İstanbul'daki müzakereler başarısızlığa mahkûm mu?

İstanbul’da Ukrayna ile Rusya arasında yapılacak görüşmeler bir günlük gecikmenin ardından bu cuma başlıyor. Sürecin başlatıcısı olan ama müzakerelere katılmayan Vladimir Putin, Rusya’nın savunma planını iki yıl daha uzattı. Avrupa Birliği ise salı günü Rusya’ya yönelik yeni yaptırımları hayata geçirmeyi planlıyor.

Tüm alıntıları göster/kapat
Lev Shlosberg (RU) /

Felaket tellallığına lüzum yok

Liberal siyasetçi Lev Schlosberg, Facebook paylaşımında Rusya ile Ukrayna arasında bir buluşma gerçekleşmiş olmasını dahi büyük ilerleme olarak görüyor:

“Devlet başkanları en üst düzey isimlerdir. Ancak heyetler düzeyinde anlaşmanın tüm önemli hususları üzerinde uzlaşıldıktan sonra bir araya gelirler. Böyle bir görüşme ihtimali henüz tükenmiş değil; ama her yer mayın tarlalarıyla doluyken birkaç gün içinde o noktaya varmak da kolay değil. Felaket tellallığı yapmaya lüzum yok. Daha altı ay öncesine kadar, İstanbul’da böyle bir zirve düzenlenmesi bırakın dillendirilmeyi, akıllara bile gelmezdi.”

Die Presse (AT) /

Görüşmeler başarısızlığa uğrarsa fena olur

Die Presse, görüşmelerin alelacele planlanmış olmasını eleştiriyor:

“Sözümona İstanbul Zirvesi, Putin’in Trump’ın gönlünü hoş tutmak için sahnelediği bir tiyatrodan ibaret. Öte yandan, küçük de olsa bir mesafe katedilmesini yine de memnuniyetle karşılamak gerekir: Savaşan tarafların hangi düzeyde olursa olsun doğrudan görüşmesi, varılacak bir ateşkesin veya belki de bir barış anlaşmasının ön koşuludur. Ancak bu tür müzakerelerin iyi hazırlanmış olması gerekir, aksi takdirde hiçbir sonuca ulaşamayabilirler. İstanbul’da alelacele planlanmış bu gösteri, tehlikeli bir durum yaratıyor: Bu tür müzakereler başarısızlıkla sonuçlanırsa, kısa sürede yeni bir fırsat penceresinin açılması zora girer. Kaçırılan bu fırsat da savaşın daha da tırmanmasına yol açabilir.”

Corriere della Sera (IT) /

Putin Trump'tan puan toplama peşinde

Corriere della Sera, Putin savaşın sona ermesiyle gösterdiğinden çok daha fazla ilgileniyor, diyor:

“Donald Trump’ın ikinci kez göreve gelmesi, Vladimir Putin’in önceliklerini değiştirdi. Rusya Devlet Başkanı, savaşın sürmesini kendisi açısından avantajlı gördüğü için buna karşı çıkmıyordu. ... Ancak, ABD Başkanı ile yeniden kurulan dostane ilişkiyi korumak onun için daha büyük bir önem arz ediyor. Zira bu ilişki, uzun vadede Kuzey Kutbu ile doğalgaz ve petrol fiyatları üzerinde anlaşma olasılıklarını gündeme getirebilir. Enerji fiyatlarında yaşanabilecek sert düşüşler, kırılgan durumdaki Rus ekonomisi açısından ciddi riskler barındırıyor. Dolayısıyla düşmanlıkların sona erdirilmesi, Kremlin açısından Beyaz Saray’ın nihai olmasa da kalıcı güvenini kazanmanın bir yolu şeklinde görülüyor olabilir.”

La Tribune (FR) /

Uluslararası kurumlar yavaş yavaş ölüyor

Siyaset bilimci Sébastien Boussoir, La Tribune’da Ukrayna’nın ve uluslararası sistemin geleceğinin parlak olmadığından yakınıyor:

“Bu çatışma, yeni nesil çatışmaların dayandığı paradigmaya dair işaretler veriyor. Artık ihtilaflar çok taraflı çerçevede ve Birleşmiş Milletler çatısı altında çözülmeyip, ikili görüşmeler yoluyla, aceleyle varılan ve kolayca vazgeçilebilen acılı uzlaşmalarla sonuçlanıyor. … Bu bağlamda her şey bağlayıcılığını yitirip geçici hale geliyor. Yetmiş yıl boyunca bize hem umut ama hem de yanılsamalar aşılamış bir uluslararası sistemin yavaş ama emin adımlarla ölümünü çaresizce izliyoruz.”

