ABD Başkanı Donald Trump, salı günü Kongre’ye hitaben gerçekleştirdiği konuşmasında hedeflerini ve politikalarını anlattı: Trump konuşmasına başlarken, “43 günde çoğu hükümetin dört ya da sekiz yılda başardığından fazlasını yaptık, üstelik daha yeni başlıyoruz,” dedi. Ukrayna meselesine ise 100 dakika süren konuşmasının ancak sonlarına doğru kısaca değindi. Avrupa medyası Trump’ın sözlerini değerlendiriyor.

Portekiz’de gidişat erken seçime işaret ediyor. Başbakan Luís Montenegro, yakın zamana kadar bir aile şirketi aracılığıyla akdedilmiş yüksek tutarlı danışmanlık sözleşmeleriyle menfaat sağlamakla suçlanıyor. Şimdi de partisi PSD’nin çoğunluğa sahip olmayan hükümetine karşı parlamentoda güven oylamasına gidilmesini istiyor. Yorumcular, bu koşullarda yeniden seçime gitmenin iyi olup olmayacağı konusunda hemfikir değil.

Tempi tren kazasının ikinci yıldönümünde düzenlenen kitlesel protestoların ardından, Yunanistan Parlamentosu’nda salı günü siyasi sorumluluğun örtbas edildiği iddialarını araştırmak üzere bir soruşturma komisyonu kuruldu. Öte yandan dört muhalefet partisi, Başbakan Kiriakos Miçotakis hakkında cuma günü oylamaya sunulacak bir gensoru önergesi verdi.

AB, savunma kapasitesini büyük çapta artırmayı hedefliyor: Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, salı günü 800 milyar avroluk harcama öngören bir "Avrupa’yı yeniden silahlandırma planı" sundu. Plan, borç kurallarının gevşetilmesini ve savunma yatırımları için kredi teşviklerini içeriyor. Yorumcular, söz konusu girişimin ne denli mantıklı olduğunu irdeliyor.

Tehditlerini gerçeğe dönüştüren ABD Başkanı Donald Trump, komşusu Kanada ve Meksika’dan yapılan ithalata %25 gümrük vergisi getirdi. Çin mallarına yönelik yürürlükteki gümrük vergileri de %10 artırıldı. Trump’ın salı günü Kongre’deki konuşmasında yinelediği üzere, nisan ayında başka ülkelere karşı da benzer tedbirler alınması bekleniyor. Avrupa basını gelişmeyi tartışıyor.

Basında yer alan haberlere göre, Donald Trump salı günü ABD'nin Ukrayna'ya yaptığı askeri yardımı askıya aldı ancak aynı gün Kongre'de yaptığı konuşmada, Ukrayna Devlet Başkanı'nın taviz vermeye hazır olduğunu duyurdu. Zelenskiy, daha önce X platformunda bir açıklama yayınlayarak Ukrayna'nın barış arzusunu vurgulamış, ABD'ye bugüne kadarki yardımları için teşekkür etmiş ve cuma günü masada kalan hammadde anlaşmasını imzalamaya hazır olduğunu belirtmişti.

Başkan Trump yönetimindeki ABD’nin dış politikasında giderek belirginleşen değişimler karşısında, eski kesinlikler muğlaklaşıyor ve yeni stratejilere ihtiyaç duyuluyor. Bu bağlamda ortaya çıkan yeni koalisyonlar ve yaklaşımlar ise salt AB ile sınırlı kalmıyor. Avrupa medyası, Avrupa’nın küresel siyasette kendine nasıl yeni bir konum edinebileceğini tartışıyor.

ABD Başkanı Trump ve Ukraynalı mevkidaşı Zelenskiy, cuma günü Beyaz Saray’da Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşı konuşurken kameralar önünde birbirine girdi. Trump ve yardımcısı Vance, Zelenskiy’yi anlaşmaya varmak için daha çok taviz vermeye hazır olmaya ve ABD’nin desteği karşısında daha fazla minnettarlık göstermeye çağırdı. Zelenskiy ise anlaşmaları asıl ihlal edenin Rusya olduğunu söyledi. Yorumcular bir dönüm noktası yaşandığında hemfikir.

Avusturya'da birkaç başarısız müzakere turunun ardından, ilk kez üç partili bir koalisyon hükümeti yemin ederek göreve başladı. Yeni koalisyon hükümetinde muhafazakâr Christian Stocker (ÖVP) şansölye olurken, şansölye yardımcılığı koltuğunda SPÖ lideri Andreas Babler oturuyor. Liberal Neos partisinin lideri Beate Meinl-Reisinger ise dışişleri bakanlığı görevine getirildi. Yorumcular, koalisyonun uzun ömürlü olup olmayacağı konusunda şüphelerini dile getiriyor.

Avrupalı devlet ve hükümet liderleri ile Kanada Başbakanı Justin Trudeau, pazar günü Ukrayna'ya desteği sürdürmek amacıyla Londra'da bir araya geldi. Kiev'e silah sevkiyatının artık Büyük Britanya ve Fransa'nın öncülüğündeki bir “Gönüllüler Koalisyonu” ile yoğunlaştırılması planlanıyor. Ateşkes için bir plan hazırlanması da gündemde. Pek çok Avrupalı yorumcu zirveyi olumlu değerlendiriyor.

1999’dan beri hapiste olan PKK lideri Abdullah Öcalan, kurucularından olduğu örgüte silah bırakıp kendini feshetme çağrısında bulundu. PKK pek çok ülke tarafından terör örgütü olarak kabul ediliyor. Süreçte kilit rolü, Öcalan’ı cezaevinde birkaç kez ziyaret eden DEM Parti milletvekilleri oynadı. Peki on yıllardır süren çatışmanın sona erme ihtimali var mı?

Diğer gündem konuları