Rusya'nın özerk Yakutistan bölgesindeki doğalgaz boru hattı. (© picture alliance/dpa/TASS/Kirill Kukhmar)

  Enerji politikası

  60 yorum

İsveç hükümetinin, devlet sübvansiyonları ve şirketlere kâr garantisiyle yeni nükleer reaktör inşasını teşvik etme planları eleştiriyle karşılandı. Çok sayıda uzman, şirket ve yetkili, nükleer enerji tesisi inşasının çok pahalıya geleceğinden ve yenilenebilir enerjilerin gelişimini önleyeceğinden endişeli. İsveç basını ise ikiye bölünmüş durumda.

18. yüzyılın sonları itibarıyla Sanayi Devrimi’ni ateşleyen, kömürle çalışan buhar makineleriydi. Kömür enerjisinin anavatanı kabul edilen Büyük Britanya, pazartesi günü son kömür santralini de kapatarak iklime zararlı bu enerji kaynağını kullanmayı bırakan ilk büyük sanayi ülkesi oldu. Yorumcular, bunu izlemesi gereken adımlara dair farklı görüşlere sahip.

AB, Paris iklim hedeflerine ulaşmak amacıyla 2030 yılına değin enerji tüketiminde yenilenebilir kaynakların oranını en az yüzde 40'a çıkarma niyetinde. Sera gazı emisyonlarının yaklaşık dörtte üçü enerji sektörü kaynaklı. Avrupa basını, AB ve üye devletlerin dönüşüm yolundaki durumunu ve sürecin nasıl daha da hızlandırılabileceğini irdeliyor.

AB enerji bakanları, uzun bir mücadelenin sonunda elektrik piyasası reformu üzerinde uzlaşıya vardı. Buna göre, fosil bazlı olmayan elektrik üreticileri -tartışmalı nükleer enerji dahil- fiyatların dünya piyasasında belirli bir seviyenin altına düşmesi halinde sübvansiyon alacaklar. Fiyatlar yükselince de fazla kazancı devlete aktaracaklar. Hedef, doğalgaz satın alımlarına bağımlılığı azaltarak üreticiler ve tüketiciler için istikrar sağlamak.

Petrol fiyatları, radikal İslamcı Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırılarının ardından pazartesi günü kısa süreliğine yaklaşık yüzde dört oranında yükseliş gösterdi. Çatışmanın, İsrail'le Mısır ve Suriye arasında yaşanan 1973 Yom Kippur Savaşı'na benzer şekilde genişlemesi ciddi bir krize sebep olur mu? Yoksa Avrupa'nın enerji arzı halihazırda yeterince bağımsız ve "yeşil" mi?

Dokuz Avrupa ülkesi, pazar günü Kuzey Denizi’ndeki kıyı ötesi rüzgâr enerjisi tesislerini genişletecek devasa bir proje üzerinde uzlaşıya vardı. Maliyeti 800 milyar avroyu aşacak projenin kapasitesi kademeli bir şekilde artırılacak. 2050’ye kadar da yılda en az 300 gigawatt elektrik üretebilir hale gelecek. Projenin finansmanını ise Avrupa Birliği ve katılımcı ülkeler sağlayacak. Yorumculara göre yapılması gereken daha çok iş var.

Almanya'nın nükleer enerjiden çıkış süreci tamamlandı: Üç buçuk aylık kısa bir uzatmanın ardından, son nükleer santraller de 15 Nisan saat 23.59 itibarıyla devre dışı bırakıldı. Diğer Avrupa ülkeleri ise iklim ve enerji krizi nedeniyle son zamanlarda daha fazla destekçi kazanan bu teknolojiye güvenmeye devam ediyor, hatta Polonya gibi bazı ülkeler nükleer enerjiye geçmeyi planlıyor. Tartışmalar Avrupa basınına da yansıyor.

Kuzey Akımı 1 ve 2 doğalgaz boru hatlarına yapılan saldırılarla ilgili soruşturmalar sürerken, ABD’li gazeteci Seymour Hersh hakikati ortaya çıkardığını iddia etti. Araştırmalarına göre, boru hatlarını ABD ordusu havaya uçurmuş ve Norveç de işin içindeymiş. Hersh, blogunda tek bir isimsiz kaynağa atıfta bulunuyor. ABD yönetimi gazeteciyi yalanlarken, Avrupa basını konunun üzerine gidiyor.