La Libre Belgique (BE) /

Avrupa sahnedeki yerini alıyor

La Libre Belgique, bu savaşta sürpriz olan yalnızca Ukraynalıların direniş gücü ve Trump'ın onları bu kadar çabuk yüzüstü bırakmayacağı gerçeği değildi, diyor:

“Aynı zamanda zayıf ve bölünmüş bir Avrupa'nın uyanışı da söz konusu. ... Birkaç haftadır sahnede yalnızca üçünü görüyoruz: Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Büyük Britanya Başbakanı Keir Starmer ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron. Bir yıl önce henüz var olmayan bu troyka kararlı, tutarlı ve birleşik bir tavır sergiliyor. Elbette bunun nereye varacağını kestirmek için henüz erken. Ancak Polonya, Baltık devletleri ve İskandinav ülkeleri tarafından kararlı bir şekilde desteklenen bu Avrupa, mevzubahis çatışmada adım adım yerini alıyor.”

Lidové noviny (CZ) /

Putin beklendiği üzere gelmiyor

Lidové noviny, Kremlin'in şefinin İstanbul'a bizzat gitmeyeceği baştan belliydi, diyor:

“Putin'in müzakerelere katılımının tabutuna çakılan son çivi, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ve Avrupalı liderlerin onu gelmeye zorlamak için harcadıkları enerji oldu. Zelenskiy, Federal Şansölye Friedrich Merz ve diğerleri, Putin'in İstanbul'a gelmemesi durumunda bunun onun sahtekârlığını ve anlaşmaya ilgisizliğini göstereceğini açıkça ve gerçekçi bir şekilde ifade ettiler. Ancak bu Putin'in asla oynamayacağı bir oyundu. Kontrolü kaybetmek istemeyen Putin, İstanbul’a gitseydi Avrupa'nın baskısı karşısında boyun eğmiş gibi görünecekti. Ve Putin'in bunu ne halkı ne de kendisi açısından kabul etmesi mümkündü.”

Espreso (UA) /

Barış Kremlin'in şefinin işine gelmiyor

Yazar Yuriy Bogdanov, Espreso tarafından alıntılanan bir Facebook gönderisinde barışın neden Putin’in çıkarına ters düşebileceğini şöyle açıklıyor:

“Ekonomiyi yeniden dönüştürmek karmaşık ve pahalı bir süreç. Yüz binlerce gazinin dönüşü toplumda gerilimlere yol açabilir. Seçkinler ise elde edilen sonuçların kayıpları haklı çıkarmadığından memnuniyetsizlik duyabilir. Ekonomiyi yeniden canlandırmak için büyük yabancı yatırımlara ihtiyaç olacakken, bunlar da gelmeyecek. Dolayısıyla mevcut durum (kontrolü, marjinalleşmiş yurttaşlardan kurtulmayı ve elitlerin zenginleşmesini sağlayan bir araç olarak savaş) Putin açısından bir tür denge oluşturuyor. Kaçınılmaz şekilde sistemin çöküşüne yol açacak olsa dahi - tıpkı kronik alkolizm gibi.”

La Stampa (IT) /

Batı'yı yeniden birleştirdi

La Stampa, Putin katılmasa dahi bunun iyi bir tarafı olduğu görüşünde:

“Üç farklı cepheden daveti kabul etmesi yönünde baskı görüyor: Avrupa’daki liderlerden, Volodimir Zelenskiy’den ve Donald Trump’tan. Bu baskıların ortaklaşması, Rusya Devlet Başkanı'nın artık manevra alanının iyice daraldığını gösteriyor. Gerçi kimseye 'hayır' demekte zorluk çekmediği bir gerçek - bunu halihazırda savaşla da açıkça ortaya koydu. Ancak İstanbul’daki görüşmeye katılmaması halinde, yalnızca ABD ile Ukrayna'nın değil, aynı zamanda Washington ile Avrupa’nın arasını açtığını düşündüğü bir stratejiye oynayarak bu cephede yeni bir birlik yaratmış olacak. Barışa gerçekten istekli olup olmadığı konusundaki maskesi de düştü. Gerçi bu kimse için şaşırtıcı olmadı.”

gazeta.ua (UA) /

Barışın değil savaşın işaretleri

Eski parlamenter ve blog yazarı Boryslav Bereza, gazeta.ua tarafından alıntılanan bir Facebook paylaşımında büyük bir Rus saldırısına karşı uyarıyor:

“Cephedeki hiç kimse İstanbul’daki görüşmelere ya da ateşkes vaatlerine inanmıyor. İşgalci güçler 15 tümenden oluşan birliklerini konuşlandırmayı tamamladı ve niyetleri çiçek toplamak değil, yaz ve sonbahar aylarında geniş çaplı bir saldırı düzenlemek. Bu da 15 Mayıs’ta İstanbul’da yapılacak buluşmadan gerçekten bir netice bekleyip beklemeyeceğimize dair verilebilecek en iyi cevap.”

