(© picture-alliance/dpa)

  Ortadoğu’da çatışma

  94 yorum

İsyancı güçler, Halep'i beklenmedik şekilde ele geçirmelerinden bir hafta sonra Suriye ordusunu kısa süreli bir çatışmanın ardından 130 kilometre güneydeki Hama’dan da çekilmeye zorladı. Ülkenin dördüncü büyük şehri, 2011'den bu yana süren iç savaş boyunca Esad rejiminin kontrolü altındaydı. Yorumculara göre rejim artık iyice köşeye sıkışmış durumda.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, eski Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Hamas lideri Muhammed Deyf hakkında savaş suçu ve insanlığa karşı suç işledikleri iddiasıyla tutuklama emri çıkardı. UCM’yi resmen tanımayan İsrail ve ABD kararı sert eleştirdi. Avrupa basını bölünmüş durumda.

Ajax ile Maccabi Tel Aviv arasında geçtiğimiz hafta Amsterdam’da oynanan futbol maçının ardından, Filistin yanlısı göstericiler İsrailli taraftarları hedef alarak fiziksel saldırıda bulunmuştu. Avrupa basını şiddet olaylarını antisemit bir eğilimin göstergesi olarak değerlendirirken, yaşananlara yönelik tepkiler konusunda da endişeli.

İsrail, Filistinli mültecilere yardım kuruluşu UNRWA'nın önümüzdeki yıl itibarıyla egemenliğindeki topraklarda çalışmasını yasakladı. İsrail Parlamentosu Knesset'in kararı, sınırlarını İsrail'in kontrol ettiği Filistin topraklarında yaşamı ciddi şekilde zorlaştırabilir. Yorumcular, kuruluşa yöneltilen terörizm suçlamalarını sorguluyor ve kararın arka planına ışık tutuyor.

İsrail cumartesi gecesi, İran’ın ekim başındaki füze saldırılarına karşı yapacağını duyurduğu misilleme saldırısını gerçekleştirdi. Hangi hedeflerin vurulduğu henüz belirsizliğini koruyor. İran’dan ise birbirinden farklı tepkiler geldi: Tahran yanıt verme “hakkı” üzerinde ısrarcıyken, Ayetullah Hamaney saldırıların “ne abartılması ne de önemsiz görülmesi” gerektiğini belirtti. Avrupa basını rahat bir nefes almış gözüküyor.

Radikal İslamcı Hamas’ın lideri ve 7 Ekim 2023 katliamının planlayıcısı olduğu düşünülen Yahya Sinvar öldü. İsrail Dışişleri Bakanlığı, Sinvar’ın Gazze Şeridi’nde gerçekleştirilen askeri operasyonda öldürüldüğünü duyurdu. Yorumcular, bölgede değişen koşulların yeni fırsatlar sunup sunmadığını tartışıyor.

İsrail, 7 Ekim katliamı ve Hamas’ın saldırısından beri Gazze’de bu terörist gruba ve şimdi de Lübnan’da Şii İslamcı Hizbullah’a karşı askeri mücadele yürütüyor. Ortadoğu’daki çatışmanın etkileri bütün bölgede hissediliyor. Avrupa medyası, bu çatışmalar yumağını çözmenin yollarını tartışıyor.

Hamas, 7 Ekim 2023'te Gazze Şeridi'nden İsrail'e sızarak büyük bir saldırı düzenlemiş ve saldırı sonucu yaklaşık 1.200 kişi hayatını kaybetmişti. Ayrıca, yaklaşık 250 rehine de Gazze'ye kaçırılmıştı. İsrail, bu saldırıya yoğun hava bombardımanları ve kara harekâtlarıyla karşılık verdi. Ardından gelen savaş Filistin tarafında binlerce kişinin yaşamını yitirmesine ve yaralanmasına neden oldu. İsrail, şu anda Hizbullah'la da Lübnan’da savaş halinde. Medya, katliamın yıldönümünde değerlendirmelerini paylaşıyor.

İsrail karadan ve havadan Lübnan'a saldırmaya devam ediyor. Ayrıca yıllar sonra ilk kez Batı Şeria'ya bir hava saldırısı düzenledi. Hizbullah da buna karşılık ülkeyi vurmayı sürdürüyor. İsrail'in İran'ın salı günkü füze saldırılarına nasıl yanıt vereceğiyse belirsizliğini koruyor. Avrupa basını, özellikle de İsrail'in İran’a doğrudan bir askeri müdahalede bulunmasının ne anlama geleceğini tartışıyor.

İsrail, İran'ın füze saldırılarına rağmen Lübnan'ın güneyindeki hava saldırılarını sürdürdü ve salı gecesi de kara harekâtını başlattı. İsrail ordusu, hareketliliği “Hizbullah hedeflerine yönelik sınırlı ve hedefli saldırılar” şeklinde nitelendirdi. Avrupa basınından yorumcular, operasyonu çok daha geniş bir bağlamda ele alıyor.

Lübnan Hizbullahı'nın lideri Hasan Nasrallah, İsrail'in cuma günü örgütün Beyrut'un bir banliyösündeki karargâhına düzenlediği hava saldırısında öldürüldü. Nasrallah, otuz yılı aşkın süredir Hizbullah'ın genel sekreterliğini yapıyordu ve İran yanlısı "Direniş Ekseni"nin en önemli isimlerindendi. Yorumcular, çatışmanın taraflarının bundan sonra atabileceği adımları irdeliyor.

Lübnan’daki durum giderek dramatik bir hal alıyor. İsrail Hizbullah’a yönelik hava saldırılarını yoğunlaştırdı. Yüzlerce insan hayatını kaybetti ve binlercesi yollara düştü. İsrail ordusunun açıklamaları, kara harekâtına hazırlanıldığı şeklinde yorumlandı. Hizbullah milisleri ise İsrail’in kuzeyine saldırmayı sürdürürken, son olarak da ilk kez Tel Aviv ve çevresini füzelerle hedef aldı. ABD ve diğer devletlerin acil ateşkes çağrıları ise sonuçsuz kaldı.

