Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, pazartesi günü mevkidaşı Donald Trump ile Beyaz Saray’da bir araya gelerek Ukrayna’nın durumunu konuştu. Macron’un amacı Trump’ı Rusya yanlısı tutumundan vazgeçirmek ve Avrupa’yı barış görüşmelerinde müzakere masasına dahil etmekti. Basın görüşmeyi değerlendiriyor.

Pazar günü gerçekleşen Federal Meclis seçimlerinin ardından CDU Genel Başkanı Friedrich Merz'in SPD ile görüşmelere başlaması bekleniyor. Zira iki parti birlikte yeni Federal Meclis'te çoğunluğu sağlıyor. Avrupa medyası, bunun Almanya'nın kıtadaki rolü açısından ne anlama gelebileceğini irdeliyor.

Bu pazartesi, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik geniş çaplı saldırısının üçüncü yıldönümü. AB'nin üst düzey temsilcileri ve bazı Batılı liderler bu vesileyle Kiev'e gittiler. Ev sahibi Zelenskiy ile birlikte ele alacakları gündemlerinde, ABD Başkanı Trump'ın başlattığı dış politika değişimine nasıl yanıt verileceği ve ilerleyen Rus birliklerine karşı Ukrayna'nın ne şekilde destekleneceği var.

Almanya’da erken genel seçimler pazar günü gerçekleştirilecek. Son anketlere göre yüzde 30 ile birinci sırada görünen CDU/CSU’nun ardından yüzde 20 ile sağ popülist AfD, yaklaşık yüzde 15 ile Şansölye’nin partisi SPD ve yüzde 13 ile Yeşiller geliyor. Sol Parti (yüzde 6-8), FDP (yüzde 4-5) ve Sahra Wagenknecht İttifakı BSW (yüzde 4-5) halen meclise girme şanslarını sürdürüyor. Peki Almanya ve Avrupa’yı ne gibi riskler bekliyor?

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ABD Başkanı Donald Trump’la Ukrayna meselesini görüşmek üzere pazartesi günü Washington’a gidecek. Macron, görüşme öncesinde Trump’ı Ukrayna’da barışı sağlamak için Avrupa’yla daha yakın işbirliği yapmaya ikna etme niyetinde olduğunu söyledi. Ayrıca, Kremlin’in şefi Vladimir Putin’in oyununa gelmemesi konusunda da kendisini uyarmak istediğini belirtti. Avrupa basını görüşmeyi değerlendiriyor.

ABD Başkanı Trump, sert sözlerle hedef aldığı Ukraynalı mevkidaşı üzerinde baskı kurmaya çalışıyor. “Seçime gitmeyen diktatör” dediği Volodimir Zelenskiy’nin savaşın sonlandırılmasına yönelik öne sürdüğü koşullar konusunda “elini çabuk tutması” gerektiğini, aksi takdirde ortada bir “ülkesi kalmayacağını” söyledi. Trump’ın sözleri, Putin ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesi ve Riyad’daki ABD ve Rusya dışişleri bakanları buluşmasının akabinde geldi. Avrupa basınının çoğunluğundan üslubu ve içeriği bakımından Trump’ın açıklamalarına tepki var.

Pazartesi günü Paris'te düzenlenen Ukrayna zirvesinde, yedi AB ülkesi ve Büyük Britanya'nın yanı sıra AB ve NATO liderleri, Riyad'daki Rus ve Amerikan dışişleri bakanları buluşmasından önce Ukrayna savaşında bir barış çözümü üzerinde Avrupa'nın tutumunu belirlemeyi hedefliyordu. Avrupa'nın barış gücü askerleri göndermesi konusu o günden beri tartışmaların merkezindeki yerini koruyor. Yorumcular, münferit ülkeler ile bir bütün olarak Avrupa'nın tutumunu irdeliyor.

Olası Rus tehdidi ve ABD’nin desteğini azaltması karşısında Avrupa yine savunmasına daha fazla yatırım yapmayı tartışıyor. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, bu gaye doğrultusunda AB’nin borç düzenlemelerini yumuşatma niyetinde. Öte yandan, Danimarka savunma harcamalarını GSYH’sinin yüzde üçünün üzerine çıkaracağını duyurdu. Yorumcuların ekseriyeti bu gidişatı memnuniyetle karşılıyor.

ABD ve Rusya dışişleri bakanları arasında Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da gerçekleştirilen zirvede, yakınlaşma yolunda ilk adımların atılması konusunda anlaşıldı. İki ülke birbirlerine yeniden büyükelçi gönderecek ve Trump ile Putin arasında bir buluşma tertiplenecek. Müzakereciler, Ukrayna savaşının sonlandırılmasının yanı sıra ekonomik işbirliğinin artırılması için de uğraş verecek. Avrupa basını buluşmayı değerlendiriyor.

Avrupa basını, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in 61. Münih Güvenlik Konferansı’nda sarf ettiği sözlerden hayli kaygılı. Vance cuma günkü açıklamasında, Avrupa’ya yönelik en büyük tehdidin Rusya ya da Çin’den değil, içeriden geldiğini söyleyerek Avrupa’yı temel değerlerinden uzaklaşmakla suçlamıştı. Peki transatlantik ilişkiler şimdi ne âlemde?

Diğer gündem konuları