Merz ancak ikinci turda seçilebildi
Almanya Federal Meclisi’nde salı günü düzenlenen oylamada Friedrich Merz yeni Şansölye olarak seçildi - ancak ikinci turda. CDU’nun lideri, ilk turda siyah-kırmızı koalisyon saflarında eksik kalan altı oyla gerekli çoğunluğu sağlayamamıştı. Şansölye seçiminin ardından kabine üyeleri de yemin ederek göreve başladı. Başlangıç kazasının nedenlerini sorgulayan Avrupa basını, yaşananların siyasi sonuçlarını değerlendiriyor.
Kusursuz işleyen bir demokrasi
Neue Zürcher Zeitung'a göre Alman demokrasisinin çöküşünden söz etmek abartılı olur:
“Milletvekillerinin Merz'i başarısızlığa uğratması bencilce, sorumsuzca hatta aptalca görülebilir. Ancak yaptıklarıyla kesinlikle demokrasiyi tehdit etmediler. Aksine, demokrasi bu salı günü mükemmel bir şekilde işledi. Parlamento hiçbir aşamada Anayasa'dan sapmadı. Her hükümetin, ilk günden dahi olsa içsel çelişkiler nedeniyle dağılma riski taşıması gerektiği bir gerçektir. Zira bu da demokrasinin bir parçası. Merz'in ilk turdaki başarısızlığı, en başta da koalisyonun içindeki merkezkaç kuvvetlerinin büyüklüğünü gösteriyor. ... Bu ittifakı bir arada tutmak için hayli fazla çimentoya ihtiyaç olacak.”
Gerçek lider eksikliği büyük
Web portalı In şöyle yazıyor:
“Oylama esnasında net bir duruş sergilemek ve parti çizgisini 'kırmak' isteyen birkaç milletvekilinin gerekçeleri önemli değil. Önemli olan, ne kadar büyük bir kargaşaya yol açacağını bildikleri halde kendilerini bunu yapabilecek bir konumda görmeleri. Zira elbette Kohl, Schröder ya da Merkel'e böyle bir şey yapmaya cesaret edemezlerdi. Dolayısıyla, bu olay bir kez daha Avrupa'daki siyasi krizin aslında bir liderlik krizine dönüştüğünü gösteriyor. Gerçek liderler eksik.”
Önüne bak ve işe koyul
NRC, Merz’in gözünün korkmamasını umuyor:
“Mart ayında Merz, Almanya’ya özgüvenini ve istikametini yeniden kazandıracak ve ülkeyi yine Avrupa Birliği’nin payandalarından biri haline getirecek lider gibi görünüyordu. Ancak salı günü parıltısı bir anda sönüverdi. Hem Almanya hem de Avrupa’nın bekası bakımından, işler şimdilik siyaseten pek iyiye gitmese de Merz’in hedeflerinden hemen vazgeçmemesini umut edelim. Hollanda, bu durum ne kadar kötü olsa da zayıf bir liderle idare edebilir, ama Almanya bunu yapamayacak kadar büyük.”
Avrupa'ya uyarı niteliğinde
Helsingin Sanomat şöyle yazıyor:
“Tarihi oylama fiyaskosu, Almanya’daki iç anlaşmazlıkların gelecekte ülkeyi felç edebileceğine dair Avrupa’ya bir ön uyarı niteliğindeydi. Salı günü Almanya'nın, Avrupa’nın ekonomik gücünü kullanarak kıtanın kaderini şekillendireceği ve Putin ile Trump’ın meydan okumalarına karşı duracağı yeni bir döneme girmesi bekleniyordu. Bu kargaşa ortamında, dengeleyici bir Almanya'nın sahneye çıkması umut ediliyordu. Ancak Merz’in aldığı sert darbe, iç siyasi çalkantılarla boğuşan bir Almanya’nın, Avrupa’nın bir sonraki büyük sorununa dönüşebileceğini gösterdi.”