Lahey'de bulunan Uluslararası Adalet Divanı (UAD) İsrail'e Gazze Şeridi'ndeki Filistinli sivillerin korunmasına yönelik tedbirleri güçlendirmesi çağrısında bulundu, ancak askeri saldırılara derhal son verilmesini talep etmedi. UAD, Güney Afrika tarafından İsrail'e yöneltilen soykırım suçlaması hakkında henüz bir karar vermese de yargılama yetkisine sahip olduğunu açıkladı. Yorumcular, gelişmenin tüm taraflar için olası sonuçlarını irdeliyor.

İsrail, perşembe gecesinden beri Lübnan’ın güneyindeki İslamcı Hizbullah milislerine ait tesislere hava saldırıları düzenlediğini açıkladı. Savunma Bakanı Gallant, savaşta yeni bir evreye girildiğini söyledi. Gelişmeleri analiz eden Avrupa basını, daha önce yaşanan telsiz ve çağrı cihazı patlamalarının yanı sıra bunun emsal teşkil edebilecek olmasının anlamını da değerlendiriyor.

Büyük Britanya hükümeti Ortadoğu'daki savaş nedeniyle yerli savunma şirketlerinin İsrail'e silah ihracatını kısıtladı. Dışişleri Bakanı David Lammy, bazı silahların “insan hakları ihlallerini ciddi şekilde kolaylaştırmak” için kullanılabileceği endişesi taşıdıklarını açıkladı. Avrupa basını gelişmeyi değerlendiriyor.

Ordunun Refah’ta bulunan bir tünelden altı rehinenin cesedini çıkarması sonrasında, İsrail belki de 7 Ekim’den bu yana düzenlenen en büyük protesto gösterileriyle ayakta. Pazar günü yüz binlerce insan, kaçırılan 101 rehinenin serbest bırakılması için radikal İslamcı Hamas’la anlaşmaya varılması talebiyle sokaklara döküldü. Pazartesi günü için ilan edilen genel grev, mahkeme tarafından yasaklandı. Peki halkın tepkisi işe yarayabilir mi?

İsrail, Batı Şeria'da aralarında bir Hamas savaşçısının da bulunduğu en az dokuz Filistinlinin öldürüldüğü büyük bir askeri operasyon başlattı. BM, operasyonu gereksiz can kaybına neden olduğu gerekçesiyle sert bir dille eleştirdi ve sivillerin korunması çağrısında bulundu. İsrail ise operasyonların 18 Ağustos'ta engellenen bir intihar saldırısının arkasındaki kişileri hedef aldığını açıklarken, İran'ı da Batı Şeria'da bir terör ağı kurmaya çalışmakla suçladı.

Hizbullah milisleri, İsrail’e 320’den fazla roket fırlattıklarını duyurdular. Bunun, bir ay kadar önce komutanları Fuat Şükrü’nün öldürülmesine verecekleri yanıtın “ilk aşaması” olduğunu belirttiler. İsrail ordusu ise saldırıdan hemen önce Lübnan’da milislere ait onlarca mevziye saldırı düzenledi. Avrupa basını, gerilimin daha da tırmanması riskinin ne kadar büyük olduğunu tartışıyor.

İsrail, Gazze’de sığınmacıların barındığı ve içinde cami olarak kullanılan bir mescidin de bulunduğu bir okulu füzelerle vurdu. Filistinli kaynaklar, 100’den fazla sivilin öldüğünü bildirdi. İsrail ordusu, Hamas’ın komuta merkezine hassas bir saldırı gerçekleştirildiğini duyurdu. Avrupa basını, yaşananları tüm yönleriyle değerlendiriyor.

Radikal İslamcı Hamas örgütünün öldürülen siyasi lideri İsmail Haniye’nin yerine Yahya Sinvar getirildi. Kaçak yaşayan 61 yaşındaki Sinvar, 7 Ekim’de İsrail’in güneyinde yaklaşık 1.200 kişinin öldürüldüğü katliamın arkasındaki isim olarak görülüyor. Yorumcular, lider değişikliğinin doğurabileceği sonuçları tartışıyor.

ABD, İsrail ve İran'a çatışmayı daha fazla tırmandırmama çağrısında bulunurken, bir yandan İsrail'in güvenliğini artırmak için Ortadoğu'ya daha fazla savaş uçağı konuşlandırdı. Medya, Hamas lideri Haniye'nin öldürülmesi sonrasında İran'dan gelen misilleme tehdidinin ne olabileceği konusunu irdelemeyi sürdürüyor.

Hamas lideri İsmail Haniye’nin Tahran’da hedef alınarak öldürülmesi sert tepkilere yol açarken, tansiyonun yükselmesi endişeleri de arttı. İran, saldırıdan İsrail’i sorumlu tutarak sert misilleme tehdidinde bulundu. Rusya, Çin ve Türkiye de saldırıyı kınadı. Gidişatı değerlendiren yorumcular, olası sonuçları analiz ediyor.

Golan Tepeleri’ne yönelik ölümcül saldırıdan üç gün sonra, İsrail Beyrut’ta bir banliyöyü vurdu. İsrail ordusundan alınan bilgilere göre, Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Fuat Şükrü hedef alındı. Şükrü’nün saldırıdan kurtulup kurtulmadığı henüz belirsizliğini koruyor. Öte yandan Hamas da İsrail’i, Tahran’a düzenlenen hava saldırısıyla siyasi liderleri İsmail Haniye’yi öldürmekle suçladı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü dördüncü kez ABD Kongresi’nde konuştu. Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonu savunarak, Hamas’a karşı zafer vaadinde bulundu. Başbakan İsrail’in sivilleri korumak, Hamas’ın ise onları tehlikeye atmak için elinden geleni yaptığını söyledi. Önde gelen Demokrat siyasetçi Nancy Pelosi’nin sert bir dille eleştirdiği konuşmadan yorumcular da memnun kalmamış gözüküyor.

