Macaristan: Orbán STK'lara baskıyı artırıyor
İktidardaki Fidesz partisi, yeni bir yasayla pek çok sivil toplum ve medya kuruluşunun faaliyetlerini daha da kısıtlamayı planlıyor. Tasarı, yurt dışından finanse edilen STK’lar ve şirketlere yönelik bir kara liste oluşturulmasını öngörüyor. Yasa kabul edilirse, bundan böyle yurt dışından mali destek alınması maliyenin iznine tabi tutulacak ve STK’ların yurt içinde bağış kampanyaları düzenlemesine de ağır bürokratik engeller konulacak.
Muhalifler damgalanacak
Hvg, yasa tasarısının devlet erkine sınırsız yetkiler tanıdığından yakınıyor:
“Tasarıya göre herkes yabancı çıkarlara hizmet etmekle damgalanabilecek. Yabancı bir kaynaktan alınacak küçük bir bağış, Google veya Youtube reklam gelirleri ya da şeffaf bir yarışmada kazanılmış ve belirli bir amaç için kullanılması gereken yurt dışı finansmanlı bir başvuru dahi buna yetecek. ... İktidar bu sayede, kimin yüksek sesle konuşabilip konuşamayacağına karar verme hakkını bir tek kendinde bulacak.”
Mali kuşatma
Új Szó'ya göre, yasa tasarısı devletin hedef tahtasına oturttuğu kuruluşları tamamen felce uğratmayı hedefliyor:
“Yasa bu haliyle kabul edilirse, tarafsız bir aktör olarak tanımlanması pek mümkün olmayan Egemenliği Koruma Dairesi’nin keyfine göre takibe takılan kuruluşlar, mali planlarını fiilen çöpe atmak zorunda kalabilecek.. ... Yurt dışından fon alınması durumunda öngörülen 25 kat para cezası ile bu kaynakların derhal ve tamamen kesilmesi, kurumların kayda değer bir faaliyet yürütmesini imkânsız hale getirecek; üstelik yargıya başvurarak bu suçlamalardan hızla kurtulmak da mümkün olmayacak.”
Yurttaşlar ve Brüksel izlemekle mi yetinecek?
Válasz Online, Macaristan’ın bu düzenlemelerle nihayet Rusya modeline benzer bir otokratik devlete dönüşeceği kanısında:
“Bu yasa kabul edilirse, Macaristan resmen bir otokrasi hâline gelecek. … Bu yasa kabul edilirse, geriye iki soru kalacak: Birincisi, Macar halkı keyfi bir yönetim altında yaşamayı istiyor mu? İkincisi ise, Avrupa Birliği gerçekten de yıl 2025 olmuşken, üyelerinden birinde Rus usulü bir otokrasinin son taşının döşenmesini biçare izleyecek kadar zayıf bir yapı mı?”
Topluma büyük bedeller ödetilecek
Psikolog Dávid Szél, Telex’te sivil toplum kuruluşlarının yaptıklarını başka kimselerin başaramayacağına dikkat çekiyor:
“Tek tek insanlarla faaliyetleri engellenen bu kuruluşlar değil de kim ilgilenecek? … İki çocuğuyla yoksulluk içinde yaşayan, evini tahliye etmesi tehdidiyle karşı karşıya kalan ve avukat tutacak parası olmayan bir anneye hukuki desteği Sokak Hukukçuları Derneği değil de kim verecek? Devletin batarya fabrikası kurmak istediği bölgede çevresel etki değerlendirmesini Hava Eylem Grubu değil de kim gerçekleştirecek? Hiç kimse. İnsanlar kendi hallerine terk edilecek ve bunun da toplum açısından doğuracağı ağır bedelleri öngörmesi şimdiden mümkün.”
Muhalefet yurtseverlerin sesini kısmak istiyor
Hükümet yanlısı Magyar Nemzet, muhalefetin de medyaya yönelik benzer yasakçı niyetler taşıdığını öne sürüyor:
“Daha dört yıl önce, [muhalefetteki] Momentum partisinin eski burnu büyük lideri András Fekete-Győr gazetecilerin mesleklerini icra etmelerini yasaklayacağını ilan etmişti. … Ve bunun üzerinden bir yıl dahi geçmeden, yeni sahte ‘mesih’ Péter Magyar da şöyle demişti: ‘Artık yeter! Seçmenlerimiz yalnızca siyasi seçkinlerin değil, onların medyasında çalışanların da koltuklarından edilmesini istiyor.’ … Yurt dışı desteğiyle eski güzel günlerine dönmeyi ve yurtseverlere ders vermeyi umuyorlar. Ama bunda muvaffak olamayacaklar.”