Trumpizm: ABD bir diktatörlüğe mi evriliyor?
Donald Trump’ın ocak ayında göreve başlamasından bu yana, demokratik dünya ABD’yi büyük bir kaygıyla izliyor. Kongre’nin her iki kanadında da Cumhuriyetçilerin çoğunluğu elinde bulundurması, Yüksek Mahkeme’de ağırlıklı olarak Trump yanlısı hâkimlerin olması ve yargı ile diğer bağımsız kurumlara yönelik açık saldırılar, pek çoklarının kuvvetler ayrılığı konusunda ciddi endişeler duymasına yol açıyor. Yorumcular, ABD demokrasisinde sona gelinmiş olabileceğinden korkuyor.
Kuvvetler ayrılığı ortadan kalktı
El País köşe yazarı Lluís Bassets ABD demokrasisini toprağa veriyor:
“Otoriter gidişatın şaşmaz emarelerinden biri, belediyelerin ve eyaletlerin yetki alanına müdahale edilerek büyük şehirlerde suçla mücadelenin ve göç kontrolünün militarize edilmesi. Tüm bunlar ise boyun eğmiş bir Kongre’nin arkasından ve davalarla bunalmış Yüksek Mahkeme’nin desteğini giderek çektiği yargının denetimi olmadan gerçekleşiyor. … Altı aydan biraz fazla bir sürede demokrasi tökezlemeye başladı. … İktidarın kötüye kullanımı kural oldu. Belgesiz göçmenler ya da Başkan’ın karşıtları bunu iyi biliyor. … Kuvvetler ayrılığından söz etmenin artık bir anlamı kalmadı.”
Demokrasinin altı adım adım oyuluyor
Público, Trump’ın ABD’deki federal binaların gelecekte klasik bir mimari stile sahip olması gerektiği yönündeki talimatını otoriter zihniyetinin yeni bir göstergesi şeklinde yorumluyor:
“Bu gelişme, Kennedy Center’ın radikal biçimde yeniden yapılandırılmasının ve Smithsonian ağına bağlı müzelerin Trump’ın Amerikan tarihi anlatısını yansıtacak şekilde yeniden düzenleneceğinin duyurulmasından sonra, kültür alanında kontrol ve sansürün daha da sıkılaştırılmasına yönelik bir başka adım şeklinde öne çıkıyor. Trump, demokrasiyi zayıflatmak adına neredeyse yapmadık şey bırakmadı. ... Tarih göstermektedir ki, otoriter liderlerin çoğu iktidara serbest seçimlerle gelmiş, ardından sistemin kurallarını değiştirerek güçlerini içeriden pekiştirmiştir. Trump için sıradaki büyük mücadelenin tam da bu olması muhtemel.”
Faşizme doğru emin adımlarla
Cumhuriyet, ülke muhalefetinin direnmeye başlamak için çok geç kalabileceği uyarısında bulunuyor:
“Şimdi Trump’ın devlet kurumlarını ele geçirirken, üniversiteleri, hukuk bürolarını tehdit ederken, en güçlü şirketlere devleti zorla ortak ederken, ara seçimleri erteleme olasılığından, anayasaya rağmen 3. kez seçilmeye hazırlandığından söz ediliyor. ... Kentlerinin sokaklarında askerlerin dolaşmaya başlaması, her an bir kriz çıkartarak ‘olağanüstü duruma’ ... geçme fırsatını besliyor. ‘Süreç olarak faşizme’ bu aşamasında, demokratik yollarla direnme olasılığı hızla sönümleniyor; Demokrat Parti de ne yapması gerektiğini bilemiyor, adeta felç olmuş durumda.”
Trump yetkilerini aşıyor
Rzeczpospolita’nın analizi şöyle:
“Hukuki bakımdan başkanın bir eyalette Ulusal Muhafızları görevlendirme hakkı var, ancak bunun için valinin onayı şart. Bunu ayrıca valinin talebi üzerine ya da nadir durumlarda yerel makamların onayı veya talebi olmadan, bir ayaklanmayı ya da isyanı bastırmak amacıyla da yapabilir. Ancak Donald Trump, ne valilerden onay istiyor ne de sorumluluklarındaki bölgeleri militarize etme planlarına onları dahil ediyor. Üstelik bu şehirlerin hiçbirinde isyan da bulunmuyor.”