İsrail'deki kitlesel protestoların etkisi ne olacak?
Hafta sonu İsrail’de yüz binlerce kişi, rehinelerin serbest bırakılması için Hamas ile anlaşma yapılmasını talep ederek Gazze Şeridi’nde askeri operasyonların genişletilmesine karşı protestolar düzenledi. Protestocular ülkedeki önemli cadde ve kavşakları trafiğe kapatırken, ülke genelinde de pek çok kişi rehinelerin ailelerinin çağrısıyla yapılan greve katıldı. Avrupa basını da protestoları yakından takip ediyor.
Toplumsal uçurumlar derinleşiyor
Taz, Netanyahu üzerindeki baskı artıyor, diyor:
“Ancak hükümetin siyasi istikrarını tehdit etmediği sürece bu, tek başına yetmiyor. İktidar halen sağlam biçimde koltuğunda oturuyor. ... Bununla birlikte, uluslararası baskılar giderek artıyor; gerek Filistin devletinin tanınması gerekse Almanya’dan silah sevkıyatının sınırlandırılması gündemde. Kabinede şimdilik bir çatlak beklenmese de, protestoların ve uluslararası baskının Netanyahu’nun iktidarını gerçekten sarsıp sarsmayacağı belirsizliğini koruyor. Ancak toplumsal hoşnutsuzluk büyüyor ve İsrail toplumundaki uçurumlar günden güne daha da derinleşiyor.”
Ülkenin kimliği tehlikede
La Stampa'nın yorumu şöyle:
“Yaşananlar, 7 Ekim 2023’teki korkunç saldırıdan önce her hafta sokaklara çıkarak Netanyahu’nun gündeme getirdiği yargı reformuna öfkesini dile getiren kalabalıkları hatırlatıyor. Düzenlenen grevler ve gösteriler, daha o vakitler ülkenin ne denli derin bir bölünmüşlük içinde olduğunu gözler önüne sermişti. … Bugün ise neredeyse iki yılı bulan savaşın ardından talepler farklılaşsa da ortak payda değişmedi: İsrail tarihinin en sağcı hükümeti olan Netanyahu iktidarının sona ermesi gerektiği düşüncesi. … O zaman da bugün de mesele yalnızca İsrail’in demokratik meşruiyeti değil, aynı zamanda kimliğinin kendisi. Karşımızda, giderek otoriterleşen bir liderin dayatmalarını artık kabullenmeyen bir toplum var.”