İsrail ile Lübnan Hizbullahı'na bağlı İslamcı milisler arasındaki gerilim büyüyor: İsrail ordusu, Lübnan'a yönelik olası bir müdahale planlarının onaylandığını açıkladı. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ise limanlarını ve havaalanlarını saldırı için kullandırması halinde Kıbrıs'ın da "savaşın parçası" olacağı tehdidinde bulundu. Lefkoşa bu ihtimali derhal reddetti. Avrupa basını gelişmeleri irdeliyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu savaş kabinesini feshetti. Bu hamlesiyle, nispeten ılımlı Benny Gantz'ın çekilmesine ve daha aşırılıkçı bakanların Hamas saldırısından sonra kurulan ve kararların dar bir çevre tarafından büyük gizlilik içinde alındığı savaş kabinesine katılma ısrarına yanıt vermiş oldu. Avrupa basını kararı irdeliyor.

Benny Gantz, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun acil durum hükümetinden istifa ettiğini duyurdu. Ülkede sevilen eski ordu komutanı bu hamlesiyle, Başbakan’ın Gazze Şeridi için savaş sonrasına yönelik bir plan takdim etmemesi halinde, Hamas’ın terörist saldırısı sonrasında kurulan savaş kabinesinden desteğini çekme tehdidini gerçeğe dönüştürmüş oldu. Ancak Netanyahu, Gantz’ın partisi olmadan da parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduruyor.

ABD Başkanı Biden, Gazze Şeridi için yeni bir ateşkes planı takdim etti. Sunulan teklif, Filistinli tutukluların salıverilmesi karşılığında rehinelerin serbest bırakılmasını ve İsrail güçlerinin geri çekilmesini öngörüyor. Buna karşılık İsrail Başbakanı Netanyahu, Hamas’ın askeri varlığının yok edilmesi hedefine vurgu yaptı. Gösteriler düzenleyen on binlerce İsrailli ise planın kabul edilmesi çağrısında bulundu.

BM Güvenlik Konseyi bu çarşamba, İsrail’i Refah’a yönelik saldırısına derhal son vermeye çağıran bir tasarıyı karara bağlayacak. Öncesinde ise BM Uluslararası Adalet Divanı, İsrail’e saldırıyı durdurma çağrısı olarak yorumlanan bir hükümde bulunmuştu. Yorumcular, bunun ne gibi bir etki yaratacağı konusunda hemfikir değil.

İspanya, İrlanda ve Norveç hükümetleri, ilerleyen günlerde Filistin Devleti’ni resmen tanıma niyetinde olduklarını ilan ettiler. Bunu Hamas terörizmine destek olarak nitelendiren İsrail, Dublin ve Oslo’daki büyükelçilerini geri çekti ve aynı kararın Madrid için de alınması bekleniyor. Avrupa basınındaki yorumlar, konuya dair ne denli büyük görüş ayrılıkları olduğunu gösteriyor.

Uluslararası Ceza Mahkemesi UCM'nin, İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Galant ile üç Hamas lideri hakkında savaş suçu ve insanlığa karşı suç işledikleri gerekçesiyle tutuklama emri talebi uluslararası tepkilere yol açtı. İsrail, ABD, Büyük Britanya ve Almanya, mahkemeyi demokratik bir ülkenin liderini teröristlerle aynı kefeye koymakla eleştirdi. Yorumcular kararı çeşitli yönlerden irdeliyor.

İsrail ile radikal İslamcı Hamas arasındaki müzakerelerde hareketlenmeler var. Büyük Britanya Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in 40 günlük ateşkes teklifinde bulunduğunu duyurdu. Karşılığında İsrailli rehinelerin serbest bırakılması isteniyor. Yorumcular, bunun Refah’a yönelik gerçekleşmesi beklenen saldırıyı önleyip önleyemeyeceğini tartışıyor.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cumartesi günü İstanbul’da kabul ettiği Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’yle insani yardım meselesini ve ateşkes ihtimalini konuştu. Peki sergilenen bu yakınlık bariz bir yanlış adım mı yoksa akıllıca bir politika mı?

İran'ın İsrail'e yönelik insansız hava aracı ve füze saldırısının ardından Ortadoğu'da gerginlik sürüyor. ABD Başkanı Biden, İsrail'i saldırıya karşılık vermemeye çağırmıştı. Cuma günü İran'ın İsfahan bölgesindeki bir hava üssünde patlamalar meydana geldi. İsrail, bunun bir saldırı olduğu yönündeki spekülasyonlarla ilgili yorum yapmadı. Avrupa basını mevcut durumu irdeliyor.

İspanya, İrlanda ve Slovenya, mart ayında savaş sürerken Filistin devletini tanıma niyetinde olduklarını açıklamıştı. Girişim artık somutluk kazanıyor: Bu uğurda daha fazla destek toplamaya çalışan İspanya Başbakanı Pedro Sánchez, haziran sonuna kadar tanımanın gerçekleşmesini planlıyor. İrlanda Dışişleri Bakanı Micheál Martin de hükümetine tanıma yönünde bir teklif sunmaya hazırlanıyor. Yorumcular hemfikir değil.