Hollanda 2022 yılında, tarihinde görülmemiş bir düzeyde daha az doğalgaz tüketti. Tüketim, bir önceki yıla kıyasla yüzde 25 düşüş gösterdi. Ancak kimi yorumcuların enerji arzının geleceği olarak gördüğü şey, kimileri için yalnızca krizin başka bir emaresi olma niteliği taşıyor.

Büyük Britanyalı petrol devi Shell, 2022 yılında 38 milyar avroyu aşan rekor kârla, önceki yıla kıyasla kazancını ikiye katladı. Hasılattaki patlamanın temel nedeni, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması sonucu petrol ve doğalgaz fiyatlarında yaşanan keskin artışlar. Çok uluslu petrol şirketleri dizginlenmeli mi?

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı büyük saldırı ve Kremlin’in yaptırımlar karşısında izlediği Avrupa’ya doğalgaz akışını durdurma politikası, siyasetçiler, iş dünyası temsilcileri ve halk arasında -özellikle de kışın sürecek arz konusunda- büyük endişe yaratmıştı. Kış artık gelmiş ve olağanüstü bir durum yaşanmamış olmasına rağmen, Avrupa basını başarının rehavete yol açmaması uyarısında bulunuyor.

Kuzey Ren-Vestfalya’da bulunan Lützerath köyünün polis tarafından tahliyesine başlandı. Enerji şirketi RWE’nin, köyün altında yatan ve madencilik hakkını elinde bulundurduğu linyiti çıkarabilmesi için bölgenin tamamen yıkılması gerekiyor. Kömür madenciliğinin iklim krizi dolayısıyla artık çağa uygun olmadığını düşünen çevre aktivistleri ise buna karşı çıkıyor. Peki kim haklı?

İsveç’te muhafazakâr hükümet nükleer enerji tesislerini genişletmek istiyor. Başbakan Ulf Kristersson, ülke genelindeki on santral üst sınırının kaldırılacağını ve yeni küçük reaktör yatırımları yapılacağını ilan etti. Böylelikle, 1980’de düzenlenen referandumla halkın kabul ettiği, ancak defalarca ertelenen nükleer enerji kullanımına aşamalı olarak son verilmesi meselesi masadan kalkmış oldu. Yorumcuların başka talepleri de var.

Fransız fırıncılar, bagetin UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınmasından bir ay sonra, ciddi bir kriz yaşıyor. Yükselen hammadde ve enerji fiyatları nedeniyle, çok sayıda fırın kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. Basın, fırınların toplum nezdindeki önemine vurgu yapıyor.

AB devletleri, uzun bir mücadelenin ardından belirli koşullar altında doğalgaza megavat saat başına 180 avro tavan fiyat uygulama konusunda uzlaştı. Bu yolla, müşterilerin şubat ortası itibarıyla hızla yükselen enerji maliyetlerinden korunması hedefleniyor. Darboğaz yaşanması halinde uygulama askıya alınabilecek.

Kontrolsüz kesintilerin önlenebilmesi için Fransa’da ocak ve şubat aylarında bölgesel düzeyde geçici elektrik kesintileri uygulanması planlanıyor. Yaşanacak muhtemel sıkıntıların nedeni, Fransa’daki 56 nükleer reaktörün 18’inin, bakım çalışmalarındaki gecikmeler nedeniyle şebekeye bağlı olmaması. Darboğaz endişesi yaşayan İsveç de petrolle çalışan bir yedek elektrik santralini faaliyete geçirdi. Avrupa basınında konuyla ilgili farklı değerlendirmeler var.

AB ve G7 ülkeleri tarafından Rus petrolü için belirlenen varil başına 60 dolarlık (57 avro) tavan fiyat uygulaması pazartesi gününden beri yürürlükte. Bu ve beraberinde getirilen AB’ye petrol ithalatına yönelik kısmi ambargoyla, Ukrayna’ya karşı savaşta Rusya’nın finans kaynaklarının daraltılması amaçlanıyor. Bir Kremlin sözcüsü, buna hazırlıklı olduklarını söyledi. Basında konuyla ilgili farklı değerlendirmeler var.

