinin 23 Mart’ta Gazze Şeridi’nde sağlık görevlilerini taşıyan bir konvoydaki 15 kişiyi öldürmesinin ardından, İsrail araçların “şüpheli” ve ışıklarını yakmadan hareket ettiğini öne sürdü. Ama akabinde paylaşılan bir videoda, saldırı başladığında araçların farlarının da mavi ışıklarının da açık olduğu görüldü. İsrail, yanlış beyanda bulunduğunu kabul etti. Başka belirsizlikler mevcut olsa da yorumcular gidişatı hayli endişe verici buluyor.

Gazze'de ateşkesin sona ermesinden bu yana İsrail ordusu bölgeye yönelik saldırılarını artırdı. Hamas'ın kontrolündeki Sağlık Bakanlığı'na göre geçtiğimiz on gün içinde 800'den fazla sivil öldü. İsrail'de on binlerce kişi Başbakan Binyamin Netanyahu'nun politikalarını protesto etmek için sokaklara döküldü. Gazze Şeridi'nde de birkaç yüz kişi Hamas'ı protesto etti. Avrupa basını, bu meselenin unutulmaması gerektiği konusunda uyarıyor.

İsrail salı gecesi itibarıyla Gazze Şeridi’ne yönelik hava saldırılarını yeniden başlattı. Filistin kaynaklarının bildirdiğine göre şimdiye değin 400’ün üzerinde insan öldürüldü. Normalde ocak ayında kararlaştırılan ateşkesin ikinci ve daha geniş bir aşamasına girilmesi gerekiyordu. Ancak İsrail bunu Hamas’ın elinde kalan tüm rehineleri serbest bırakması, silahsızlanması ve Gazze Şeridi’nin kontrolünü devretmesi halinde kabul edecekken, Hamas’tan bu yönde adımlar gelmemişti.

Donald Trump, Gazze Şeridi'nde yaşayanların büyük bir bölümünün, “değişiklik olsun diye barış içinde yaşayabilecekleri” Ürdün ve Mısır'a yerleştirilmesini önerdi. İsrail'deki aşırı sağcı gruplar fikri desteklerken, her iki ülke de bu öneriyi derhal reddetti. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise, büyük zarar gören kıyı şeridi sakinlerinin yerlerinden edilmesi riskine dikkat çekti.

İsrail ile Hamas arasındaki altı haftalık ateşkesin pazar günü yürürlüğe girmesiyle, terör örgütü Hamas üç İsrailli rehineyi teslim etti. Cumartesi günü başka rehinelerin de serbest bırakılması bekleniyor. 7 Ekim 2023'teki eylemden bu yana yaklaşık 95 rehinenin hâlâ Hamas tarafından alıkonulduğu düşünülüyor. Anlaşma uyarınca İsrail de 90 Filistinli tutukluyu serbest bıraktı. Yorumcular rahatlamış gözükürken, kuşkularını da koruyor.

İsrail ile Hamas’ın Gazze Şeridi’nde vardığı ateşkes pazar günü yürürlüğe giriyor. Üç aşamalı sürecin ilkinde, 33 İsrailli rehine ve yüzlerce Filistinli tutuklu kademeli olarak serbest bırakılacak. Medya, anlaşmanın bölgeye sürdürülebilir barış getirip getiremeyeceğini irdeliyor.

Gazze'deki savaşta anlaşmaya varılmasının yakın olduğuna dair emareler artıyor. Taslak plana göre, ilk aşamada 33 İsrailli rehineye karşılık 1.000 Filistinli tutuklu salıverilecek. 42 gün boyunca çatışmalar duracak ve İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin belli bölgelerinden çekilecek. Bu süre zarfında daha fazla kişinin serbest bırakılması ve uzun vadeli bir ateşkesin koşullarının müzakere edilmesi öngörülüyor.