İran pazar günü İsrail’e ilk kez doğrudan saldırdı. İsrail silahlı kuvvetlerine göre, Tahran’dan gönderilen 300’ün üzerinde insansız hava aracı ile füzenin %99’u, müttefiklerin de desteğiyle etkisiz hale getirildi. 1 Nisan’da Şam’da yedi devrim muhafızının öldürülmesinin ardından İran İsrail’i suçlamış ve misilleme yapacağını duyurmuştu. Saldırının önemi konusunda Avrupa basınında birbirinden farklı değerlendirmeler var.

Berlin polisi, cuma günü “Filistin Kongresi” adındaki bir etkinliği başlamasından yaklaşık iki saat sonra dağıttı. Yetkililer, müdahalenin gerekçesi olarak internette ismi açıklanan konuşmacılardan birinin İsrail ve Yahudi karşıtı nefret söylemi yüzünden Almanya’da siyasi faaliyet yürütmekten men edilmesini gösterdi. Basında ayrıca, kongre öncesinde etkinliğe katılması planlanan kimi katılımcıların ülkeye girişinin yasaklandığı haberleri yayınlandı.

Radikal İslamcı Hamas'ın İsrail'e saldırmasının üzerinden altı ay geçti. Milisler 1.200'ün üzerinde insanı öldürüp, 250'den fazla kişiyi rehin almıştı. İsrail'in Gazze'ye saldırarak terör örgütünü tamamen çökertme girişimi ise henüz başarılı olamadı: Hamas hâlâ 130'a yakın rehineyi elinde tutuyor ve savaşmayı sürdürüyor. Sivil ölümlerdeki artış ve bölgedeki sefalete yönelik eleştirler git gide daha yüksek sesle dile getirilirken, İsrail ordusu Gazze'nin güneyinden kısmen çekildiğini açıkladı.

BM Güvenlik Konseyi, ABD’nin çekimser kaldığı oylamada 14 lehte oyla Gazze Şeridi’nde “derhal ateşkes” talebini kabul etti. Kararda, Ramazan ayı boyunca çatışmalara ara verilmesi ve radikal İslamcı Hamas’ın kaçırdığı rehinelerin serbest bırakılması çağrısında bulunuluyor. İsrail karara öfkeyle tepki verirken, Hamas Güvenlik Konseyi’ne teşekkür etti, ancak Filistinli mahkûmların İsrailli rehinelerle takas edilmesini istedi.

İsrail'in Gazze Şeridi'nde radikal İslamcı Hamas'a karşı yürüttüğü savaş nedeniyle sivil halkın durumu o denli kötüleşti ki, ABD tüm halkın kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu duyurdu. AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, insani yardım malzemelerini kontrol noktalarında çok uzun süre beklettiği için İsrail'i açlığı savaş silahı olarak kullanmakla suçladı. Ancak aynı fikirde olmayan Netanyahu, İsrail'in insani yardımların ulaştırılabilmesi için olağanüstü çaba sarf ettiği kanaatinde.

Eylül 2023'te İsrail Başbakanı Netanyahu ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki atmosfer hâlâ dostaneydi. Bu durum, 7 Ekim'de Hamas'ın İsrail'e saldırması ve ardından patlak veren savaşta Türkiye'nin açıkça İslamcı terör örgütünün yanında yer almasıyla değişti. Ancak ülke medyası, Erdoğan'ın pozisyonunun ilk bakışta göründüğü kadar net olmadığı kanaatinde.

ABD, Gazze Şeridi’ndeki sivil halka havadan yardım malzemesi göndermeye başladı. Cumartesi günü savaş bölgesine 38 bin öğün gıda bırakıldığı tahmin ediliyor. Washington’ın önümüzdeki haftalarda geniş çaplı bir yardım kampanyası düzenlemeyi planladığı düşünülüyor.

Hamas'ın kontrolündeki Sağlık Bakanlığı, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bir yardım konvoyundan yapılan dağıtım sırasında en az 110 Filistinlinin öldüğünü açıkladı. Tam olarak ne yaşandığı hâlâ belirsizliğini koruyor: İsrail trajediyi doğrulasa da kalabalığın üzerine ateş açıldığı suçlamalarını reddediyor. Yorumculara göre yaşanan trajedi, Gazze'deki mevcut durumun bir simgesi olarak görülmeli.

İsrail Gazze Şeridi'nin güneyindeki askeri operasyonlarını hızlandırırken, Gazze'de yerinden edilmiş bir milyondan fazla insanın sıkışıp kaldığı Mısır sınırındaki Refah'ta büyük bir kara harekâtı düzenlemesinden endişe ediliyor. ABD, BM Güvenlik Konseyi'ne "mümkün olan en kısa sürede geçici ateşkes" önerisi sunmaya hazırlanıyor. Yorumcular, siyasi aktörlere sağduyu çağrısı yapıyor.

İsrail’in Refah’a harekât düzenleyeceğini ilan etmesi uluslararası toplumda büyük endişe yarattı. Güney Afrika, saldırıyı önlemek üzere bir kez daha BM bünyesindeki en yüksek mahkemeye başvuruda bulundu. Kahire’deki ateşkes ve Hamas’ın elindeki rehineleri salıvermesi müzakereleri de sürüyor. Fakat yorumcular, bu girişimlerin Refah’taki 1,3 milyondan fazla ülke içinde yerlerinde edilmiş sığınmacının can güvenliğini sağlayıp sağlamayacağından emin değil.

ABD ordusu, Irak ve Suriye’de İran Devrim Muhafızları ile onların desteklediği milislerle bağlantılı 85’ten fazla hedefe yönelik saldırılar gerçekleştirdiğini duyurdu. Irak’tan gelen bilgilere göre en az 16 kişi öldü. Washington bu hamlesiyle, Ürdün’de insansız hava aracıyla düzenlenen ve üç ABD askerinin ölümüyle sonuçlanan saldırıya yanıt vermiş oldu. Avrupa basını hayli tehlikeli bir döneme girildiği görüşünde.