Katar hükümetinin yaptığı açıklamaya göre Almanya, devlete ait doğalgaz ve petrol şirketi Qatar Energy ile bir doğalgaz tedarik anlaşması imzaladı. 2026 itibarıyla, 15 yıl boyunca Almanya'ya yılda iki milyon tona kadar sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) gönderilmesi öngörülüyor. Yorumcular, iklim koruma ve Katar'daki Dünya Kupası tartışmaları sürerken anlaşmanın yakışıksız olduğu görüşünde.

Ukrayna savaşı, fosil yakıtlarla merkezileştirilmiş bir enerji arzının ne denli savunmasız olduğunu gösterdi. 2017 yılında yapılan bir araştırma, Ukrayna'nın 2050 yılına kadar yüzde 90 yenilenebilir enerjiye nasıl geçebileceğini ortaya koymuş, ancak o dönem dikkate alınmamıştı. Şimdi ise savaş nedeniyle, büyük ölçekli projelerden merkezi olmayan ve yenilenebilir enerji kaynaklarına doğru bir rota değişikliğine gidilebilir. Yorumcular, bunun en doğru yol olduğunu düşünüyor.

İspanya ve Portekiz’deki enerjiyi Fransa üzerinden Almanya’ya taşıyacak boru hattının inşası konusunda yaşanan ihtilafta hükümet liderleri uzlaşmaya vardı. Pireneler üzerinden geçmesi planlanan ama Macron’un karşı çıktığı MidCat projesi yerine, Barselona’yı Marsilya’ya bağlayacak BarMar adlı bir denizaltı boru hattı tesis edilecek. Bu hattan öncelikle doğalgaz geçecek, ancak daha sonra yeşil hidrojen akışı söz konusu olabilecek.

AB ülkelerinin devlet ve hükümet başkanları, yükselen enerji maliyetlerine karşı doğru tedbirleri alma konusunda yaşanan anlaşmazlıkta bir uzlaşıya varsalar da ayrıntılar henüz somutluk kazanmadı. AB devletlerinin kısmen ortak doğalgaz satın alması ve fiyatlar için de geçici olarak bir “dinamik fiyat koridoru” uygulanması planlanıyor. Yorumcular, açıklığa kavuşturulması gereken pek çok husus olduğunu düşünüyor.

ABD Başkanı Joe Biden, OPEC+’ın kasım ayından itibaren petrol üretiminde kesintiye gitme kararının sonuçları olacağını söyledi. ABD, bilhassa Suudi Arabistan’la ilişkilerini yeniden gözden geçirmeyi planlıyor. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü OPEC ve örgütün Rusya’nın da aralarında bulunduğu müttefikleri (OPEC+), bu adımı atmaya geçen hafta karar vermişti. Biden’ın açıklamasını memnuniyetle karşılayan yorumcular, Riyad’ı ihanetle suçluyor.

Almanya'da Federal Hükümet, geçtiğimiz hafta tüketicilerin ve işletmelerin hızla artan enerji maliyetlerini azaltmak için 200 milyar avroya mal olacak bir doğalgaz tavan fiyatında anlaşmıştı. Berlin'in bu hamlesi, diğer AB ülkelerinden ve Avrupa Komisyonu'ndan ağır eleştiriler aldı. Almanya, destek paketiyle diğer ülkelerle dayanışmadan uzak durarak kendine fayda mı sağlamaya çalışıyor?

Baltık Denizi'nden geçerek Rusya’dan Almanya’ya uzanan Kuzey Akımı 1 ve Kuzey Akımı 2 doğalgaz boru hatlarında çatlaklar oluştu ve hatlar şu an için kullanılamaz hale geldi. Sebebinin de suyun altında gerçekleşen patlamalar olduğu belirtildi. Bunun bir sabotaj eylemi olduğu şüphesi giderek artıyor. Yorumcular, sorumlularının kim olduğunu ve neyi amaçladığını tartışıyor.

Hızla yükselen enerji fiyatları, yalnızca bir bütün halinde AB için zorluk teşkil etmiyor. Her bir üye devlet, yurttaşlarının sıkıntılar çekmesini önlemek üzere farklı tedbirler alıyor. Özellikle de yaklaşmakta olan soğuklar yorumcuları endişelendiriyor.