Igor Eidman (RU) /

İkiye karşı bir - o da Zelenskiy

Sosyolog Igor Eidman, Moskova’nın gidişatı tersine çevirebileceği bir senaryo ihtimaline değiniyor:

“Putin [öncesinde] Trump’la anlaşırsa, Zelenskiy ile ancak ABD Başkanı da kendileriyle birlikte hazır bulunursa müzakere etmeyi şart koşabilir - yani ikiye karşı bir. Bu da yeni bir skandala ve ABD’nin Ukrayna’ya yardımı durdurmasına yol açabilir. Kremlin birden çıkıp da Putin’in İstanbul’a Trump’la görüşmek üzere geleceğini açıklarsa (ki Rusya resmi açıklamayı böyle yapıp Zelenskiy’yi sonrasında adeta işe dahil edebilir), Ukrayna liderini birlikte kafakola alma konusunda anlaşılmış demektir. Trump ile Putin iddialara göre bir süredir doğrudan gayriresmi temaslar yürütürken, böyle bir senaryo pekâlâ mümkün.”

taz, die tageszeitung (DE) /

Kiev belirli taleplere cevap verebilir

Taz'ın Kiev muhabiri Bernhard Clasen, Ukrayna hükümetinin İstanbul'a gitmeye hazır olmasından memnuniyet duyuyor:

“Ukrayna böylece pek çok korkusunun üstesinden gelmiş oldu. Ukrayna'nın karşılamayacağı Rus talepleri söz konusu: Örneğin, Rusya'nın istediği üzere Zaporijya gibi şehirleri öylece Rusya'ya vermesi mümkün değil. Öte yandan, Rusya’nın Ukrayna’da Rus diline yönelik ayrımcılığın sona erdirilmesi talebi ise göz ardı edilmemeli. Nisan ayında Kiev’de olduğu gibi, gençlerin yalnızca sokakta Rusça müzik dinledikleri gerekçesiyle iç istihbarat teşkilatı SBU tarafından ifadeye çağrılması kabul edilemez.”

Echo (RU) /

Top şimdi Kremlin'in sahasında

Dozhd'un genel yayın yönetmeni Tikhon Dziyadko, Echo'nun alıntıladığı bir Telegram gönderisinde diplomatik bir düellodan söz ediyor:

“Putin gecenin bir köründe müzakere öneriyor ve Trump’ın gözünde bir barış elçisine dönüşüyor, ancak Zelenskiy el yükseltiyor: Putin’le müzakereye hazır olduğunu söylüyor – ve böylece Trump’ın gözünde barış elçisi artık o oluyor. Bu Moskova'nın istemediği bir şey ve [eski kültür bakanı] Medinsky ya da [muhalefet partisi LDPR'nin başkanı] Slutsky gibi birilerini yollamayı planlıyor ki bu görüşmelerin başarısız olması manasına gelecek. Fakat Trump müzakereler konusunda hemen ısrar ediyor - Kiev'in Putin'le şahsen müzakere etme konusunda ısrarcı olması bu durumda pek kolay değil. Ama ardından Trump bir adım daha atıyor ve İstanbul'a bizzat uçacağını söylüyor - Moskova artık palyaçolarını gönderemez. ... Top şimdi Kremlin'in sahasında.”

Avvenire (IT) /

Nahoş bir ültimatom

Avvenire şöyle yazıyor:

“Kremlin lideri gerçekten de ‘Kiev Nazilerinin lideri’ dediği Zelenskiy'nin karşısına oturmak için zorlu dostu Erdoğan’a uçarsa (ki bu, son ana değin şüpheyle karşılanmalı), o zaman üç yılı aşkın süredir süren şiddetli çatışmaların ardından gerçekten bir şeyler değişmiş diyebiliriz. Rusya Devlet Başkanı ültimatomlardan hoşlanmaz - ancak, belki de yeni Almanya Şansölyesi Friedrich Merz sayesinde yeniden bütünlük ve kararlılık kazanan Avrupa, ona bir ültimatom vermiştir.”

Eesti Päevaleht (EE) /

Boş laflar yerine somut yaptırımlar gerek

Eesti Päevaleht, Starmer, Macron, Merz ve Tusk tarafından cumartesi dile getirilen “dev yaptırımların” tutarlı bir şekilde uygulanması çağrısı yapıyor:

“Rusya'nın da evet demesini gerektirecek bir ateşkesin emaresi yok. ... Rusya'ya karşı paketler halinde uygulanan ve yeterince boşluklar ve istisnalar içermesi için yoğun çaba sarf edilen yaptırımların, artık yepyeni bir seviyeye taşınabileceğini göstermenin zamanı geldi. ... Bize ve yaptırımlarımıza Kremlin yeterince güldü. Bu oyun artık bitmeli. Mesele yalnızca barışla değil, aynı zamanda Batı'nın bu süreçteki güvenilirliğiyle ve binlerce masum Ukraynalının yaşamıyla da ilgili.”