ABD, Almanya, Fransa, Büyük Britanya ve başka bazı devletler, BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu’na (UNRWA) yönelik finansal yardımlarını askıya alırken, AB de konuyu gündemine aldı. Öncesinde İsrail, yardım kuruluşunun on iki çalışanının İslamcı terör örgütü Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısına karıştığı iddiasını içeren bilgiler sunmuştu. Wall Street Journal’ın aktardığı istihbarat raporları da her on UNRWA çalışanından birinin terör örgütleriyle bağlantısı olduğuna işaret ediyor.

AB, dün gerçekleştirilen dışişleri bakanları buluşmasının hemen öncesinde bir kez daha Ortadoğu'da iki devletli çözümden yana olduğunu açıkladı. ABD Başkanı Joe Biden da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesinde, ABD'nin İsrail ve Filistin arasında barışa giden yol olarak hâlâ iki devletli çözümü savunduğunu açıkça ifade etmişti. Yorumcular, söz konusu hedefin bugün ve gelecekte ne kadar gerçekçi olduğunu irdeliyor.

İsrail, Lahey’deki Uluslarası Adalet Divanı huzurunda Gazze Şeridi’nde radikal İslamcı Hamas’a karşı yürüttüğü savaşta Filistinlilere soykırım uyguladığı iddiasına yanıt verdi. İsrail savunmasında, Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonun meşru müdafaa hakkı çerçevesinde yürütüldüğünü ve sivillerin çektiği acıların terörist Hamas'ın stratejisinin bir parçası olduğunu öne sürdü. Davayı Güney Afrika Cumhuriyeti açmıştı.

Lübnan Hizbullahı, Beyrut’taki bir banliyöye düzenlenen ve Hamas liderlerinden Salih El Aruri’nin öldürüldüğü insansız hava aracı saldırısından İsrail’i sorumlu tuttu. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, saldırının yanıtsız kalmayacağını duyurdu. İsrail ise henüz iddiaları doğrulamış değil. Yorumcular, çatışmaların bölgesel bir yangına dönüşme ihtimalini değerlendiriyor.

Gazze Şeridi’nde savaş sürerken, Yemenli Husi isyancılar da Kızıldeniz’de İsrail limanlarına doğru seyreden tankerlere ve yük gemilerine yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı. Pek çok nakliye şirketi, bu önemli ticaret rotasını kullanmayı bırakacaklarını duyurdu. ABD hükümeti, İran destekli milislere karşı uluslararası bir askeri ittifak kurulmasını istiyor. Avrupa basını, bu karmaşık durumu analiz ediyor.

İsrail, BM'nin son kararına rağmen Gazze Şeridi'nde radikal İslamcı Hamas'a karşı operasyonlarını sürdüreceğini açıklamıştı. Ancak korkunç bir hata yapıldı: Hamas tarafından kaçırılan rehinelerden üçü, İsrail askerleri tarafından yanlışlıkla vurularak öldürüldü. Yorumcular, bunun İsrail'in stratejisini değiştirmesi gerektiğinin göstergesi olup olmadığını irdeliyor.

BM Genel Kurulu, Gazze Şeridi'nde yerlerinden edilen ve açlıkla soğuktan mustarip insanların temel ihtiyaçlarının karşılanması için derhal insani ateşkes çağrısı yaptı. İsrail ise radikal İslamcı Hamas'ın sivilleri kalkan olarak kullandığını bir kez daha vurgulayarak, Hamas yok edilene kadar operasyonların süreceğini duyurdu. Yorumcular, bundan sonra ne olacağına dair ortada bir plan olmadığına özellikle dikkat çekiyor.

İsrail ile radikal İslamcı örgüt Hamas arasındaki çatışmalar cuma günü yeniden başladı. Gazze Şeridi’ne yönelik hava saldırıları kaldığı yerden devam ederken, İsrail kara birlikleri de Gazze’nin güneyine ilerlemeye başladı. Washington, savaşın sivil halk üzerindeki etkisini en aza indirmesi için İsrail’e baskıyı artırıyor. Avrupa basını ise çatışmanın farklı hususlarına ışık tutuyor.

İsrail ile terör örgütü Hamas arasındaki ateşkes perşembe gününe kadar uzatıldı. Mısır, her gün Gazze Şeridi’nde tutulan 10 rehine karşılığında 30 Filistinli tutuklunun salıverileceğini duyurdu. Ayrıca Gazze Şeridi’ne gönderilen yardımlar da artırılacak. Bugüne kadar yaklaşık 240 rehineden 81’inin serbest bırakıldığı bildirildi. Yorumcular, anlaşmaya dair farklı değerlendirmelerde bulunuyor.

İsrail ile radikal İslamcı Hamas arasında rehine ve mahkûm takası amacıyla varılan ateşkes cuma sabahı itibarıyla resmen yürürlüğe girdi. Ateşkesin en az dört gün sürmesi bekleniyor. Arabulucu Katar'a göre bu süre on günü de bulabilir. İlk etapta, İsrail'in 150 Filistinli mahkûmu salıvermesi karşılığında, Hamas'ın elindeki 240 rehineden 50'sini serbest bırakması üzerinde anlaşmaya varıldı.

İsrail'in radikal İslamcı Hamas'a karşı yürüttüğü harekâtta sivil kayıpların yüksekliği uluslararası toplum tarafından git gide daha fazla eleştiriliyor. Hamas'ın kontrolündeki sağlık dairesinin verdiği bilgilere göre şu ana kadar 13.000'den fazla sivil hayatını kaybetti. İsrail sivil kayıplardan kaçınmaya çalıştığını, ancak Hamas'ın inşa ettiği ve rehinelerin yanı sıra silah ve mühimmatın da saklandığı tünel sisteminin, sivil tesislerin altından da geçtiğine dikkat çekiyor. Avrupa basınında farklı görüşler mevcut.

İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg ve küresel iklim koruma hareketi Fridays for Future, Filistin yanlısı bir duruş sergiledikleri gerekçesiyle giderek artan eleştirilere maruz kalıyor. Son olarak pazar günü, Amsterdam'da düzenlenen iklim protestosunda konuşmacılardan biri, mikrofonu "nehirden denize, Filistin özgür olacak" sloganı atan bir aktiviste verdi. Yorumcular hareketin tamamen yanlış yola saptığını düşünüyor.

Radikal İslamcı Hamas 7 Ekim’de İsrail’e saldırmadan önce, İsrail’de Binyamin Netanyahu liderliğindeki sağcı ve dinci hükümete yönelik büyük protesto gösterileri düzenleniyordu. Ülkeye yönelik genel tehdit karşısında şimdilik bu protestolar yatışmış gözüküyor. Fakat bilhassa da Netanyahu’nun, istihbarat servislerini terör saldırısı konusunda kendisini uyarmamakla suçlamasına yönelik eleştiriler sürüyor. İsrail Başbakanı yorumculara göre tam anlamıyla beceriksiz.

İsrail, Hamas’a karşı yürüttüğü savaşta Gazze’de radikal İslamcı milislerin bulunduğundan şüphelendiği mevzileri vurmaya devam ediyor. İsrail ordusu, Şifa Hastanesi’ne düzenlenen baskında silahların, askeri teçhizatların ve Hamas’a ait bir komuta merkezinin ele geçirildiğini iddia etti. Uluslararası toplumun İsrail’in operasyonlarında sivillerin korunmasına öncelik vermesi çağrıları ise artıyor. Yorumcuların başka endişeleri de var.

İsrail hükümeti, radikal İslamcı Hamas rehineleri serbest bırakmadığı sürece Gazze Şeridi'nde genel bir ateşkes ilan etmeyi reddediyor. Ancak Başbakan Netanyahu, rehinelerin bölgeden çıkabilmesini ve yardım kuruluşlarına göre tamamen yetersiz vaziyetteki insani yardımın ulaştırılmasını kolaylaştırmak için "küçük taktiksel aralar" vermeye hazır olunduğunu açıkladı. Avrupa basını durumu irdeliyor.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan İsrail’i “savaş suçlusu”, Hamas’ı da “kurtuluş hareketi” olarak nitelendirdi. Öncesinde ise İsrail ve Hamas arasında arabuluculuk yapmaya soyunmuştu. Yorumcular, Erdoğan’ın bu tutumunun ne gibi sonuçlar doğurabileceğini ve doğurması gerektiğini irdeliyor.

BM Genel Sekreteri Guterres’in Ortadoğu’daki çatışmaya dair yaptığı konuşma büyük eleştiri aldı. Guterres, radikal İslamcı Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısını “dehşet verici” şeklinde nitelerken, Filistin topraklarındaki “boğucu işgali” de kınadı. Saldırıların durduk yere gerçekleşmediğini söyledi. Köşe yazılarında bu tutuma yönelik hem öfke hem anlayış mevcut.

Radikal İslamcı Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısı sonrasında AB müşterek bir tutum sergilemeye çalışsa da Lüksemburg’da düzenlenen AB dışişleri bakanları buluşmasında, bilhassa Gazze’de insani yardım amaçlı ateşkes talebine yönelik görüş ayrılıkları ayyuka çıktı. İspanya ve İrlanda gibi ülkeler talebi desteklerken, Almanya ve Avusturya’nın şüpheleri var. Karar sürecindeki zorluklar köşe yazılarına da yansımış gözüküyor.

Radikal İslamcı Hamas'ın İsrail'e saldırısı ve İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nde verdiği karşılık, Avrupa toplumlarında atmosferi kızıştırdı. Filistin yanlısı mitinglerde sıklıkla Hamas'a yönelik sempati ifadeleri işitilirken, Yahudi karşıtı sloganlar da atıldı. Berlin'de bir sinagog kundaklandı. Avrupa basını endişeli.

Radikal İslamcı Hamas, İsrail'e yönelik terör saldırısında 200'den fazla kişiyi rehin almıştı. Kaçırılmalarından yaklaşık iki hafta sonra, önce ABD'li bir anne ve kızı, ardından da İsrail vatandaşı iki yaşlı rehine serbest bırakıldı. Arabuluculuk görüşmelerine Mısır ve Katar'ın da dahil olduğu anlaşılıyor. Avrupa basını özellikle Katar'ın alışılmadık rolünü irdeliyor.

İran’daki otoriter rejim, radikal İslamcı Hamas gibi silahlı grupları ve Lübnan Hizbullah’ını yıllardır gönderdiği para ve silahlarla destekliyor. Tahran, Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği terör saldırısından bu yana İsrail ya da ABD’nin “kırmızı çizgileri aşması” halinde askeri müdahalede bulunacağı tehdidini defalarca yineledi. İran’ın Ortadoğu’daki rolüne ışık tutan yorumcular, müdahale riskini değerlendiriyor.

Radikal İslamcı Hamas'ın acımasız terör saldırısının ardından Avrupa basını büyük ölçüde aynı görüşü paylaşıyor: Gazze Şeridi'nin kontrolü silahlı örgütte olduğu sürece İsrailliler ve Filistinliler arasında barış mümkün değil. Yoğun nüfusa sahip bölgenin Hamas'tan sivil kayıplar yaşanmadan kurtarılamayacağı da aynı ölçüde açık görünüyor. Yorumcular, gidişatın uzun vadede nereye evrilebileceğini irdeliyor.