Rusya Devlet Başkanı Putin, Batı’nın yaptırımlarının başarısız olduğunu ve “bütün dünya için tehdit” teşkil ettiğini söyledi. Hemen öncesinde ise Kremlin, G7 ve AB’nin Rus petrol ve doğalgazına tavan fiyat uygulama planı dolayısıyla Kuzey Akımı 1 üzerinden gerçekleşen doğalgaz arzını durdurarak, yaşanmakta olan enerji krizini daha da körüklemişti. Yorumcular, Moskova’nın anlatısına inanılmaması uyarısında bulunuyor.

Cuma günü G7 ülkelerinin maliye bakanları, Rus petrolünün fiyatına üst sınır getirilmesinden yana olduklarını belirttiler. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise ithal doğalgaza da tavan fiyat uygulanmasından yana. Rusya, arzı tamamen durdurma tehdidinde bulunuyor. Avrupa basını, kimin kaybedecek daha fazla şeyi olduğunu tartışıyor.

AB, elektrik piyasasında reform yapmayı planlıyor. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e göre, en başta da doğalgazla çalışan elektrik santrallerinin sebep olduğu yüksek fiyatlar, “günümüz elektrik piyasasının sınırlarını” gösteriyor. 9 Eylül’de üye devletlerin özel bir buluşma çerçevesinde alternatifler üzerine görüşmesi bekleniyor. Avrupa basını, devletlerin hangi tedbirleri alması gerektiğini tartışıyor.

Kıbrıs’ın güneyinde bir kez daha doğalgaz keşfedildi: Kıbrıs Enerji Bakanı Natasa Pileidou, rezervin iyi kalitede ve yaklaşık 70 milyar metreküp olduğunu bildirdi. Ancak bunun kullanılması için bazı teknik engellerin aşılması gerekecek. Daha 2011’de Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesinin doğusunda büyük rezervler keşfedilmiş olsa da bunların kullanımı konusunda Türkiye’yle süregiden bir ihtilaf söz konusu.

Giderek kıt hale gelen enerji kaynakları ve artan elektrik fiyatları karşısında, pek çok AB ülkesinde ekonominin nasıl kurtarılacağı ve halkın üzerindeki yükün nasıl hafifletileceği konuşuluyor. Avrupa basınında aşırı gelir vergileri, sübvansiyonlar, tasarruf potansiyelleri ve siyasetin rolüne dair hararetli bir tartışma yürüyor.

Bir yanda iklim değişikliği neticesinde oluşan aşırı sıcak hava dalgaları, kuruyan nehir yatakları, azalan mahsuller, diğer yanda Ukrayna savaşı dolayısıyla patlak veren enerji krizi: Alternatif enerjilere geçmek ve kaynakları korumak hiç olmadığı kadar elzem hale geldi. Avrupa basını, bunun en etkili yolunun ne olduğunu tartışıyor.

Suudi veliaht prensi Muhammed bin Salman, 2018’de kendisi tarafından azmettirildiği iddia edilen Cemal Kaşıkçı cinayetinden beri AB ülkelerinde kabul edilmemişti. Ancak tartışmalı veliaht, Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ile Atina’da ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Paris’te bir araya geldi. Yorumculara göre bunu mümkün kılan enerji krizi.

AB enerji bakanları bir doğalgaz acil durum planı üzerinde anlaşmaya vardı. Rusya doğalgaz arzını kıstığından, AB’yi ve özellikle Almanya’yı ciddi darboğazlar bekliyor. Başlangıçta doğalgaz sarfiyatının tüm üye devletler tarafından yüzde 15 azaltılması öngörülüyordu, ancak sonrasında çok sayıda istisna getirildi. Pek çok yorumcunun plana şüpheyle yaklaşmasının tek nedeni bu değil.

Letonya dünyanın en büyük turba ihracatçısı olmasına rağmen, Riga hükümeti 2030 yılına kadar turba kömürü yakılmasını yasakladı. Böylece karbon salımının azaltılması ve dolayısıyla AB'nin Adil Geçiş Mekanizması destek programından 184 milyon avro alınması hedefleniyor. Enerji piyasasındaki mevcut duruma işaret eden ülke basını, karardan hoşnut değil.