Le Figaro (FR) /

Adım adım diplomasiye dönülüyor

Le Figaro üç çıkarımda bulunuyor:

“Birincisi, diplomasi harekete geçiyor - yavaş da olsa ilerleyen ama desteklenmesi gereken bir gelişme. İkincisi, Avrupalılar yeniden oyuna dahil oluyor - bunu mümkün kılan da Trump’ın başarısızlığı ve Ukrayna’ya sırt çevirmeye kalkışması. Bu durum, Avrupa’ya hem Kiev’i destekleme hem de Moskova açısından yeniden kabul edilebilir bir muhatap olma sorumluluğu yüklüyor. Üçüncüsü, ABD’nin dikkat çekici U dönüşü; ancak mevcut aşamada bu daha ziyade taktiksel bir manevra niteliğinde ve Trump’ın Putin’le barışma yönündeki stratejik hedefinde değişen pek bir şey yok.”

Vladimir Fesenko (UA) /

Trump'a yaranma yarışı

Siyaset bilimci Volodimir Fessenko, Facebook'ta şu değerlendirmede bulunuyor:

“Zelenskiy'nin, Kremlin lideri Vladimir Putin’i 15 Mayıs’ta Türkiye’de bizzat bekleyeceğini açıklaması, barış görüşmelerini çevreleyen taktiksel oyunun bir parçası şeklinde değerlendirilebilir. Burada niyet doğrudan müzakereye başlamak değil, müzakereye hazır olduğunu belli etmek. Bu açıklama resmen Putin’e yönelik bir davet olsa da esasen Washington’daki kilit aktöre, yani ABD Başkanı Donald Trump’a bir mesaj niteliği taşıyor. Putin’in İstanbul’da müzakere önerisinde bulunması da esasen Trump’a gönderilmiş bir işaret.”

Dagens Nyheter (SE) /

Rusya eski taleplerinde ısrarcı

Dagens Nyheter karamsar:

“Putin’in İstanbul’da hiçbir önkoşul olmaksızın müzakerelere başlayabileceğini önerdiğini iddia etmesi önemliyse de bunun aslında pek çok koşula bağlı olduğunu görmek şart. Putin’in dış politika danışmanı Yuri Uşakov, görüşmelerin 2022 ilkbaharında İstanbul’da yapılan müzakereleri temel alması gerektiğini söylüyor. O sıralar Rusya, en başta da Ukrayna’nın tarafsızlığını ilan etmesini ve Ukrayna silahlı kuvvetlerine sıkı sınırlamalar getirilmesini istemişti. Moskova ayrıca, ‘savaşın nedenlerinin’ de konu edilmesini talep ediyor. Kremlin bu ifadeyle, Rusya’nın saldırı savaşının sorumlusunun NATO’nun genişleme politikası olduğunu ima etmeye çalışıyor.”

Abbas Galliamow (RU) /

Putin razı olduğunu göstermek istemiyor

Siyaset bilimci Abbas Galliamov, Moskova’nın müzakere önerisinde bulunmasının nedenlerini Facebook’ta şöyle açıklıyor:

“Şu anda kimileri, ‘Putin Ukrayna’nın ateşkes teklifini reddetti,’ diye yazıyor. Peki bu sonuca nasıl varıyorlar? Putin çıkıp da ‘Zelenskiy’nin teklifini kabul ediyorum’ mu diyecekti? Hiçbir siyasetçi bunu yapmaz. Siyasette ikinci plana düşmek istemezsiniz. … Düşmanın teklifini görmezden gelir, ona çok benzeyen ama biraz değiştirilmiş ve orijinalmiş gibi görünen kendi teklifinizi sunarsınız. Kamuya açık yapılan siyasetin temel kuralı böyledir ve Putin de bunu iyi bilir. Ama nihayetinde Rusya Devlet Başkanı, Zelenskiy’nin teklifini fiilen kabul etmek zorunda kaldı. Çünkü bu teklifi Trump da destekliyordu.”

Naftemporiki (GR) /

Yalnızca önümüzdeki aylar düşünülmesin

Naftemporiki'ye göre uzun vadeli düşünmek şart:

“Avrupalı liderlerin, Avrupa'da kalıcı barışı sağlamak amacıyla yalnızca Ukrayna’nın geleceğini değil, aynı zamanda tüm Yaşlı Kıta'nın güvenliğini ve Rusya’nın rolünü de şekillendirecek tutarlı bir plan üzerinde çalışmaları gerekiyor. Zira barış süreci olumlu ya da olumsuz sonuçlandığında, Rusya coğrafi olarak bugünkü konumunu koruyacak. Ve bu Avrupa için de geçerli.”