Merkel'in Rusya hakkındaki sözleri eleştirilerin hedefinde
Eski Şansölye Angela Merkel, Macar Partizán portalına verdiği mülakatta, Ukrayna savaşının henüz patlak vermediği 2021 yazında AB ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasında yeni bir diyalog formatı oluşturmaya çalıştığını, ancak bu girişiminin Baltık devletleri ve Polonya’nın karşı çıkmasıyla başarısız olduğunu söyledi. Özellikle de Estonya, Letonya, Litvanya ve Polonya’dan Merkel’in sözlerine sert eleştiriler geldi. Avrupa basını, Merkel’in açıklamalarını tartışıyor.
Sorun katiyen diplomasi eksikliği değildi
Deutsche Welle Ukrayna Servisi köşe yazarı Roman Hontscharenko, Merkel’in hâlâ Putin’le daha fazla görüşülse Ukrayna savaşının önlenebileceğine inanıyor olmasına anlam veremiyor:
“Eski Şansölye, ABD Başkanı Donald Trump’ın son girişimlerinin ve yeniden kurulan temasların Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşını durduramadığı gerçeğini gizliyor. Merkel ayrıca, Rusya daha Ukrayna’yı işgal etmeden önce de sayısız temasın kurulduğunu söylemiyor - aralarında kendisinden sonraki şansölye Olaf Scholz’un da bulunduğu Batılı devlet ve hükümet liderleri Rusya Devlet Başkanı’yla bir araya gelmişti. 2021 Haziran’ında Cenevre’de Putin ile ABD Başkanı Joe Biden arasında bir zirve yapılmış, Rusya Ukrayna’ya saldırmadan yalnızca birkaç hafta evvel de hem Rusya-NATO hem de Rusya-ABD düzeyinde müzakereler gerçekleştirilmişti.”
Avrupa kavga ediyor, Ukrayna acı çekiyor
The Daily Telegraph, Merkel'in mülakatta dile getirdiği Avrupa'nın Ukrayna meselesinde vahim bir bölünmüşlük içinde olduğu iddiasını haklı buluyor:
“Macron ve Keir Starmer’ın öncülüğünde bölgede bir Avrupa barış gücü kurulmasını öngören 'Gönüllüler Koalisyonu'na Friedrich Merz katılmadı. Baltık ülkeleri hâlâ kararlı biçimde Rusya karşıtı bir tutum sürdürüyor. ... Macaristan ve Slovakya, AB’nin Kiev’e askeri desteğini reddediyor ve Rus petrolü ile doğalgazı ithal etmeyi sürdürüyor. Çekya’da yeni seçilen parlamento ise Ukrayna’ya mesafeli yaklaşan bir parti tarafından domine ediliyor. ... Üç buçuk yıl süren savaşın ardından tablo net: Avrupa, Putin’e nasıl karşı duracağı konusunda hâlâ ortak bir tutum belirleyemedi ve bunun bedelini Ukrayna ödüyor.”
Eski Şansölye'nin anlayışsızlığı ve kibri
Handelsblatt’a göre Merkel, yaptığı açıklamalarla kendi konumuna zarar veriyor:
“Kullandığı ifadeler, eski Şansölye'nin kendi Rusya politikasını eleştirmeye hâlâ niyeti olmadığını gösteriyor. Bu da onun şansölyelikte geçirdiği dönemin en büyük eksikliği. Merkel’in teşvikleriyle Almanya’nın Rus enerjisine bağımlı hale gelmesi, tarihsel bir hata olarak ortaya çıktı ve Almanya’nın doğudaki komşuları arasında etkisini halen sürdüren bir güvensizlik yarattı. Merkel’in bu hatayı kabullenmeyi neden reddettiği kendi sırrı. … Siyasi mirasını koruması bakımından, eski Şansölye kendi dönemindeki başarısının sırrını yeniden hatırlasa iyi olur: alçakgönüllülük.”
Bükreş 2008 dönüm noktası oldu
Estonya Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanı Marko Mihkelson (Reform Partisi), Õhtuleht'te Rusya'nın komşularına saldırmaya cesaret etmesinin Merkel'in suçu olduğu iddiasında bulunuyor:
“Putin belki de 2008’de Bükreş’te yapılan NATO zirvesinde durdurulabilirdi. Ne yazık ki, Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliği için gerekli eylem planını engelleyen kişi Merkel’di. Rusya bu durumu, önce Gürcistan’a ardından Ukrayna’ya karşı yürüttüğü saldırı savaşlarına yeşil ışık şeklinde yorumladı. Kuzey Akımı boru hattı politikası ve Rus savaş makinesine verilen dolaylı destekten söz etmeye gerek dahi yok.”
Kremlin'in etkisi altında mıydı?
Latvijas Avīze, Merkel’in bu meseledeki tutumunun ne kadar objektif olduğunu sorguluyor:
“Şimdi kalkıp da Kremlin’in savaşı Polonya ve Baltık ülkeleri Avrupa Birliği ile Rusya arasında yeni bir müzakere formatına karşı çıktılar ya da böyle bir format hiç geliştirilemedi diye başlatmadığını kanıtlamaya çalışmanın bir anlamı yok. … Asıl enteresan soru, Merkel’in motivasyonunun ne olduğu. … Yaptığı tüm siyasi hamleler ve aldığı tutumlar kendi iradesine mi dayanıyordu, yoksa tıpkı siyasi kariyeri bittikten sonra Gazprom’da yüksek maaşlı pozisyonlar üstlenen selefi Gerhard Schröder gibi o da başka unsurların etkisi altında mıydı?”