Belli ki yaralar hâlâ tazeydi
Der Spiegel’e göre koalisyon ortaklarının liderleri kendi partilerinden fazla şey istemişti:
“Belli ki hem Merz hem de Klingbeil, işlerin nereye varabileceğini ya da kendi kadrolarının hassasiyetlerini yeterince düşünmemişler. Her iki grupta da bu sonucu açıklayabilecek makul sebepler bulunması tek başına dikkat çekici. Merz, özellikle de ocak ayında AfD’ye karşı kurulan güvenlik duvarını yıktığında, hem kendi ekibinden hem de diğer herkesten fazla büyük bir beklentiye girmişti. … Lars Klingbeil de fazla hassasiyet göstermedi. Hemen hemen bütün önemli pozisyonlara güvendiği ve sadık yol arkadaşlarını yerleştirdi. Deneyimli bir milletvekilinin deyişiyle, diğerlerini ise ‘kırdı geçirdi’. … Dolayısıyla, yaralar hâlâ tazeydi.”
İttifaklar kurmak onun işi değil
Berlingske, yeni Şansölye’nin bazı kırılgan yönlerine dikkat çekiyor:
“Bu 18 hançer, 18 farklı nedenden ötürü indirilmiş olabilir. Bu da Merz’in Almanya siyasetinin zirvesinde geçireceği ilk aylarına dair çarpıcı bir tablo sunuyor. Çünkü bu, kendisinin ittifak kurma ve iletişim becerilerinin ne denli zayıf olduğunu gösteriyor. … Salı günü yaşanan şok edici mağlubiyet, Merz’in içinde bulunduğu kötü durumu gerçekten anlayıp anlamadığına dair ciddi şüpheler doğuruyor. Anlamadıysa dahi, hiç değilse dünyanın geri kalanı için bu çok belli. Böylece Merz’in sorunlar listesine bir yenisi eklenmiş oldu: Tüm dünyanın gözü önünde küçük düştü. Ve bu, Avrupa’nın en önemli ülkesini yönetecek kişi adına hayli kötü bir başlangıç noktası.”
Güçlü yanı sebat etmesi
Svenska Dagbladet, Merz’in sözünü geçirebilen ve sıkıntılara alışkın bir isim olduğunu belirtiyor:
“Salı günü yaşanan başlangıç kötü bir emare gibi gözükse de Merz asla pes etmemesiyle biliniyor. Parti başkanlığına seçilmeyi üç kez denemiş, Angela Merkel’le yaşadığı anlaşmazlık sonrası siyasetten çekilmişti; ancak on yıl aradan sonra geri döndü ve bugün de Almanya siyasetinin zirvesinde oturuyor. Şimdi Merz’den beklenen, bu durumu lehine çevirmesi. Ülke içinde hızlı kararlar alması, AB düzeyinde yeni girişimler başlatması ve iyimserlik yayarak olumlu bir hava yaratmak için kilit müttefiklerle uyum içinde çalışması gerekiyor.”
Başlangıç itibarıyla zayıf
L'Opinion'a göre daha en başından zayıflamış bir şansölye bugün Paris'i ziyaret ediyor:
“Almanya'daki ekonomik ve stratejik model krizi, şimdi siyasi belirsizlikle daha da derinleşiyor. Bu durum ne kafası karışmış Almanlar ne de Avrupalılar açısından iyi bir haber. Élysée Sarayı, Friedrich Merz'in Fransız-Alman refleksini yeniden canlandırmasına büyük umutlar bağlıyor, ancak çarşamba günü Paris’e ilk ziyaretini gerçekleştirecek kişi zayıf bir şansölye. Almanya hâlâ kıtanın en büyük gücü ve Avrupa'nın başlıca itici kuvveti olmayı sürdürecek. Hiç kendimizi kandırmayalım: Almanya’nın şu anki zayıflığı, ortak Avrupa projemizin de zayıflaması anlamına geliyor.”
Kaybeden imajı üzerine yapıştı
Mediapart, hayli dar bir manevra alanı görüyor:
“Merz, yakın tarihin en sevilmeyen şansölyesi olarak öne çıkıyor ve bunun sonucunda AfD anketlerde yükselmeye devam edip CDU/CSU'nun seviyesine yaklaşıyor. Dolayısıyla, yeni Alman hükümeti herhangi bir alışma süresi tanınmaksızın görevine başlıyor. Yalnızca jeopolitik ve ekonomik gelişmelerin değil, aynı zamanda başarısına pek az inanan Alman toplumunun ve kendi saflarında hâkim şüphelerin baskısı altında. İstikrar hazır sunulan bir şey değil, yeni Şansölye tarafından sağlanması gerekecek. Böyle bir ortamda ayakta kalabilmek için Friedrich Merz'in Alman siyasi tarihinin sürekli kaybedeni rolünden çıkması gerek.”