AB: Yeni bir göç anlaşması mı geliyor?

AB içişleri bakanlarının bugünkü buluşmasında, Avrupa iltica sistemi reformu ana hatlarına kavuşabilir. Ancak sunulan öneriler yine de tartışmalı, zira kalıcı sığınma ihtimali olmayan göçmenlere karşı daha katı düzenlemeler öngörülüyor. Ayrıca, mülteci kabul ederek ya da mali yardım sağlayarak AB’nin dış sınırlarındaki çok sayıda sığınmacı ağırlayan devletlerle mecburen dayanışma gösterilmesi de planlanıyor.

Tüm alıntıları göster/kapat
De Telegraaf (NL) /

Şimdi ya da asla

De Telegraaf'a göre, mülteci meselesinde pek çok AB hükümeti büyük baskı altında:

“Giderek daha fazla hükümet lideri, kamuoyu yoklamalarının sonuçlarına dehşetle bakıyor. Önümüzdeki on iki ay içinde bazı üye ülkelerde seçimler gerçekleştirilecek. Başarısız göç politikası nedeniyle, seçmenlerin faturayı kendilerine keseceklerine dair endişeleri var: Bilhassa göç karşıtı partiler anketlerde önde görünüyor. Ayrıca şu da var: Şimdi ya da asla. Hristiyan Demokrat Avrupa Parlamentosu Milletvekili Jeroen Lenaers şöyle diyor: 'Avrupa seçimlerinden önce bu paketi kabul edemezsek yıllarca sürecek bir gecikme daha yaşayacağız. Ne de olsa, yeni Avrupa Parlamentosu ve yeni Avrupa Komisyonu tekrar başka bir şey yapmak isteyebilir.' ”

La Stampa (IT) /

İtalya bir karar vermek zorunda

La Stampa, anlaşmada İtalya'nın merkezi bir rol oynadığını söylüyor:

İtalyan hükümeti, siyasi açıdan hayli hassas oyunlardan birinde kantarın topuzunu elinde tutuyor olacak. Bakan Matteo Piantedosi, bu sabah İçişleri Bakanları Konseyi için Lüksemburg'a geldiğinde kendini bir yol ayrımında bulacak: Ya tarihi bir reforma yeşil ışık yakacak, ki bu kesinlikle en ideali değil ancak yine de mevcut durumdan daha iyi, ya da anlaşmayı desteklemeyeceklerini önceden duyuran sabotajcı Polonya ve Macaristan hükümetlerinin yanında yer alarak birliği havaya uçuracak. Onlarla açıkça taban tabana zıt nedenlerle de olsa.”

De Standaard (BE) /

Kolay bir çözüm yolu yok

De Standaard, İsveç'in yeni iltica anlaşmasına yönelik planı her derde deva görülmemeli, diyor:

“Siyasetçilerin söz konusu planı Avrupa'nın sığınmacı sorununa çözüm olarak sunması aynı derecede tehlikeli. Planı, sığınmacı sayısını otomatik olarak aşağı çekecek bir araç olarak görmeleri de öyle. Bu, sorunu basitleştirmek ve tırmanan çatışmaların iklim değişikliğiyle daha da şiddetlendiği Sahel bölgesi ve Afrika Boynuzu'ndaki endişe verici gelişmeleri görmezden gelmek anlamına gelir. Avrupa bu sorunlardan kafasını kuma gömen devekuşu gibi kaçarsa, göç anlaşması naif bir zihin egzersizinden ibaret kalır.”