AB ülkeleri bir haftadır Avrupa Komisyonu’nun doğalgaz acil durum planı önerisini tartışıyor. Bu bağlamda, üye ülkelerin ağustos ve mart ayları arasında sarfiyatlarında yüzde 15 tasarrufa gitmesi ve darboğaz yaşanması durumunda birbirlerine yardım etmesi öngörülüyor. Rusya, çarşamba günü itibarıyla Kuzey Akımı 1 doğalgaz boru hattı aracılığıyla gerçekleşen arzı yine azaltacağından, bu salı günü resmen bir anlaşmaya varılması bekleniyor. Dayanışma çabaları Avrupa basınına da yansıyor.

Almanya'nın en büyük doğalgaz tedarikçisi Uniper'de yaşanan kriz büyümeye devam ediyor: Borsada işlem gören şirket, Rus doğalgaz arzındaki kesinti karşısında teslimat yükümlülüklerine sadık kalabilmek için haftalardır pahalı spot piyasasından doğalgaz satın almak zorunda kalıyor ve çok büyük kayıplar yaşıyor. Şirketin en büyük hissedarı Finlandiyalı Fortum Grubu. Ancak şirkete destek sunmak istemeyen Helsinki, sorumluluğun Berlin'de olduğunu düşünüyor.

Rekor seviyelerdeki sıcak hava dalgası, Avrupalıların yaşamını dayanılmaz hale getirmeye başladı. Orman yangınları ve tarlalardaki kuraklık, iklim değişikliğiyle en iyi nasıl mücadele edileceğine dair soruları giderek daha önemli kılıyor. Yorumcular, gereken siyasi tedbirleri ve bireysel tutum değişikliklerini irdeliyor.

ABD Başkanı Biden, Ortadoğu gezisine Suudi Arabistan durağını da ekleme kararıyla ortalığı karıştırdı. İstihbarat raporlarına göre Suudi Arabistan veliaht prensi bin Salman’ın onayıyla 2018’de gerçekleştirilen gazeteci Kaşıkçı cinayetinin ardından Biden, Riyad’a yönelik sert sözler sarf etmişti. Çifte standart mı uygulanıyor yoksa zorunlu bir diplomasi mi?

Pazartesi gününden beri, rutin bakım çalışmaları nedeniyle en başta Kuzeybatı Avrupa'ya tedarik sağlayan Rus-Alman Kuzey Akımı 1 boru hattından doğalgaz akışı gerçekleşmiyor. Çok sayıda kişi, Moskova'nın onarım için verilen bu arayı uzun vadede Avrupa'nın doğalgazını kesmek amacıyla kullanmasından endişe ediyor. Çoğu ülke bunun kararlaştırılan yaptırımlara tabi olduğunu düşünmesine rağmen, Berlin Kanada'da onarılan bir türbini iade etmek istiyor.

Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu’nun şubat ayında getirdiği nükleer enerji ve doğalgaz yatırımlarını belirli koşullar altında sürdürülebilir olarak sınıflandırma önerisini onayladı. 705 milletvekilinden 328’i sınıflandırma aleyhinde oy kullandı. Avusturya ve Lüksemburg, kararı mahkemeye taşımayı planlıyor. Konuyla ilgili görüş ayrılıkları Avrupa basınına da yansıyor.

Rus petrolüne yönelik yaptırımlar ve doğalgaz arzının kesilmesi dolayısıyla Avrupa’da enerji fiyatları rekor düzeylerde seyretmeye devam ediyor: Bu yılın haziran ayında borsalarda kilovat saat başına elektriğin fiyatı yaklaşık 218 avro oldu, Haziran 2021’de bu rakam 74 avroydu. Avro bölgesinde enflasyon da hâlâ yüzde 8,6 gibi yüksek bir düzeyde. Avrupa basını, dayanma gücünün ne düzeyde ve önceliklerin neler olduğunu tartışıyor.

Rusya'nın doğalgaz arzını kısması, Avrupa'yı giderek daha fazla sıkıntıya sokuyor: Ekonomi Bakanı Robert Habeck, Almanya'da üç aşamalı doğalgaz acil durum planındaki ikinci en yüksek seviyeye geçildiğini duyurdu. Habeck, "Doğalgaz krizi yaşıyoruz" diyerek fiyat artışının devam edebileceği uyarısında bulundu. Avrupalıların üzerindeki baskı nasıl hafifletilebilir?

