Yunanistan: Göç sert yasalarla mı önlenecek?
Yunanistan hükümeti, göç yasalarında sıkılaştırmaya gideceğini duyurdu. Ülkede yasadışı olarak bulunmak bundan böyle beş yıla kadar hapisle cezalandırılabilecek; ayrıca sınır dışı gözaltısının azami süresi 18 aydan 24 aya çıkarılacak. Mevcut uygulamada, yasadışı yollarla ülkeye gelen ve yedi yıl boyunca ülkede kalan göçmenlerin oturma izni alma imkânı bulunuyordu; ancak bu hak da yeni düzenlemeyle kaldırılacak.
Sağcı kitleye yönelik bir mesaj
Documento bariz bir parti politikasına işaret ediyor:
“Trump’ın izinden giden hükümet, aşırı sağcı kitleye göz koymuş durumda. Hükümetin amacı, mavi partiden [iktidar partisi Nea Demokratia] sağ partilere seçmen geçişini engellemek. Bunun için de en uygun isim, güçlü bir aşırı sağcı geçmişe sahip Makis Voridis’ti. Nitekim Voridis, Göç Bakanlığı görevine getirildiğinde ‘güçlü ideolojik görüşlere sahip olduğunu’ söylemişti. ... Kuralların sertleştirilmesi net bir mesaj niteliği taşıyor.”
Popülizmden ibaret
Web portalı News247 şüpheyle yaklaşıyor:
“Yunanistan’daki cezaevlerinin kapasitesi 12 bin kişi ile sınırlı ve halihazırda aşırı dolu. Hal böyleyken, bu tedbir nasıl hayata geçirilecek? Cevabı basit: Geçirilmeyecek. Bu, pratikte karşılığı bulunmayan popülist bir açıklamadan ibaret. Peki caydırıcı bir etkisi olur mu? O da pek olası değil. Zira sefalet içindeki bir ülkeden kaçarken hayatını riske atan ve elindekini avucundakini insan kaçakçılarına kaptıran biri için Yunan hapishanelerinde kalmak, geri gönderilmeye yeğdir.”
Amaç yasadışılık, entegrasyon ise kasten reddediliyor
İnsan hakları uzmanı sosyolog Vontiona Vonda, Efimerida ton Syntakton'da şöyle yazıyor:
“Yedi yıllık ikamet sonrası yasallaşma olanağının kaldırılması, söz konusu politikanın gerçek yüzünü, yani yasadışılığın iktidarın bir enstrümanı haline getirildiğini gözler önüne seriyor. Belki de bu yasa tasarısının en dürüst tarafı budur. Yasadışılık bir sonuç değil, amaç oluyor. Devlet aslında entegrasyon konusunda yetersiz değil, entegrasyonu kasten reddediyor. ... Ülkeden ‘gönüllü’ ayrılmaya razı olanların dahi elektronik gözetime tabi tutulması, teknolojik hapishanenin yeni bir türünü teşkil ediyor. Göçmenler ve sığınmacılar artık insandan sayılmıyor, gözetlenen bedenlere indirgeniyor.”