Gazze’deki bir hastaneye düzenlenen ve yüzlerce insanın ölümüne sebebiyet veren saldırı dünyayı dehşete düşürdü. Hamas İsrail’i suçlarken, iddiayı reddeden İsrail ordusu oluşan hasarın kullandıkları silahlardan kaynaklanamayacağını bildirdi. İsrail ayrıca, bir dinleme kaydı ve radar görüntülerine dayanarak, yıkıma İslami Cihat örgütünün fırlattığı ve yönünü şaşıran bir füzenin yol açtığını öne sürdü. Basın, olayın medyaya yansımalarını ele alıyor.

ABD Başkanı Joe Biden’ın bu çarşamba günü İsrail’e bir ziyaret gerçekleştiriyor. ABD, radikal İslamcı Hamas’ın terör saldırısı sonrasında İsrail’le dayanışmasını defalarca vurgularken, Gazze’deki sivil halkın korunması gerekliliğine de dikkat çekmişti. Yorumcular Biden’ın arabulucuğuna umut bağlasalar da Gazze’deki bir hastanenin vurulması üzerine Filistin lideri Abbas’la yapılması planlanan görüşme ertelendi.

Hamas'ın İsrailli sivillere ve askeri tesislere yönelik saldırılarının tetiklediği yeni savaşın jeostratejik arka planına yönelik çok şey yazılıp çiziliyor. Bu bağlamda özellikle İran'ın ve Suudi Arabistan'ın rolüne odaklanılıyor. Durumu tahlil eden görüşleri bir araya getirdik.

İsrail, Hamas’ın acımasız saldırısından sonra radikal islamcı terör örgütüne karşı kararlı adımlar atıyor. Gazze Şeridi bombalanıyor, bölge dışarıya kapatılmış durumda ve gündemde bir kara harekâtı var. Bölgenin elektrik ve suyu da kesildi ki BM bunu halihazırda eleştirmişti. ABD "savaş hukukuna" uyulması çağrısı yaparken orantılılık meselesi Avrupa basınını da meşgul ediyor.

Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırıları ve sonrasında patlak veren savaşın ardından Avrupa’nın pek çok ülkesinde Filistin yanlısı gösteriler düzenlendi. Gazze halkıyla dayanışma sergileyenler olduğu gibi Hamas terörünün, antisemitizmin ve şiddetin yüceltildiği etkinlikler de gerçekleşti. Yorumcular, ifade özgürlüğünün anlamını ve sınırlarını tartışıyor.

Radikal İslamcı Hamas’ın cumartesi günkü acımasız saldırısının ardından İsrail savaş hali ilan etti. Hamas savaşçılarının Gazze’ye götürdüğü İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasına yönelik müzakereler sürüyor. İsrail tarafında ölenlerin sayısı 1.200’ü aşmışken, İsrail’den gelen bilgilere göre en az 1.000 silahlı Filistinli öldürüldü. Yorumcular savaşın gidişatını irdeliyor.

Radikal İslamcı Hamas, cumartesi sabahı İsrail'e bir yandan roket saldırıları düzenlerken, silahlı Filistin güçleri eşzamanlı olarak İsrail'e sızıp sınıra yakın pek çok kasabada sivil halka saldırdı, yüzlerce İsrailliyi öldürdü ve 100'den fazlasını da kaçırdı. İsrail kaynaklı bilgilere göre, İsrail Gazze'deki hedefleri bombalarken Hamas roket atmayı sürdürüyor. Avrupa basını, şimdi ne yapılması gerektiğini ve gerilimin tırmanmasının kime yaradığını irdeliyor.

İsrail, Batı Şeria’da iki gündür süren geniş çaplı askeri operasyonu sonlandırdığını duyurdu. Ancak Başbakan Netanyahu, bunun “tek seferlik bir eylem” olmadığını da ekledi. Ordu, bir dizi hava saldırısının ardından, İslamcı militanların kalesi kabul edilen Cenin’e kara birlikleriyle girmişti. Filistin, en az 13 kişinin öldürüldüğünü bildirdi. Yorumcular endişeli.

Filistin’in Huvara kasabasında İsrailli yerleşimciler onlarca ev ve arabayı ateşe verdi, yüzlerce insan yaralandı. Öncesinde ise bölgede, iki İsrailli iddialara göre Filistinli suikastçılar tarafından vurularak öldürülmüştü. Aşırı sağcı ve dinci Maliye Bakanı Smotrich ve iktidar koalisyonundan başka temsilciler, yerleşimcilerin tepkisinden memnun. Ülkeyi böyle bir hükümetin yönetmesi yorumcuları endişelendiriyor.

Cenin’deki polis baskınında dokuz Filistinli, bir sinagogun önünde ateş açılması sonucunda ise yedi İsrailli öldü; her iki taraftan çok sayıda kişi yaralandı: İsrail-Filistin çatışmasının tırmanmasıyla birlikte ortaya çıkan üzücü bilanço böyle. İsrail’deki yeni hükümet, yaşananlara yanıt olarak yeni terörle mücadele yasalarını kabul etti ve İsrailli sivillerin silahlanmasını kolaylaştıracak adımlar atmayı planlıyor. Yorumcular endişeli.

İsrail’in yeni aşırı sağcı İçişleri Bakanı Itamar Ben-Gvir, Kudüs’teki Tapınak Tepesi’ni ziyaret ederek eleştirilere neden oldu. Yukarısında Mescid-i Aksa’nın, aşağısında ise Ağlama Duvarı’nın bulunduğu tepe, hem Yahudiler hem de Müslümanlarca kutsal görülüyor ve İsrail-Filistin çatışması açısından da büyük hassasiyet teşkil ediyor. Ziyaretlerin sıkı güvenlik tedbirleri altında gerçekleştiği bölgeye beş yıldır hiçbir İsrailli bakan gelmemişti.