Avrupa'nın büyük bir bölümü sıcak hava dalgasıyla boğuşurken, Rusya doğalgaz arzını keserek kışın soğuk geçeceği endişelerini arttırıyor. Bugünlerde doğalgaz depolama tesislerini doldurması gereken Almanya ve İtalya, bu durumdan özellikle etkileniyor. Kesintiler, doğalgaz fiyatlarının anında yüzde 30 artmasına neden oldu. Doğu ve Orta Avrupa basını tüketiciler için kaygılanıyor.

Hollanda hükümeti, 2026 itibarıyla fosil yakıtlarla ısınmayı yasaklamayı ve ısı pompalarının kullanımını teşvik etmeyi planlıyor. Reformun geri planında, Ukrayna'daki savaş ve Rusya'dan gelen fosil enerjiye bağımlılıktan kurtulmaya yönelik Avrupa planları da yatıyor. Ülke basını, hızlı bir dönüşümün işe yarayabileceği konusunda şüpheli.

Avrupa Komisyonu, çarşamba günü Rus enerjisine bağımlılığı azaltmayı ve yeşil geçişi hızlandırmayı amaçlayan RepowerEU planını takdim etti. AB bu amaç doğrultusunda sunulacak kredi ve hibeler için 300 milyar avroya kadar bütçe ayırmayı planlıyor. Devasa yatırımların yanı sıra enerji tasarrufuna gidilmesi ve aşılara benzer bir müşterek tedarik mekanizması tesis edilmesi de öngörülüyor. Bu vizyoner bir plan mı yoksa çok fazla şey mi isteniyor?

Ukrayna’daki savaş, enerji fiyatlarının dünya genelinde büyük ölçüde yükselmesine neden oluyor. Avrupa'nın Rusya’nın fosil yakıtına olan bağımlılığından mümkün olduğunca çabuk kurtulmaya çalışmasının bir nedeni de bu. Hükümetler ayrıca kısa vadede fiyat artışlarının etkisini hafifletecek ve halkın yoksullaşmasını önleyecek stratejiler geliştirmek için çabalıyor. Avrupa basını, getirilen farklı yaklaşımları tartışıyor.

ABD artık Rusya'dan enerji ithal etmeyecek. AB ambargoya katılmıyor, ancak yıl sonuna kadar Rus doğalgazı ithalatını üçte iki oranında azaltmak ve 2030'dan önce Rusya'nın fosil yakıtlarına olan bağımlılığını mutlaka sonlandırmak istiyor. Bazı yorumcular tereddüt bile etmemeli derken, bazıları da ambargonun hiçbir işe yaramayacağını düşünüyor.

AB Komisyonu, sürdürülebilir yatırımlara yönelik yeni sınıflandırmasını sundu. Beklendiği üzere doğalgaz ve nükleer enerji de 2023 itibarıyla belirli şartlar altında yeşil enerji sayılacak. Avusturya ve Lüksemburg yasal süreç başlatacağını duyururken, kararı açıkça reddeden başka AB ülkeleri de oldu. AB Parlamentosu’nda çoğunluk sağlanır veya en az 20 üye ülke veto ederse karar bozulabilir. Avrupa basını bölünmüş durumda.

Avrupa’da aylardır yükselişte olan elektrik ve doğalgaz fiyatları geçtiğimiz yıla göre yaklaşık üçte bir oranında daha pahalı ve daha da artacak gibi görünüyor. Enflasyon yüzünden gıda ürünlerine de sürekli zam geliyor. Bu durum Avrupalı tüketiciler için sıkıntılara neden olurken, kimileri ısınmaya para ayırmak için öğün atlamak zorunda kalıyor. Avrupa basını bunun toplumsal sonuçları konusunda uyarıda bulunuyor ve alternatif enerji arayışına çıkıyor.

Eski bir Sovyet cumhuriyeti olan Moldova ile Rusya, aralarındaki doğalgaz çekişmesini şimdilik sonlandırdı ve taraflar beş yıl süreli yeni bir tedarik anlaşması imzaladı. Yaşanan çekişme sırasında Moldova Cumhuriyeti Polonya'yla bir tedarik anlaşması müzakere etmişti. Yorumcular gelişmelerin birçok konuya açıklık getirdiği düşüncesinde.