İsrail hükümeti ve İslami Cihad temsilcileri Mısır'ın arabuluculuğunda, en azından pazartesi gününün ilk saatleri itibarıyla her iki tarafın da sadık kaldığı bir ateşkes üzerinde anlaşmaya vardı. Avrupa basınında çıkan yorumlar, Gazze Şeridi ve çevresindeki durumun ne denli istikrarsız olduğunu gösteriyor.

İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde bu hafta İsrail’i ziyaret etti. On yıldan uzun bir sürenin ardından ilk kez İsveçli bir dışişleri bakanı İsrail ziyaretinde bulundu. İsveç 2014 yılında Filistin’i tanıyan ilk Avrupalı devletlerden biri olmuştu, İsrail bunun üzerine büyükelçisini geri çağırmıştı. Basın ilişkilerdeki rahatlamayı memnuniyetle karşılıyor.

ABD'li dondurma üreticisi Ben and Jerry's 2022'den itibaren Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki İsrail yerleşimlerinde satış yapmayacak. Şirketin web sitesinde, "Ben and Jerry's'in işgal altındaki Filistin topraklarında ürünlerini satmasının" şirket değerleriyle örtüşmediği yer alıyor. Köşe yazarları sonuçta her şeyin pazarlamaya yönelik olduğunu söylüyor.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken, İsrailli ve Filistinli temsilcilerle görüşmek üzere salı günü İsrail ve Ramallah'a gitti. ABD yönetimi Gazze'deki yeniden yapılanma sürecine katılmak ve göndereceği paranın Hamas'ın eline geçmesini engellemek istiyor. Taraflar şu anda ateşkese uyuyor. Ancak köşe yazarları kalıcı bir barış sağlanabileceğine kuşkuyla yaklaşıyor.

İsrail-Filistin krizi son günlerde ciddi anlamda alevlendi, ancak eylemler ve tepkiler bilinen bir oyunun tekrarı gibi. Radikal Hamas İsrail kentlerine füze fırlatıyor, İsrail ordusu misilleme olarak Gazze'ye saldırıyor ve kendini savunma hakkını öne sürüyor. Avrupa basını çıkmaza giren duruma çözüm arayışında.

Ortadoğu’daki son çatışmalara bağlı olarak Almanya’da İsrail karşıtı protestoların ve Yahudi karşıtı saldırıların sayısı son günlerde arttı. Yorumcular kaygılı ve antisemitizm ile mücadelede nasıl bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğini tartışıyor.

BM Güvenlik Konseyi Gazze sorunu için düzenlediği dördüncü acil toplantıda da ortak bir açıklama üzerinde uzlaşamayınca, tek tek uluslararası aktörler devreye girmeye başladı. ABD İsrail'e gerilimi tırmandırmama çağrısı yaptı, Çin, tarafları müzakereye çağırdı, Erdoğan ise İsrail ve Batı dünyasına hakaretler yağdırdı. Avrupa basını durumu analiz ediyor.

İsrail ordusu Gazze Şeridi'ne saldırılarını artırdı. Hava ve kara kuvvetleri devrede. Şimdiye değin bölgeye asker girmedi. Hamas perşembe günü İsrail kentlerine füze fırlatmaya devam etmişti. Avrupa medyası gerginliğin arkasında hangi çıkarların bulunduğunu tartışıyor.

İsrail'de hükümet işgal altındaki Batı Şeria topraklarına yönelik tartışmalı ilhak planını görüşüyor. ABD Başkanı Donald Trump 2020 başında barış planıyla ilhaka yeşil ışık yakmıştı. Başbakan Netanyahu da bunun hemen ardından yaz aylarında ilhakı başlatacağını açıklamıştı. Netanyahu'nun koalisyon sözleşmesinde ilhak tarihi olarak 1 Temmuz görülüyor.

İsrail ile Filistin arasındaki çatışmada dengeli bir yorum getirmek amacıyla İsviçreli günlük gazete Le Temps, geçtiğimiz günlerde dört farklı bakış açısına yer verdi. Yorumların yayınlanması, Gazze'nin İsrail'e yaptığı füze saldırılarıyla çakışıyor. Le Temps'te yayınlanan metinlerin ilk ikisini aşağıda bulabilirsiniz.

Avrupalı gazeteciler, İsrail ordusunun Filistinli göstericilere ve Hamas hedeflerine yaptığı saldırılarda en az 60 Filistinlinin ölmesiyle tırmanan şiddeti endişeyle izliyor. Gazetelerde yayınlanan yazılar arasında Filistin'in 'mağduriyet mitosu'na ve Filistin sivil toplumunu kullanan Hamas'a yönelik eleştiriler de yer alıyor.

David Ben-Gurion, Mayıs 1948'de İsrail'in bağımsızlığını ilan etmişti. İsrail devletinin 70. kuruluş yıldönümü, Filistinlilerle yaşanan çatışmalar ve iç siyasetteki sorunların gölgesinde kutlanıyor. Yetmiş yıl önce kurucularının hayal ettiği devlet bu muydu?

15 Mayıs 1948 tarihi Filistinliler için Nakba'nın, yani Arapça 'Büyük Felaket'in başladığı gün. 15 Mayıs'ta geleneksel olarak yüz binlerce Filistinlinin Arap ülkelerinin yeni kurulan İsrail'e karşı savaş nedeniyle topraklarından sürülmeleri anılıyor. Birçok gazeteci bu yıldönümünü bölgenin tarihine bakmak için bir fırsat olarak değerlendiriyor.

İsrail'in Gazze sınır bölgesinde yapılan gösterilerde askerler Filistinlilere ateş açtı ve 17 kişiyi öldürdü. İsrail devletinin kuruluş yıldönümünden ve ABD'nin Kudüs'teki büyükelçilik açılışından bir gün önce şiddetin tırmanacağını düşünen Avrupalı yorumcular itidal çağrısı yapıyor.