Bugüne dek Rusya'dan gelen doğalgazdan bağımlı Moldova Cumhuriyeti, gaz sevkiyatı için getirilen koşullar konusunda Moskova'yla anlaşamadı ve Polonya'dan 'test amacıyla' ilk doğalgaz alımını yaptı. Gaz ülkeye, Ukrayna üzerinden aktarılacak. Yorumcular bu gerginliğin beklenmedik sonuçlara yol açabileceğini düşünüyor.

Doğalgazın toptan fiyatı bir yıl içinde dört katına çıktı. AB enerji bakanlarının zirvesi de yüksek doğalgaz ve elektrik fiyatları karşısında ortak bir rota belirleyemedi. Başta İspanya ve Yunanistan olmak üzere bazı ülkeler pazarlara müdahale edilmesini isterken, Almanya, Hollanda ve Baltık Cumhuriyetleri beklemekten yana. Bazı yorumculara göreyse sorunun temelinde Ortak Pazar ve ortak enerji politikaları yatıyor.

On AB ülkesi, Brüksel'den, AB'nin sürdürülebilir finansman sınıflandırmasında nükleer enerjinin 'yeşil yatırım' olarak yer almasını talep ediyor. Uzun zamandır nükleer enerjiden yana olan Fransa'nın yanı sıra yeni nükleer santral kurmak isteyen Polonya da bu ülkeler arasında. Sınıflandırma sürdürülebilir yatırımlar için önemli bir rehber. Köşe yazarları bölünmüş durumda.

Hem enerji fiyatlarındaki artış hem de sera gazı salımlarını düşürme zorunluluğu, nükleer enerjiyi tekrar gündeme taşıyor - üstelik sadece Fransa'da değil. Avrupa basını, yeni koşullar ışığında nükleer santralleri sürdürülebilir olarak nitelendirmenin mümkün olup olmadığını tartışıyor.

Emmanuel Macron, Fransa'yı 2030'a kadar nasıl daha yeşil ve dijital yapmak istediğini açıkladı. Bu amaçla nükleer enerji alanında yeni yatırımlar yapılacağını ve bunların iklim hedeflerinin tutturulması için birer fırsat olduğunu söyledi. Ancak işin ekonomik boyutu da önemli: Macron'un açıklamasının hemen ardından devlet enerji tedarikçisi EDF, Polonya'ya dört ile altı adet nükleer reaktör inşası için bir teklif götürdü.

Çiçeği burnunda ABD Başkanı Joe Biden, Kanada medyasındaki haberlere göre Keystone XL petrol boru hattının inşasını durdurmayı ve doğalgaza ağırlık vermeyi planlıyor. Yaratması beklenen çevresel zarar nedeniyle 2015 yılında öncülü Obama tarafından durdurulan projeyi Trump yeniden devreye sokmuştu. Biden başka alanlarda da enerji politikası açısından önem vererek bunun için iki trilyon milyar dolar ayırmak istiyor.

30 Haziran günü Fransa'nın hala faal en eski nükleer enerji santrali Fessenheim nihayet elektrik şebekesinden alınıyor. Alsas bölgesinde 1977 yılında işletime alınan santral, onlarca yıldır güvenlik riski olarak görülüyor. Kapama kararını Alman siyasetçiler ve çevre aktivistleri memnuniyet, çalışanlar ve bölge sakinleriyse eleştiriyle karşılıyor. Alman ve Fransız yorumcular da konuya birbirlerinden farklı yaklaşıyor.

Suudi petrol holdingi Aramco, salı günü borsada işlem gördü ve dünyanın en değerli şirketi unvanını Microsoft ve Apple'ın elinden aldı. Suudi Arabistan, halka arzdan elde edilen gelirle petrolden bağımlılığını sona erdirecek ekonomik dönüşümü finanse etmek istiyor. Ancak yorumcular, yatırımcıların bu işe gireceğinden emin değil.

Devlet madencilik denetim kurumunun raporuna göre Hollanda, Groningen bölgesinde yaşayanları başka depremlere karşı korumak için doğalgaz ihracatını ciddi oranda azaltmak zorunda. Yorumcular yurttaşların güvenliği ile ülkenin uluslararası sorumluluğu arasında bir değerlendirme yapıyor.